İNCELEME
Dostoyevski’yi bir şekilde, bir dönemde rastlantısal ya da bilerek birçoğumuz okumuşuzdur. Benim yazarın romanıyla tanışmam orta öğrenim dönemlerinde sergiden elime geçerek olmuştu. Sayfalar boyu uzayıp giden metinleriyle okuru bir dünyanın labirentine çekiyordu. Uzun metinler olmasına rağmen aktif anlatım tarzı metni ilgiyle okumaya teşvik ediyordu. Burada onun en son romanı olan Karamazov Kardeşler’in birinci cildi üzerine bir içerik analizi yapacağım. Olgunluğun ve tecrübenin toplandığı bir çalışma olarak yazarın romanda vermek istediği mesaj dinî-mistik bir eksen üzerine kurulmuş.
Romanın ilk cildi (Karınca Kitabevi, 543 sayfa) iki dünya üzerine kuruluyor. Birincisi sosyal hayat, dış dünya, ikincisi manastır dünyası, dinî hayat. Baba Karamazov iki evlilik yapıyor. Kendisi kötü bir karakter. Şehvet düşkünü, dengesiz, içkici, saygısız, davranışları kötü, ahlaken düşük biri. Evlilikleri de hiç iyi gitmemiş, iki eşini de kaybetmiş. Büyük oğlu Dimitri ilk evliliğinden, ortanca oğlu İvan ve küçük oğlu Aleksey de (Alyoşa) ikinci evliliğinden olma. Çocuklar değişik yerlerde akrabaların yanında büyümüşler. Dimitri subay olmuş, kötü bir karaktere sahip. İvan üniversite okumuş, daha aklı başında, ancak kararsızlıklar taşıyan, gitgeller yaşayan biri. Küçük oğul Aleksey ise liseden terk, rahip olmak için manastıra giren ve romanda kişiler arasında rehber rolü oynayan en sağlam kişi olarak veriliyor. Romanın girişi de mistik bir havayla başlıyor. Baba ve kardeşler Alyoşa’nın girdiği manastırda buluşuyor.
Romanda dış dünya, yani sosyal hayat karmaşık ilişkiler şeklinde yürüyor. Dimitri, Katerina adlı kadınla sözlü ama hiç de sözüne sadık davranmayan davranışlar içinde. Gruşenka adlı güzel bir kadına ilgi duyuyor. Aynı zamanda İvan da Gruşenka’ya ilgi duymakta. Baba Fyador Pavloviç de bu kadınla evlenmek istemekte. Dul kadın Hohlokova’nın ayakları tutmayan hasta bir kızı var. Şifa bulması için onu manastıra getirmiş. Zosima Dede manastırın önde gelen sayılan, sevilen ama bir o kadar da kıskanılan, düşmanı olan ömrünün son demlerinde rahip. Kendisi şifacı, kutsayıcı, kehanet sahibi, bilici olarak nam salmış. Oraya gelenler şifa bulmak, dert ve hastalıklardan kurtulmak için Dede’nin şifasına, öğütlerine başvuruyor. Hohlokova’nın ergenliğe yeni giren koltuğa bağlı kızı Lise de bunların arasında. Orada Aleksey’le tanışıyorlar ve aralarında duygusal bir bağ gelişiyor.
