Ayak ve Baş Davası / Elif Güler

ÖYKÜ

Ayak ve Baş Davası / Elif Güler
Yayınlanma: Güncelleme: 229 views

Ayağı rahat olmayanın başı rahat olmazmış değil mi? “Akılsız başın cezasını da ayaklar çeker.” derler. Bu başla ayak görünmez iplerle bağlı birbirine demek ki. Birinin huzuru öbürüne dayanıyorsa, birinin işlediği günahın da kefaretini ödemek diğerine düşüyor demek. Ferah feza yaşamak için ikisine de iyi bakmak gerek demek ki. Ama Engin her defasında birinden birini ihmal ediyordu. Eli para görsün, kafası rahat olsun diye yalana dolana sığınıp kandırdı etrafındakileri. Foyası meydana çıkınca da kaç babam kaç. Öncesi var tabii bu mevzunun.

Yıllarca ağabeyinin eski kösele ayakkabılarını giymeye mecbur bırakılmak suretiyle türlü işkencelere maruz kaldı ayakları. Ağabeyinin ayak numarası Engin’inkinden küçük tabii. Yaz kış, kar boran demeden ayakları bu zulme maruz kaldı. Ayakları sıkıştıkça sinirleri yay gibi gerilir, ruhu can çekişir, kafası dumanlanırdı. Parmakları nasır tuttukça kalbi katılaşır, kin ve öfkeden bir ağ örerdi. Bundandı Engin’in fevri, acımasız ve gaddar bir insana evrilmesi. E, neticede ayağı rahat olmayanın başı da rahat olmazmış değil mi?

Ayağını sıkıştığı mengeneden kurtarmak için önce vakit namazlarında camilere, sonra da düğün evlerine dadandı. Okula, çarşıya bu çaldığı ayakkabılarla gitmeye başladı. Soran olursa kimine: “Babam yeni aldı” derdi, kimine: “Devletten hediye geldi” diye uydururdu. Eve dönünce de annesi babası görmesin diye uzun zaman yatağının altında sakladı ama ayakkabılar er geç ortaya çıkacaktı elbet. Yalana şerbetliydi nede olsa. “Okul verdi” dedi ve ikna etti ailesini.

Yıllarca o daracık hücreye hapis kalan ayakları, çaresizce uyuşan yanan o ayakları, nasır bağlayan o parmakları, sıkılmışlığın, ezilmişliğin, vurulmuşluğun en derin izlerini taşıyan o ayakları o esir yılların öcünü almak istercesine özgürlük uğruna, hak ettiği hayatı yaşamak pahasına kire, pasa buladı kendini ömrü boyunca. Ayağı rahatsa başı da rahattı önceleri. Ama bu ona kâfi gelmedi. Her şeyin dahasına, en uç noktasına ulaşmak istedi. Doruklara sevdalandı. Sadece ayakları dar gelmemişti, artık kendi de sığamıyordu dünyaya. Ayak ve baş davasında silahı kindi, hırstı, doymak bilmeyen nefisti. Dengeyi tutturamadı. Ayaklar baş oldu mu herşey tepetaklak olur nitekim. Velhasılı kelam, siz siz olun bir işe kalkışırken baştan ayağa ince eleyip sık dokuyun.

Elif Güler

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.