Yakup Yaşar yazdı: “GERÇEĞİN GÖLGESİ”

ANLATI

Yakup Yaşar yazdı: “GERÇEĞİN GÖLGESİ”
Yayınlanma: Güncelleme: 471 views

Zamanı… Bir Metin Erksan filmi…

Sevginin nefsin dayattığı hazza meze edildiği masalarda hunharca tüketildiği zamanlar… Ve o zamanları aşk sanma yanılsamasına düşen insanların yanılgısı…  

İnsanlar güzel olan ne varsa ya tüketmek ya da bozmak için varlar sanki. Temelinde güzel duyguların yer aldığı ilişkiler neden hep hüsranla son bulmakta? 

İnsanlar neden sevginin varlığını sürekli bir sözün ispatına mecbur kılmakta? Ve neden her söz bir yalancının diline pelesenk olmakta ki?

Sevgiler, yalancıların süslü laf salatalarına serpilirken gerçek sevenler boğazlarında yumru sözcüklerle boğuşmakta.

Aşkın tarifine hiçbir sözcüğün yeterli gelmediği gerçeğine insanlar kulak tıkamakta. Israrla bir sözle kalpte olana ulaşmayı arzulamakta…Ve gözlerin parıltısına yabancılaşmakta.

Hiçbir şey demeyen dilin ardına gizlediklerini aslında gözler açığa çıkarmakta; ama nedense insanlar açığa çıkanı inatla anlayamamakta. 

Hiç alakası olmayan bir cümlenin dilden döküldüğü anda gözlerde ışıldayan sevginin varlığı yüreğe ılık ılık akmakta oysaki!

Bir sâkî kapıyı tıklamakta… Ve yüreğinde bir sevgiyi yeşerten, muhatabına gözleriyle mesaj yollamakta.

İnsan istemeden anlattıklarının gerçekliğini ağzına yığdığı sözcüklerin dışa vurumunun yanılsamasıyla örtmeye çalışmakta. 

Bir tiyatro sahnesinde canlanıyor sanki her şey. Oyuncular iki sevgilinin aşkına ayna tutmakta… Ve hiçbiri bir çift göze yansıyan parıltıyı doğru aktaramamakta.

Taklitler, kofti oyunculuklar alkışa aç bekleşirken sahnede sanattan anlayan izleyiciler gözlere odaklanmakta. Aşkı bilenler…

Hayatını sözlerin yalancılığına adama hatasına düşenlerin alkışları oyuncuları coştururken gözlere odaklananlar aşka ihanetin oyununu izlemenin hayal kırıklığını yaşamakta.

Gerçek oyuncunun rolünü yapmaya soyunduğu kişinin duygularını kendi gözlerine yansıtmayı becerebildiği oyunlarda sergilenmekte aşkın resitali. 

Ve göz kapaklarının ardına saklı yaşlar bir bir açığa çıkmakta. Gözlerin aşkı arayan haznesinden boşalmakta hepsi.

Yıllarca sözlerin sahte esintisiyle yüzünü serinletenlerin heba ettikleri zamanlar hatırlanmakta… Sevmek zamanları…

Bir fotoğrafa yıllarca bakan adamın aşkının sahiciliği sarmakta kalplerini tüm gerçek sevenlerin.  

Beklentisiz sevenin, fotoğrafın sahibi kadının gerçekte gelişine sevinmemesi ve ısrarla âşık olduğu fotoğrafta sürdürmesi hislerini… Ve kadının histeri nöbetine girercesine onun fotoğrafına aşık adamın muhatabı olamamaktan kaynaklı acı çekmesi…

Gerçeğin, bir yansımaya boyun eğmesi… Kendi yansımasına hem de! Belki de acının insanı kahreden taraflarından biri bu: İnsanın kendi fotoğrafının duyumsattığı aşkın muhatabı olamaması… Ya da fotoğrafa âşık olan adamın gerçekten korkması… Gerçeğin sahibinin zamanla beklentiye girmesi ve sürekli kendisine duyulan aşkı anlatan yeni sözler duymayı isteme olasılığı…

Bir olasılığın korkuyu beslemesi… İnsanın korkuya yenilmesi… Seven bir insanın… Korkuya boğun eğmesi… Aşkın, bir kalbe girerken korkuyu da beraberinde getirmesi… Kaybetme korkusunu…

Adamın kaybetme korkusuna karşı sadece bir fotoğrafa bakıp aşkını duyumsamaya devem ederek mücadele etmesi… Kadının bir türlü o korkuyu dindirecek etkiyi uyandıramaması gerçekte… Gerçek, kavuşmayı imkânsız kılmakta… Kim bilir!

Gerçek, sürekli kaybetmeye mahkûm sanki. Gerçeğin gölgesi sarmakta her yeri… Gölgede serinleyen, silüete âşık olmakta… Yetinmekte… Gerçeğin kendisinden bir karşılık beklememekte… Bir çift göze yansıyanın duyumsattığı duyguyla yetinmekte. 

Yakup Yaşar

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.