Sosyal hayatta olup biten karmaşık ilişkiler, duygusal gerilimler yazarın dramadaki başarılı üslubuyla veriliyor. Kişilerin bütün olumsuz, aksak özellikleri ayrıntılarıyla gösteriliyor. Kişilerdeki adeta manikten depresife, depresiften maniğe giden duygusal tepkimeler, değişkenlikler, kısa süredeki karar, fikir değiştirmeleri şaşırtıcı bir şekilde işleniyor. Yazar roman kişilerinde hastalıklı, dengesiz kişilikleri öne çıkarmaktadır. Dimitri babasının çevirdiği dümenleri bildiğinden ona karşı büyük öfke duymaktadır. Bir gün eve baskın yapıp onu döver. Aynı zamanda babasının dümenlerine alet olan ordudan atılmış bir subayı da meyhanede hamam lifi dedikleri sakalından tutup dışarı çıkararak sürükleyip rezil eder. Adamın küçük oğlu bu duruma şahit olup babasının düştüğü durumdan utanç duyar. Okulda çocuklar hamam lifi diye onunla alay ederler. Hatta onu taşlarlar. O da taş atarak karşılık vermeye çalışır. O sırada rahip Aleksey’le karşılaşır. Çocuk bu olaydan abisi Dimitri bağlamında onu da sorumlu gördüğü için ona da taş atıp parmağını ısırır. Aleksey bu olayı bilmediği için çocuğun bu davranışına bir anlam vermez ama sonra bunu Dimtiri’nin sözlüsü olan Katerina’dan öğrenir. Katerina’ya gittiğinde orada İvan’la karşılaşmıştır. Katerina Dimitri’nin Gruşenka’ya olan ilgisini bilmektedir. Ancak Dimitri’ye sadık kalacağını gösteren bir drama sergiler. Onunla evlenmeyecek ama onu uzaktan seyreden bir kız kardeş olarak kalacaktır, güya. İvan da onunla bir ilişkinin yürümeyeceğini anlayıp şehirden ayrılmaya karar verir. Katerina olup bitenler karşısında sinir krizi geçirir. Aleksey’e iyice bir para verip bunu Dimitri’nin hırpaladığı adama vermesini ister. Aleksey de olup biteni o zaman öğrenir. Parmağını ısıran da o adamın çocuğudur.
Aleksey, Lise’den aşk mektubu almıştır. Aralarında duygusal bir ilişki gelişir. Anlatılanlardan anlaşılacağı gibi dış dünyaya, sosyal hayata ait olup bitenler, kaotik, hastalıklı, kötü şeylerdir. Onların aşk ilişkileri bile öylesine sakattır. Rahip Aleksey ise Lise’yle bir aşk ilişkisi yaşamaya adım atar. Zosima manastırda dedelik makamına sahiptir. Onun geliştirdiği dinî anlayışlar vardır. Geleneksel dinî anlayışlardan farklı olarak daha kapsayıcı, sadık, inançlı, inayetli, insani bir din anlayışı öngörür. Halefi olarak da Aleksey’i seçer. Bu özelliklere sahip en uygun kişi olarak Aleksey’i görmüştür. Aleksey’in yerinin dış dünya olduğunu söyler. Onun asıl görev yeri orasıdır. O istenilen bu özellikleri taşıyarak kirlenmiş olan dışarı hayattaki sorunların çözümünde inanca, Tanrı’ya bağlı yolun rehberi olacaktır. Bunu rahip elbisesi taşımadan da yapabilecektir. Dışarının onun gibi birlerine ihtiyacı vardır.
Yazar burada sosyal hayatın sorunlarının çözümünde dinin, Tanrı inancının rol oynayacağını düşünmekte bilimleri, rasyonel felsefeyi ise sorunlu görmekte, dışlamaktadır. Özgürlüğün akılda, bilimde, sosyal uyanışta, bilinçte değil dinî yolda elde edilebileceği iddiası romanın ana eksenini oluşturmaktadır. Bu arada yer yer Batı liberalizmine de yaslanılmakta, göndermeler yapılmaktadır. Aydın, okumuş kişiler Batıya gider, orada itibar kazanır. Döndüklerinde daha havalı olurlar. Ama yine de Rus Ortodoks Hıristiyanlığının Batıyı da bir düzene sokacağı iddiası bir kenarda saklı durur. Romandaki drama teknikleri ne kadar başarılıysa da felsefi ekseni asıl dayatılmak istenen yer olması bakımından dinî ideolojik bir karakter taşımakta, okuru dinî bir anlayışa yönlendirmektedir. Üzeri drama tadıyla kaplı dinî-mistik içerikli bir hap denecekse bunun için denebilir.
Fatih Oto
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.