Açıktan Ağlama / Yakup Yaşar

ÖYKÜ

Açıktan Ağlama / Yakup Yaşar
479 views

Zamanın herhangi bir yerinde baba ocağına sürpriz bir ziyaret kondurdum. Kapı zili çaldığında gelenin ben olduğumu sanmayan gözlerdeki mutluluk gözyaşları bekleşirken eşiğinde göz kapaklarının aynı hüzünlü tebessümle dikildim karşılarına. 

Babam titreyen dudaklarından süzülen “Hoş geldin!” sözünden hemen sonra arkasını dönüp misafir odasına geçti. Koridor boyunca sol eli gözlerinin altında gezindi durdu. Yaşları geri itti. 

Annem ve kardeşlerimle sarılıp selamlaşmanın akabinde biz de odanın yolunu tuttuk. Çocukluğumda evin bizim girmemize izin verilmeyen odasında ağırlanıyordum. Tuhaf bir duygu bu: Kendi evine misafir olmak…

Yemekler yendi. Sohbetler edildi. Gecenin bir vakti babamla balkonda çay içerken, kapı eşiğinde fazla durmayıp kendini hızla içeri ittiği an geldi aklıma…  

__ 67 yaşına geldin hâlâ gizli ağlıyorsun. Yapma böyle! Ağla ya! Ağla gitsin! Görsün insanlar! Görelim ne var? Sen de ağlayabilirsin baba! Sen cansız, ruhsuz biri değilsin! Sen insanların ağladığını hiçbir zaman görmeyeceği ya da görmemesi gereken bir süper kahraman değilsin. İnsansın sen! İnsan! 

__ Yav ne bileyim! Öyle alışmışım işte! Kolay değil yani!

__ İnsan alıştığından kolay kolay vazgeçemiyor öyle mi? 

__ Öyle! Hem sana ne oldu? 37 yıldır sormadığın soruyu şimdi soruyorsun?

__ Baba oldum ben! Ve senin gibi olmaya çalışmaktan çok yoruldum! Gözlerime dolan yaşları geri itmekten… Yutkunmaktan… Kalbim ağlarken gülmeye çalışmaktan çok yoruldum baba!

Sol eliyle gözlerimden akan yaşları sildi. Yutkundu… 

__ Sil bakayım o gözyaşlarını! 

__ Sen siliyorsun işte! Ben ağlayayım sen sil! Olmaz mı? 

__ Olur!

__ İnsan neden değeri bilinmesi gerekenin değerini çok zaman sonra anlar ki?

__ Bilmem! Öyle alışmışsa demek!

__ Alışmak! Alışmak o kadar kolay değil ki! İnsan bedel ödemeden alışmaz. Geçen torununla sohbet ediyorduk. Bana “Allah nerde baba?”  diye sordu. “Ben ne bileyim.” dedim. “Allah bilir Allah nerde!”.

Babamın başlattığı âni kahkaha o anki hüzünlü havaya meltem serinliği katmıştı. Ben de ona eşlik ettim. 

Evladının gözünde mükemmel olmayı elde etmeye çabalamak… Sartre’ın varoluş yansıması diye tanımladığı bir yanılsama… 

Hepimiz bu yanılsamaya adamıyor muyuz öz varoluşumuzu? Sürekli bir başkasının gözünde elde edeceğimizi umduğumuz varoluş yansıması gerçek kimliğimizi kaybetmeye itmiyor mu bizi? 

Biz kimiz? Ben kimim? Sen kimsin? O kim? Onlar kim? Bütün kimler sürekli bir sorunun ardında saklı kalmıyor mu yıllarca? 

Sürekli gerçekte olanı bir yalana kurban vermiyor muyuz? Biz olduğumuz kişi değil insanların bizi görmesini istediğimiz kişi gibi görünmeye uğraşmayla heba etmiyor muyuz öz yaşamımızı? 

“Ben kimim?” sorusunun cevabı yok! Evet yok! Çünkü kaybettim. Kendimi… Kendimi kaybettim. Başka insanların gözünde hem de! Bir yansıma bir yanılsamaya; bir yanılsama ise bir hiçe dönüştü. Hiçim ben artık. Hiç…

Belki de varoluşun en yalın hali: Hiç olmak… 

Bir hiç uğruna değer miydi kendini kaybetmeye? Kendini bulamayan adamım ben; yani hiçim… 

Gerçek varoluş hiç olmaksa eğer kendinden her uzaklaşma aslında aslına yaklaşma değil mi? Her gözde elde edilen bir yansıma… Gerçeğe yabancılaşma… Kendini tanıyamama… İnsanın tanımadığı kişi olması belki de! Evet evet bu…

İnsanın özü, insanın hiç tanımadığı varoluşudur ihtimal ki! Ve o ihtimal bir göze yansır. Seven bir göze. İnsan kendisini seven gözlerde görür kendini. Göz bir aynaysa eğer o aynaya sevginin gerçekliğinden yansır tüm öz varoluşlar. 

Ve insan o zaman anlar aslında bir hiç olduğunu. Bütün var olanlar hiçin özünden var olur ve hiçin içine çekilir sürekli. 

Biz bu sürüklenişe hayat diyoruz işte. Bu kadar… Uğruna savaşlar verilen… Hırslara yem edilen hayat bu kadar: Hiçten var olur; hiçte yok olur… H.İ.Ç: Hûda’nın İçine Çektiği… 

Varlığını bir tek Allah’ın bildiği, bizim duyumsama alanımızın dışındaki varoluş… 

Ben o hiçliği evladımın gözlerinde gördüm ve o gün anladım babamı… Çok zaman sonra… 

Babamı anladığım yer, onu hep suçladığım yerdi üstelik! Beklenti ile olabilenin uyuşmazlığı… Fedakarlığa körlük de denebilir buna. Bir babanın olabilenden fazlasına güç yetirme çabasını görememe ya da… İşte tam da oraya varınca baba kimliğimle… Anladım onu… 

Öyküyle pek bağı yok gibi görünse de bu vesileyle tüm kadınların kadınlar günü kutlu olsun… Güçlü adamlar bir tek kadınların dizinde açıktan ağlar… Vesselam…

Yakup Yaşar

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.