Kübra Erbayrakçı yazdı: Beklemek

Kış geldi. Her yerde neşe var. Hüzün çoktan gitmiş, yerini mutluluğa bırakmıştı. Ben de bu kış, Ohannes’i beklemekle meşguldüm. Gideli neredeyse uzun zaman olmuştu. Odanın içinde, mavi duvarların gölgesinde, televizyonun..

Kübra Erbayrakçı yazdı: Beklemek
590 views

Kış geldi. Her yerde neşe var. Hüzün çoktan gitmiş, yerini mutluluğa bırakmıştı. Ben de bu kış, Ohannes’i beklemekle meşguldüm. Gideli neredeyse uzun zaman olmuştu. Odanın içinde, mavi duvarların gölgesinde, televizyonun bir yanıp sönen ışığı altında, melodilerin kısık seste duyulduğu yerde oturmuş sokağa bakınıp duruyordum. Elimde salep, tarçın kokusu burnumu yakarken, fincanın sıcak tarafında yanan parmağımın acısını duyumsamadan gözümü dikmişim beyaza. Hatıralar aklımın bir köşesinde bana gülümserken, yüreğimin yangın olan tarafı alev alırken, midemden olur olmayacak sesler duymaya başladığımda oturduğum koltuğun iç gıcırdatan sesine aldırmadan bekliyordum.

Ohannes; gözlüklü, hafiften kilolu, saçından kimi saçlar düşmüş, fiziksel olarak güçlü yapısı olan müzisyen bir adamdı. Kendisi, benim eşim olurdu. Uzun yıllar önce bu vakitlerde, kış mevsiminde, son nefesini kulağımda dinlerken gitmişti. Yıllardır bekliyorum onu. Kış mevsimi mutluluk getirir dedikleri için gökten düşen damla damla beyaz toplara bakıp, içten hüzünlenip neşenin gelmesini de bekliyorum. Yıllar geçti. Ben aynı mevsimde, dışarıya bakıp iç çekiyorum, dertleniyorum. Radyodan bir şarkı açıyorum. Kalbimin içine dokunan, okunaklı şarkılar çalıyor radyoda. Sonra kimi zaman Ohannes’in şarkıları geliyor uzaklardan. Nefesimi tutup dinliyorum. Eşlik ediyorum ona ve güzel şarkılarına. Gözümden akan yaşın bedelini kalbimde hissederken zaman çabucak geçiyor. Akşam oluyor, günler terk ediyor beni. Kış mevsimi neredeyse bitmek üzere. Ne onun sesini işitiyorum ne de evine gelişini hissediyorum. Zamanla onu unutmaktan korkuyorum. Adını, sevişimi, büyülü gözlüklerini.. bir de gitarı var tabii.

Takvime bakıyorum. 29 şubat’ı gösteriyor. Yarın mart ayında olacağız. Kış bitecek, ilkbahar gelecek.. Gün geçtikçe yüzünü anımsamıyorum. Yaşadıklarımız yok oluyor gözümde. Kağıtların üzerinde duran notalar pencereyi her açışımda havaya uçuyor, kayboluyor. Bulamıyorum onları. Ben Ohannes gibi gitar çalmayı bilmem. Şarkı söyleyemem, gülümseyemem. Duvarda asılı duran resimler siliniyor. Hatıra defterleri masanın üzerinden kalkıyor. Müzik aletleri evi terk ediyor. Yatağın sağ tarafında duran yastığın kokusu değişiyor. Hisler, hatıralar, bilinenler beynin ortasında duranlar gidiyorlar. İlkbahar geldi. Neşe bitti. Hüznün mevsimi başladı. Ayrılıkların habercisi olan bu mevsim, mutlu ediyor beni. Yüzümden okunan en büyük neşe, kaybetmek. Acıyı öğreniyorum, sevginin ve aşkın ne olduğuna dair fikirler üretiyor beynim. Başkasını seviyorum. Karşıma çıkan her hangi birine hislerimi açıyorum. İçiyorum, eğleniyorum. Hayatımı yaşamakla meşgul olurken yaz mevsimi kapımı çalıyor. Haziran ayında tatile çıkıyorum. Uzaklaşmak, nefes almak, kalbimden kaçtığım hissi unutmak için tatil iyi fırsat oluyor. Yaz çabucak bitiyor. Sonbaharın gelişini yaprakların sararmasından anlıyorum ve sonra neşe mevsimi olarak anılan kış..

Ohannes geliyor aklıma. Ölümü.. bana son defa elveda demeden gidişi düşüyor belleğime. Ağlıyorum, kimi zamanda gülüyorum. İntihar etmek istiyorum. Ölüm çözümmüş gibi geliyor bana. Bugün ocak ayında kaza haberini duyuyorum tekrar. Yıllar geçti. Kulağımdan hiç gitmedi; ne sesi ne de gülüşü. Ben onu hep kış mevsiminde hatırlıyorum. Diğer mevsimlerde yaşama kaldığım yerden devam ederken kış mevsiminde duruyor yüreğim. Aklım hep onda kalıyor. Şarkılar dilime dolanıyor. Uzun yıllardan beri bu acıyı çekiyorum. Bugün son.. her şeyi kafamda planladım. Çekmecede bana gülümseyen silaha gidiyor elim. Silahı kalbimin tam orta yerine koyduğumda, radyoda büyülü şarkılar çalıyor, kar yağıyor, hava soğuk.. şöminenin ateşi alev almış, sokakta bağrışan çocukların sesleri geliyor. Kardan adam yapıyorlar, gülüyorlar. Kar topu oynuyorlar. Kış mevsimi, mutluluk getirir. Evlerin içinde sıcacık yanan sobanın çevresinde kitaplar okunuyor kahveler eşliğinde. Sevgililer el ele tutuşuyor, öpüşen de var. Bense beklemekten yoruldum, gidiyorum yanına. Gelmeyecekse, ben giderim diyerek gidiyorum. Kalbim hızlı atıyor. Gözlerimin ucunda Ohannes var. Kulaklarımda onun sesi. Ellerim titriyor. Yapamıyorum. Bedenim üşüyor, elimden düşüyor kara silah. Uyumaya gidiyorum. Bir korkak olarak beklemeye devam etmekten başka elimden hiçbir şey gelmiyor. Aşka, sevgiye, en çok da ona olan özlemim kalbimden kan misali akarken; onun gelmesi, mucize gibi bir şey.

Kübra Erbayrakçı

[button url=”https://www.besincisanat.com/category/kubra-erbayrakci/” target=”true” text=”Yazarın diğer yazıları için tıklayınız… ” class=”mavi” size=”small”]

 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.