ÖYKÜ
Hayatımın en güzel ve en kötü yıllarını bir arada yaşayacağımı bilmiyordum. Hayat öyle güzel sürprizler yaptı ki bana yüzüm öyle güldü ki anlatamam. Gülüşü, gözleri o güzel bakışları da yüreğime değiyordu. Onu bunu denli seviyorken ondan kaçmak zorunda kalmaktan nefret ediyordum fakat razı oluyordum.
Onunla bağımın kopmaması için ona âşık olduğum hâlde her şeye razı olacaktım. Yüzüme bile bakmıyorken gözlerini görmek için kırk takla atıyordum. Ona bakmak bile yetiyordu bazen. O esnada, kendisi beni umursamıyordu. İstemiyordu beni. Hayatında bir yerim yoktu. Değerim bile yoktu. Değer verdiğini söylemişti ama hissettirmemişti. Hissetmiyordum hiçbir şeyi. Sadece sevmediğini hissediyordum.
Sevilmediğim gerçeğiyle sürekli yüzleştim. Her yıl, her ay, her hafta, her gün, her saat, her saniye… Bıkmıyordum, onu sevmekten. Olmuyordu. Vazgeçemiyordum. O da biliyordu. Bir yanım ondan kaçmak istiyordu, bir yanım onu görmek. Okullar başlamıştı. İçimde buruk bir his ama onu göreceğim için hissettiğim karışık duygular vardı. Anlamıyordum nedenini.
Kafam karmakarışıktı. Bir yanım onun için ölüyorken, bir yanım da duygularını belli etme diyordu. Ben bunları yaşarken onun ne yaptığını soracaksınız bana. Ben de bilmiyorum. Gördüğüm kadarıyla kalbini kıran arkadaşlarıyla, mutluydu. Onu koruyan, gözümden sakınan bendim. Beni bir gram umursamıyordu. Biliyordum, sevmediğini. Hep onun da beni elbet bir gün seveceğine inandırmıştım, kalbimi. Sadece inandım. İnandım. Kendimi inandırdım. Kendimi kandırdım. Resmen yaşadığım kocaman aşkın derin uykusuydu. Aşk uykusundaydım. Herkes beni uyandırmaya çalışırken ben bu uykudan uyanmamaya çalışıyordum. Gerçekleri bildiğim hâlde bunu yapıyordum. Bana aşkın ne olduğunu sorsaydınız, o zaman büyük ihtimal ‘o’ derdim. Şu an ne derim, ben de bilmiyorum. Aklın ve kalbin savaşı… İlk defa ona âşık olmuştum, ondan sonrası olmadı. O vardı, ben yoktum.
O gitti, ben bittim. O gelmedi, ben gitmedim. Biz olacağımız umudundan vazgeçmemişken şimdi, sadece ben varım. O yoktu, hiçbir zaman da olmadı. Her şeye rağmen ona teşekkür ediyorum. İyi ki tanımışım, yolum kesişmiş. Bana çok şey öğretti. İçimde ona karşı hâlâ kırgın olduğumu biliyorum. Benimle dalga geçmeleri, benim için önemli değildi. O benim yanımda değildi. Çok koyuyordu. Onu en çok ben koruyordum, onu gözümden sakınıyordum.
Kendimden bile daha çok seviyordum. Gözlerime baksın diye, deliriyordum. O bana sırtını çevirmişti. Onlarla bir olarak bana karşı tavrını belli etmişti. Beni istemiyordu. Tamam, benim de hatam çoktu. Ben de masum değildim. Tek bir hatam vardı, onu sevmek. Onu sevmek. Sadece sevmek. Sadece. Bana acı çektiriyordu. Korumaya çalışırken daha çok kırıyordu beni, farkında değildi. Sevmediğini bilerek geçirdiğim bunca yıl, bana büyük bir tecrübe oldu. Adını merak ettiğinizi biliyorum. Söylemeyeceğim, adı bende kalsın. Anılarıyla baş başayken adını anmak, o kadar zor ki size anlatamam. Kalbimin ağrıdığını ama bir o kadar da hızlı attığını hissedebiliyorum. Sadece ondan beni sevmesini, benim yanımda olmasını istedim. Olmadı. Beceremedik sevmeyi, sevilmeyi. Açıldıktan sonra reddedileceğimi biliyordum. Açıldım, reddedildim elbette. Daha sonra yaşadığım 1,5 yıl bana kâbus oldu. Başıma gelmeyen kalmadı. Onu unutmak için çırpınan aklım, ona bu denli âşık olan kalbimle mücadele etmek zorunda kaldı. Hep kalbim galip geldi. Yine de bir şey değişmedi tabii.
Duygularımın karşılığını alamadım. Nedenini bile bilmiyordum. İçimi yiyordu, bu soru. ‘Neden beni sevmedin?’ diye düşünüyordum, bazen. Sonra diyordum ki: ‘Aradığı insan sen değilmişsin, hiçbir zaman sevmedi seni. Bunun artık anlamı yok.’ O kadar canım yanıyor, o kadar zorlanıyorum ki çok zor. Aşırı koyuyor. Seviyorken sevmiyormuş gibi davranmak, onu görmezden gelmek, gözlerine bakmak için ölürken bakmamak…
Yorulduğumu hissediyordum. Daha 1 yıl olmuştu, onu seveli. Şimdiden yorulmuştum.
Ece Nur Sönmez
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.