ÖYKÜ
Bir hikâye anlatılıyor… Ne zaman bir yer yansa… Bir yere ateş atılsa ve bir zorbalık sarsa etrafını insanların…
Bir hikâye… Anlatılır… Fon müzikleri eşliğinde… İnsanlar duygulanır… Göz yaşları patır patır…
Umuda yas tutan eller birleşirken… Çaresiz nidalar yükselir gök yüzüne bir armoni eşliğinde. Çığlıklar saklar yenilginin pes ettirdiği bedenlerin dermandan yoksun hallerini.
Bir zorbanın ayakları altında ezilirken düşleri, yarına hayat verenlerin… Kalplerinde acının ve ızdırabın portresi… Ve bir kadın ağlar… Zulüm ağlar örerken bilinç sahnesine insanların.
Bütün güzel hayallerin merkezinde kendine yer bulan kadının gözlerinde yaşlar birikirken tomurcuk halde… Tuvale yansıyan silüetinde dünün geleceğe kurduğu bağların koparılışına hüzünle bakar.
Bir resim yaşamın tüm kaybedenlerine gerçeğin karanlık yüzünü anımsatır. Gölgeler yükselir sokaklarda. Korkakların gölgeleri… Gücün zehirlediği cesaretten yoksun bedenlerin titrek hallerini taşır o gölgeler.
Ve gölgeleri yakarken inatla direnen insanların öfkeli nefesleri… Bir hikâye anlatılır. Bir yenilgi onurlandırılır yanılgılar eşliğinde… Bir de dünün hatırlattığı geçmişin yenilenleri…
Bir yalan dolanır insanların dillerinde. Gıdım gıdım büyüyen zorbanın elleri boğarken mazlumları… Teker teker… Ölenlere yakılan ağıtlar eşliğinde yenilginin kucağına düşer dünün düş üreticileri.
Bir hikâye anlatır zorbanın yuttuğu mazlumlara zamanında yüz çevirenler. Bir bir eksilirken… Yalnızca kendi mahallesine kutsallık atfedenlerin yanılgısında büyür yenilginin gölgesi.
Ve o gölge herkesi yutar. Gerçeği unutanlar yakarken gölgelerini… Gerçeğin sızısı saplanır onurlu duruşu benimseyenlerin yüreklerine.
Önce onurlu, şerefli, karıncayı dahi incitmeyi vicdanlarına yük görenlere geldiler. Kimsenin sesi çıkmadı. Merhameti bu topraklara fazla gelen insanların ürkek kalplerinde gezinirken korkunun hayaleti…
Kendi mahallesinin onur abideleri sessizlikleriyle yuttu varoluşlarını dayandırdıkları tüm ideallerini.
Bir hikâye anlatırken kendi ideolojilerine hayatları pahasına sahip çıkan ve ölüme gülücükler konduran insanların suskusu yuttu başka mahallenin onurlu çocuklarını.
Her hikâye, insanca yaşama sarılan iyi yürekli insanların güzel bir toplumun birlikte inşasına önermeler içermesi gerekirken… Yalnızca kendinden olanı kutsayan insanların yalnızlığından güç alanların ayakları altında ezildi insanlık.
Tanımadığına düşmanca hisler besleyen yüreklerin isleri yayılırken sokaklarda… Ve havada nefes almayı güçleştiren dumanlar yükselirken…
Siste birbirini kaybeden onurlu insanların yalnızlığına esefle bakıyordu dünün yalnız yenilenleri.
Bir hikâye dolanıyordu dillerde. İnsanlar geçmişin travmalar biriktiren sayfalarında gezinirken… Kendi sessizliklerinin büyüttüğü zorbanın karanlığında…
Bir hikâye anlatır yarına aydınlık düşler taşımaya çalışan onur abideleri. Yanlış bir hikâye… Önermesi kusurlu… Şikâyet ettiklerine benzedikleri zamanlara umarsız… Gerçek bir mazlumun feryatlarına duyarsız üstelik.
Her mahalle kendi kahramanına yaslarken kurtuluş ümitlerini… Yenilgi, ilkesiz duruşundan hiç taviz vermeyen zorbanın ördüğü ağlar arasında yaşamaya mahkûm eder mahalle sakinlerini.
Her hikâye bir kahraman büyütür içinde… Ve kahraman o ağlara takılır. Yenilir… Büyük yenilir hem de!
Not: Bu yazı Batı Afrika Ülkesi Gine-Bissau’da haksızlığa maruz kalan Nalu kabilesi için kaleme alınmıştır. Nalu kabilesine selam olsun.
Yakup Yaşar
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Selâm Olsun