Yakup Yaşar yazdı: “Gönderilmeyen Mektup”

ANLATI

Yakup Yaşar yazdı: “Gönderilmeyen Mektup”
Yayınlanma: Güncelleme: 437 views

Bir mektup yazdı birine ve göndermedi. Mektupta nelerin yazıldığını bilemeden öldü birisi…

Tsunaminin vurduğu yerleşim yerinde biri kurtarılmayı bekliyordu sanki. Normalde yaşamı simgeleyen su öfkeyle sağı solu devirip ölüme yolluyordu herkesi. 

Kim derdi ki o mektup, sahibine ulaşmadan, içinde biriken ahları dışa vuran denizin dalgalarına kapılıp gidecek!

Bir yalnızlık öyküsü yazılsa… O öyküde ne yazıldığını yazarın dahi bilmediği cümlelerin muhatabı kişinin yalnızlığı anlatılsa. 

Yalnız birinin başka yalnız birine söyleyemediği sözlerin yer aldığı mektup hırçın bir dalgaya karışsa.

Bedenlerin birbirine yakınlığından öte ruhların arkadaşlığında buluşan iki kişinin duyguları dalga konusu olsa. Her anlatan, kimsenin bilmediği sözcüklerin dizili olduğu kâğıdın ummadık bir anda ummadık bir dalgaya karışıp kaybolduğunu yazsa.

Başka başka kağıtlarda anlatılsa o mektupta yazılmayanlar. Ne yazılsa bir türlü o mektupta yazılanlarla yakınlaşmasa. Kim neyi tahmin ederse etsin tüm olasılıklar bir boşlukta sallansa… 

Kimsenin doğru anlatamadığı mektubun içeriğine dalgalar vakıf olsa yalnızca. İki yalnız ruhun birbirini arzuladığı bedenlerin etrafını saran diğer bedenlerin engeline takılsa… 

Belki de mektup tsunaminin hırçın seline kapılmasa gerçeğin girdabı tarafından yutulup gidecekti. O mektup hiçbir zaman yazıldığı kişinin gözlerine ilişmeyecekti.

İnsanın kendisinin haberinin olmadığı ne mektuplar var yazılmayı bekleyen. Ne kalemler dondu yazılırken. Ne insanlar yazması gerekenleri yuttu. 

Hiç yazılmayanların hiç anlatmadığı sevgiler gözlere yansıdı da kıymet görmedi. Gözlerin anlattıklarını kâğıda aktaramadı insanlar.

Sözcükler heybede bekleşirken sıra sıra dizilmeyi… Bellekte birikenler, kâğıda ustaca dökülemedi. Ne kağıtlar kırıştırılıp atıldı belki. Kırışık yüzlerde ne karışık duygular izlerini bıraktı da hiç geçmedi.

Gözyaşlarının biriken hislere tercüman taşmasına kapılıp gitti yazılmayan mektuplar. Yazmaya yeltenip yazamayanların duygularına kalem oynatan yazarlar çıkmadı değil. Çıktı; ama hiçbiri birinin bir türlü anlatamadığını hakkıyla kâğıda dökemedi. Hepsi hep eksik kaldı…

Yazarlar, edebiyatın kalbe dokunan diliyle açığa çıkarma gayretinde olsalar da kalpte saklı olanları… Aşktan dili lâl olanların hislerine ayna tutamadılar. 

İnsanlar usta anlatıcıların kalemlerinden dökülen mürekkebin yansıttığı kadarına vakıf olabildiler yalnızca. Fakat hiç kimse iki yalnızın yalın sevgisini aktarabilen cümlelerin yer aldığı bir metinle karşılaşmadı.

Öyle bir metin yazılamadı. O mektup sele kapılıp kaybolmasa… Sözcüklerle bağı kuvvetli bir yazar o mektupla tanışsa ve kalbinde duyumsayabilseydi birinin birisine yazdıklarında hissettiklerini… Hiçbir şey değişmezdi!

İhtimal ki kaleme dökülenler hep bir gerçeği gizlemek içindi. Yazan, içinde olanları saklamak için dizdi o sözcükleri. Her bir harf, kalpte olanın açığa çıkmasını engellemek içindi. 

Zaten yazanlar bunun için yazmıyor mu? Yazı, içte olanın açığa çıkmasını engelleyen bir örtü görevi görmüyor mu? İnsanlar o örtünün ardındaki gizemli yolculuğa çekilmiyor mu?

Yazarın anlattıklarından ziyade anlatmadıkları değil mi asıl aktarılmak istenen? Bir kalem bir elin elinde hiç tanımadığı birinin duygusuna tercüman olamazken, insanlar sözcükleri sömüren birine usta yazar lakabını takmıyor mu? 

Yüreğinde olanı kendi eliyle yazma cesaretini gösteremeyen birinin anlatamadıklarını duymuyor mu okurlar? Okudukları satırlar arasında bir ses, sürekli gözlerin gördüğüne bir anlam yüklemeye yeltenenlerin kulaklarına gerçeği haykırmıyor mu? 

Anlatının bedeni olan sözcüklerle meşgul olurken insanlar, metnin ruhuyla hemhal olmayla tanışmıyor mu? Söylenmeyenlerin anlattığı aşkın gizemi sarmıyor mu yürekleri? 

Sözcüklere anlam yükleyenler yolda takılıp kalmıyor mu? Asıl anlam yolculuğunu yüreğinde sözcüklerin perdelediği duyguyu duyumsayabilenler tamamlamıyor mu? 

Bir gün bir yazar çıkar ve herkes o mektubun peşinden giderken o, hiç yazılamayan mektupların anlattıklarına dikkatleri çeker… Ve bir öykü alır kaleme: “Biri birisini çok sevdi; ama bunu ona hiç söylemedi. O yazdığı mektupta da…”   

Yakup Yaşar

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

YORUMLAR (1)

YORUM YAZ

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.