Heybet Akdoğan yazdı: “Bu Defa Giden Afşar Hoca Oldu”

ANLATI

Heybet Akdoğan yazdı: “Bu Defa Giden Afşar Hoca Oldu”
Yayınlanma: Güncelleme: 140 views

Afşar Timuçin’in çeviri ve deneme eserlerini şimdiye kadar inceleyemedim. Onu daha çok entelektüel ve edebiyatçı kimliğiyle tanıdım.  Felsefi düşüncelerini benimsediğim; şiir, öykü ve roman kitaplarını okuduğum Afşar Timuçin, her şeyden önce bir entelektüeldi.

Toplumsal hayatımızda değişim ve dönüşüme öncülük eden kamusal vicdanın temsilcisi, eleştirel söylemleriyle sanat dünyasının aktörlerinden biriydi. Hiçbir zaman iki kutuptan birinde yer almadı. Toplumsal yabancılaşmaya derin bir felsefi bakış açısı kazandırdı. Âşina olduğumuz entelektüellere (söz efendilerine) hiç benzemedi. Bir entelektüel olarak bütün eylemlerini bilimselliğe ve evrenselliğe uygun bir şekilde yaptı. Meşrû herhangi bir otoriteye sırtını dayamadı. Felsefeci ve entelektüel olarak kurumsallaşmış olan her anlayışa karşı çıkarak sanatı, özelinde ise edebiyatı özgürlük felsefesiyle ele aldı.

Sanatta ve edebiyatta serbest piyasanın işleyişine karşı çıktı.Yazdıklarıyla politik otoriteye ve toplumsal hegemonyaya karşı bir duruş sergiledi. Afşar Timuçin, Türk şiirimizin zirvesinde olan bir şairdi. Birçok şairin cesaret edemediği günlerde, cesur olanı söyleyenlerdendi. Aynı zamanda önemli bir felsefeciydi. Şiiri, felsefeyi ve insanlığı sanat dünyasında bütünleştirmişti. Şiiri en genel insan sorunları içinde duygu ve düşüncelerin anlatımı olarak tarif ediyordu. Onun için şiir, şu yapayalnız yaşamın içinde ölmemek ve çıldırmamaktı! Şiirleri dünya  çapında pek çok dile çevrildi.

2000 yılında UNESCO’nun öncülüğünde kurulan ve merkezi Verona’da bulunan Dünya Şiir Akademisinin kurucularındandı. Dünyanın bütün olumsuzluklarına karşı sanatı bir çözüm olarak gören, gerçek felsefe ve bilim adamları öncülüğünde gelişmeyi savunan Timuçin, gerçek yaşamın anlamına ulaşmaya çalışan bir sanatçımızdı. Estetik öncüsüydü. Estetiği insanlara duru, anlaşılabilir, farkına varılabilir ve uygulanabilir bir alan olarak gösterdi.

Bir öykücüydü. Öykülerinde sıradan insanların günlük hayatları, acıları, sevinçleri ve yaşama tutunma çabaları vardı. Olaylardan çok insanlığın vaziyeti ön plandaydı öykülerinde. Felsefeci kimliğiyle insanların ruhsal ve sosyal durumlarını sorgulayarak; ilk okuyuşta duyumsanabilen bir tarzda öykülerini temalaştırırdı.  Afşar Timuçin’in öykülerinde, yapay ve gerçek mutluluk arasındaki belirgin farklar, felsefeci duyarlılığıyla kaleme alınmıştır. Hikâyelerinde kapitalist sistemin içinde sıkışmış; doğadan, güneşten ve yağmurdan kopmuş insanların, sömürülmelerine ve başkaldırmalarına tanıklık ederiz.

Yazdığı eserlerin tümünde, türe özgü dili ve anlatım yetkinliğini önemseyen Afşar Timuçin, her zaman için yalın bir Türkçe kullanmayı tercih etti. Yazılarında yalın Türkçe yanında özgün sözcüklere de ağırlık vererek, Türkçeye önemli katkılar sundu. Felsefi derinliğini, edebi eserlerinde gösteren yazarımız, yazmış olduğu kitaplarda, önce insanın kendisinden yola çıkarak özel olanı ortaya koymaya çalışıp, insanlığın evrensel ülküsünü okuyucularına aşılamayı istedi. Sanata bu perspektifle yaklaşıp, sanatı en geniş manada icra etmeye gayret gösterdi.

