Tarla / Mert Happy

ÖYKÜ

Tarla / Mert Happy
Yayınlanma: Güncelleme: 762 views

Babamdan duydum
Babam babasından duymuştu
Babası babasından duymuş
Torunum babasından duyacak
Babası benden.
Babalara geldik deme sayın okur.
Babalar böyle anlatmış bende böyle yazdım
İşte böyle başladı şimdi anlatacağım hikaye
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde diye devam etmiş.

Doğunun bilmem hangi ilinin bilmem hangi ilçesine bağlı bilmem hangi köyünde Ermeni bir aile yaşıyormuş. Hikâyeyi kaç ağız anlattı, kaç kulak duydu bilinen yerler unutuldu isimler silindi akıllardan fakat yalnız Ermeni oldukları kaldı akılda zaten Ermeni olmak akılda kalmaktır sayın okur.

Varlıklı olmayan bu aileye Tanrı iki erkek çocuk lütfetmiş bu lütuf karşısında aile varlık meselesini pekte önemsemez olmuş o zamanlarda erkek çocuk büyük bir zenginlik demekti sayın okur. Gençlerin adlarını bilen yok babalarının adınıda bilende yok bu yüzden falancanın oğlu falankes diyorum onlara

Ailemizin babası çiftçilik ve hayvancılık yapar ektiğini biçer, otlattığını sağarmış varsıllık konusunda durumları iyi olmasa da kötü de değilmiş. Adını bilmediğimiz bu Ermeni köylüsü sonbaharda eker, kışın dinlenir, ilkbaharda çalışır ve yazın ektiğini biçmekle hayatını idame edirip şükürsüzlük etmeden yaşayıp gidermiş.

Bildiğimiz şey bu gençlerin beşerleridir. Karakter olarak kulağıma az çok bir şey çalındı ise de bunu yazmak da sakınca bulduğum için şimdilik beşerlerini yazıyorum. Büyük oğlan ince uzun ve yanık buğday teninden belli olan kaslarla bir Yunan güreşcisini andırmaktadır. Yüzü kemikli ve ince olduğu kadar pek çok tasvir de kullanılan İsa figürüne de çok benzemektedir. Huyu benziyor mu bilmem sayın okur. Küçük oğlan yine abisi gibi atletik olsa da boy olarak biraz daha kısadır fakat anlatılır ki huy olarak İsa’ya o daha çok benzemektedir.

Ailenin babası adını bilmediğimiz ilin ve ilçenin merkezine zarurî olmadıkça gitmez evinde uzakta kendisini kötü hissedermiş. Başlarına pek mefhum olay gelmediğinden yaşamda öyle çokta gaileleri yokmuş. Kendi hâlinde yaşayan bu aile hâliyle halice yaşayıp gitmiş ama yaşamın sonu olur sende bunu biliyorsun sayın okur.

Gel zaman git zaman çocuklar büyümüş yağız iki delikanlı olmuşlar zaten ellerinde ektikleri tek bir tarlaları olan bu ailenin işleri çocuklar büyüyünce pek bir kolaya kavuşmuş.

Babada çocuklarla beraber büyümüş ama sen büyümüş dediğime bakma sakın sayın okur baba baya yaşlanmış ve artık elden ayaktan çekilir olmuş ama yine de tarlaya çocuklara miras bırakacağı tarlaya Tanrı güç verdikçe gitmeye çalışırmış.

Bu gidiş gelişlerde çocuklarına öldüğü vakit tarlanın nasıl pay edilmesi gerektiğini de söylermiş lakin çocuklar o zamanlar babaları henüz hayatta olduğu için bu konuyu pekte önemsemezlermiş

Sende bilirsin sayın okur insanın babası yanında olduğu vakit önemsiz bir kavgadır dünya.

Dünya yerinde durmamış zaman akmış bizim yaşlı Ermeni köylümüz nihayetinde Tanrı’nın huzuruna varmış.

Ondan geriye çocuklar ve birde tarla kalmış bizim yağız iki delikanlı epey bir zaman babaları nasıl bıraktıysa öyle devam edip gailesiz yaşayıp gitmişler fakat her güzelliğin kusuru vardır sayın okur.

Büyük olan delikanlı gönlünü bir ahuya kaptırmış bu adını bilmediğimiz ahununda bizim yağız gençte gönlü varmış lakin sende bilirsin sayın okur o zaman telefon ve Instagram olmadığı için bizim ahu kız çeşme yolunda bizim yağız delikanlıya edalı edalı bakar gülermiş

Bu gülüşe hangi erkek aşık olmaz sayın okur

Kaçamak birkaç buluşma sonrası ikisi kendi aralarında evliliği konuşur hâle gelmişler lakin ahu kızımız tutturmuş ben ev üstüne ev kurmam diye

Bizim kızların aklını bu ahu kız çelmiş olabilir sayın okur 🙂

Hal böyle olunca bizim yağız genç durumu anasına ve kardeşine açmış ve onlardan mirastan ona düşen payı vermelerini istemiş

Rahmetli babalarından kalan herşey pay edilmiş lakin tarla konusunda iki kardeş bir türlü anlaşamamış çünkü tarlanın bir tarafında hem çeşme varmış hemde sulak olduğu için mahsul daha iyiymiş bu yüzden ikiside bu tarafı istiyormuş

Rahmetli babaları hayatta olduğu vakit miras meselesini kulak arkası eden bu iki gencimiz artık rahmetlinin ağzından çıkmayan şeyleri bile duyar olmuşlar.

Tartışma epey bir sürmüş kış geçmiş ilkbahar gelmiş tartışma bitmemiş,ilkbahar bitmiş yaz gelmiş tartışma bitmemiş, yazın artık ekini biçme vakti gelmiş ama tarlanın paylaşma meselesi bir türlü bitmemiş rahip araya girmiş olmamış, köylü araya girmişolmamış anaları araya girmiş olmamış

Bir sabah ikiside tırpanlarını omzuna atıp tarlanın yolunu tutmuşlar ama ikisinin sinirleri o zamana kadar epey bir gerilmiş sayın okur.

Tarlanın tam ortasında göğüs göğüse gelip başlamışlar mahsulün verimli olduğu taraf için -Burası benim -Burası benim demeye lakin Ermeni inatları bırakmamış peşlerini bizim evlenmek isteyen yağız büyük oğlan tırpanın sapını yerini belirtmek için sertçe toprağa saplanmış ama tırpanın sapı bir anda elinden kayınca uzun bıçağı kardeşinin ensesinden başlayıp soluk borusuna kadar kesmiş o anda anlamış nasıl bir hata yaptığını ve kardeşinin bedensiz başı çeşmenin olduğu sulak tarafa düşmüş. Son bir gayretle usulca ve gözlerikapanmadan bakmış tarlaya.

Yerdeki kesik baş -Burası benim demiş…

Sende bilirsin sayın okur insanoğlunun gözünü toprak bile doyurmaz olmuş… Kal sağlıcakla sayın okur..

Mert Happy

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.