Gül Mevsimi / Fatih Cihat Köksal

Bazen oldu dersin, hemen hemen her şey uyum içinde ve kendi rutinini kovalıyor işte, mükemmel. Fakat, çoğu zaman istisnasız bir taş yerinden oynar. Bu sızdırma bazen kapak, kalp ya da..

Gül Mevsimi / Fatih Cihat Köksal
Yayınlanma: Güncelleme: 409 views

Bazen oldu dersin, hemen hemen her şey uyum içinde ve kendi rutinini kovalıyor işte, mükemmel. Fakat, çoğu zaman istisnasız bir taş yerinden oynar. Bu sızdırma bazen kapak, kalp ya da bencillik yüzünden meydana gelir. Tükenene kadar fark etmez insan, ne olduğunu. Yoksa! kim bilir belki de bilir ve o muhteşem son geldiğinde, acısını bile paylaşmak için kendi açar kapakları ufak ufak sızsın ve sızlasınlar diye. Sonuçta insan acıyla yaşamayı sever.

GÜL MEVSİMİ

Her yıl bahçemde birbirine aşık iki gül açar. Biri kırmızı, diğeri beyaz. Kırmızı olan neşeli, etrafına ışık saçar ve bazen ayçiçeklerim bile yönünü şaşırır. Onu o teneke saksıdan alıp küstürmekten, ödüm kopar.

Beyaz olan aksidir biraz, kocaman tek tomurcuğun dan yine kocaman beyaz bir gül açar ama hep boynu bükük ve her gün bir parçası eksilir. Yaz sonuna kadarda dayanamaz ve kalır çıplak. Zavallı kırmızı kızımsa kahrından kalır tek yaprak. Aralarında olan her ne ise bahçe de açan çiçekler bilmezler. Bende en yaşlıları olan kasımpatıyla konuşayım dedim. Meğer bizim kasımpatı eskiden beridir tanırmış bizim aşıkları. Kırmızı gül, beyaz Gül’ün başkasını sevdiğini düşünür, onun gelmeyeceğini söyleyemeyeceği içinde neşeyle açıp ona kendini gösterme gayretine düşermiş, beyazda kocaman açınca onu fark ettiğini düşünür, yaprakları hep parlasın hem de koksun diye kökünden çiçeğine daha fazla su istermiş.

Beyaz gülüm ise kırmızı gülün hapiste olduğunu düşünür onun herkese ulaşmak için çok fazla çiçeğini suladığını düşünür ve üzülürmüş, her seferinde ona biraz daha yaklaşmak için daha da büyük açarmış ama kökleri ve gövdesi çiçeği taşıyamaz olunca dökülür ve bir daha ki gül mevsimine kadar daha büyük açmak için hayaller kurarmış.

Birbirlerine olan aşklarını yan yana olsalar kesin söylerler bahçede gül kokusuna doyar dedi bizim yaşlı kasımpatı. Haklı olabilir dedim. Bir sonraki gül mevsimine kadar tüm çiçekler ve kuşlar kuru iki dalın köklerinden birbirlerine nasıl bağlandıklarını hayal edip durdular. Karlar, yağmurlar, aşıklar ve sonunda göçmen kuşlar geldiğinde bahçe cümbüş alanına dönmüştü.

Beyaz gül kocaman tomurcuğuyla içinden büyük bir çiğ damlası döktü ve boş tenekeye bakıp tüm yapraklarını döktü. Tüm bahçe şaşırmıştık. Kırmızı gül kurumuştu. Bir karga gülün karşına geçti ve içinden çiğ damlayan çiçekle konuştu. Sonra bize dönüp, kırmızının sevdası bana kavuşmaktı şimdi beraberiz ama o eskiden benim karşımda olurdu. Ben ona ulaşmaya çalışırdım, o ise bana kendini beğendirmeye şimdi ben hangi hayalle açacağım.
Kasımpatı haklı değildi. Ben onların acılarını çalmıştım, acıları hayalleriydi, hayalleri umutları, umutları yaşama sebepleri.

Fatih Cihat Köksal

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.