Bir okuyucu olarak onun öykülerindeki, romanlarındaki ve şiirlerindeki karakterlerde, kendimi görüp, çözümlerim! Afşar Timuçin, hayatının en zor ve en verimli dönemlerini 12 Eylül Askeri Cunta yıllarında yaşadı. Bu dönemde siyasal sorunların kaynağını toplumsal sorunlarla karşılaştırarak tartışmaya açtı. 12 Eylül darbesiyle alâkalı birikimlerini yapıtlarına yansıttı. Bu yönüyle Timuçin Hoca’ya, toplum bilimi, sanatla buluşturan bir bilim insanıda diyebiliriz. Hem araştıran hem üretendi.

Edebiyatın ne olup ne olmadığına kafa yoran, Türk edebiyatının ustalarını araştıran; aydınlanmacı bir edebiyatçıydı. Sanatsal yapıtlarında çocuksu ruh halini, çocuksu bakış açısını, manevi duygu olarak ön plana koyan kıymetli yazarımız, sanatın hakikatine ulaşmayı bu duygusunun gücüyle besledi. Bir sanatçı olarak hep öze varmayı; insana dair ger gerçeği dile getirmeyi, sanatı yaşamanın yolu bildi. Hayatta sayısız belirtiler olduğunu ve sanatçının bu belirtileri anlaması için sanatla ilgilenmesi gerektiğini savunan Afşar Timuçin, sanatçıyı bu karmaşıklık içinde bir rehber olarak nitelendiriyordu. Ona göre sanatın ülküsü, yaşamın ve insanın karmaşıklığını, insan olmanın ortaklığıyla pekiştirmekti.

Romanlarında bu ülküyü geniş zamana yayıp kurgulayarak, bir sanatçının ve roman yazarının geniş bir zaman boyutunda yaşamasına rehberlik etti. Romanlarını kendi yaşam deneyimleriyle harmanlayarak ve esinini yaşamdan alarak yazması, onun romanlarını okurken, insanların ruhsal yapılarını daha iyi analiz yapmamızı sağlıyor. Romanlarında bir fotoğrafçı gibi gözlemleyerek, olayların ayrıntılarını bizlere resmettiren Timuçin, bu yönüyle roman sanatındaki gözlem unsurunu bilincimizde geliştiren bir edebiyatçıydı.

Yarım yüzyılı aşkın edebiyat serüveninde, tek bir akımın izlerini taşıyan sanatsal bir yaklaşımı ve eseri hiç olmadı! Çünkü Afşar Timuçin’in sanata olan özgür bakışı, edebi eserlerinin yalnızca bir paradigma içerisinde olmasına müsade etmedi. Entelektüel kişiliğini felsefeyle geliştiren; felsefeyi edebiyatla çok yönlü, derinlikli bir yazın hayatına çeviren Afşar Hoca, felsefe ile edebiyatı birbirini tamamlayan disiplinler olarak yorumluyordu. Gerçekçiliğin dışında bir gerçek olmayacağına inanarak, entelektüel yaşamı boyunca gerçeğin bilgisine ulaşmayı ve edebi çalışmalarını bu minvalde; sanatın gerçekliğini ortaya koymak için kaleme aldı.

Afşar Timuçin entelektüel, filozof ve yazar olarak insanlıktan aldığını yeniden yorumlayıp, tekrar insanlığa sundu. Bir aydın olarak insanlığı iyi tanıtmanın peşindeydi. Entelektüel kimliğiyle ve yazarlığıyla, insan değerlerini irdeleyen Afşar Timuçin, yaşamıyla ve eserleriyle bize dokunan bir ufuk ve kalemdi.

Bir şiirinde “Neden yolcusun bu kadar, gideceksen al götür umudumu” demişti. Bu şiiri bir gün Afşar Hoca’nın ölümüyle hatırlamak aklıma gelmezdi! Ne yazık ki anımsadım! Ve bu defa giden Afşar Hoca oldu. Aramızdan çekip gitti ve umudumuzu alıp(!) beraberinde götürdü.

Heybet AKDOĞAN  

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.