Roman Karakteri Raif Efendi / Elif Güler

-Ah Raif Efendi, günlerce beni satırların arasında ezdin, üzdün, tarumar ettin. Dert ortağın oldum, sırdaşın oldum. Hep içimden konuştum seninle, omzuna yaslanıp ağladım hayalimde. Ve şimdi telefonun ucundasın, bir nevi..

Roman Karakteri Raif Efendi / Elif Güler
Yayınlanma: Güncelleme: 498 views

-Ah Raif Efendi, günlerce beni satırların arasında ezdin, üzdün, tarumar ettin. Dert ortağın oldum, sırdaşın oldum. Hep içimden konuştum seninle, omzuna yaslanıp ağladım hayalimde. Ve şimdi telefonun ucundasın, bir nevi karşımdasın. Biliyordum, inan biliyordum sana erişebileceğimi. Çünkü biz çok farklı dönemlerde de yaşamış olsak birbirimizin yansımasıyız, ruh eşiyiz belki de. Hadi sen başla, beni aramana sebep nedir? Anlat bir bir.

-Sen, içinde benim bulunduğum tüm satırları okurken o kadar kaptırdın ki kendini bana, ben seni her an yanımda hissettim. Aynı yerlerden yaralıydın sen de. Gördüm bunu gözlerinde; onlardan akan yaş satırlarımı ıslatırken; senin yalnızlığın, içinde hüküm süren acıların, karşılıksız aşklarındı beni sarıp sarmalayan. Birbirimizin gölgesiymişiz meğer. Issızlığımızı bölüşmüşüz seninle. Tüm bu duygular yol gösterdi bana seni bulmamda.

-İyi ki aradın Raif Efendi, iyi ki! Konuşacak çok şeyimiz var. Hani derdin ya: “Şu koskocaman dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba?” İşte bu cümle bağrıma bir ok gibi saplandı, beni sana çok yakınlaştırdı. Ben hayatımda her daim böyle hissettim, seni tanıyana dek de böyleydim hep. Ne zaman sana rastladım, yalnızlığıma paydaş buldum diye sevindim. Zahirde yapayalnız dolaşıyordum ama içim, kalbim, ruhum seninle dopdoluydu. Nasıl isterdim senin yanında olmayı, dilinden anlayabildiğimi ifade etmeyi, seni bir nebze olsun mutlu edebilmeyi. Ne yalan söyleyeyim, önce Maria’yı kıskandım ama bir gün dedin ya: “Kısa bir müddet de olsa bana insan olduğumu öğretmişti o kadın.” İşte seni böyle mutlu gördüğümde ısındı içim Maria’ya ve ona olan aşkını doludizgin, karşılıklı yaşamanı diledim içimden hep. Ah Raif Efendi seni çok sevsem de bir o kadar da kızgınım sana. Maria’ya yapılabilecek en büyük kötülüğü işledin sen. Peşin hükümlü davrandın, yargısız infaz ettin onu. Mektupları kesildi diye senden hevesi geçti sandın. Senin gibi hassas, incinmiş bir adam nasıl hayatta sahip olduğu tek değerli varlığını böyle bir zulme reva görür. Bunu anlamamı bekleme benden. Hiç araştırmadın, hiç soruşturmadın. Kalkıp gitmedin yanına, kendi gözlerinle görmek istemedin gerçekleri ve işin en kolay kısmını seçtin; hem Maria’yı, hem kendini, hem bir kez bile dokunup koklayamadığın çocuğunu heder ettin. Neden izin verdin tüm bunlara Raif Efendi?

– Ne desen haklısın. Gerçeği öğrendiğimde “keşke’ler” sardı her yanımı, en ağır darbeyi onlar indirdi bana. Sen de tanıyorsun ya beni; ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insandım. Lanet olsun ki bana, kafamda kurguladıklarımın kurbanı oldum. Haklısın, zalimlik yaptım ama çok ağır ödedim bedelini de. Beni hayatımda hiç, hiç kimse sevmemişti. Yaşadığım müddetçe herkeste onu, Maria’yı aradım.

– Sen değil miydin: “Kendimi bildim bileli bütün günlerimi haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden bir insanı aramakla geçirmiş ve bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım.” Diyen. Madem Maria’yı ömrün boyunca aradın ve sonunda buldun, neden ona sahip çıkmadın? Ne söylersen söyle kalbim teskin olmayacak, bu suçunu bağışlayamayacağım. Ama seni kalbimden atmam da mümkün değil. Maria’dan sonra yaşadığın cehennem azabının en yakın şahidiyim. Seni sevmediklerini göstermekten, yüzüne vurmaktan çekinmeyen insanların arasında geçirdin yıllarını çaresizce. Hani demiştin ya bir gün: “Dünyada bana hiçbir şey tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.” Ah Raif Efendi, bu cümlen yüreğimi dağladı. Sana sımsıkı sarılmak istedim o an. Ben o duyguyu belki senin kadar şiddetli yaşamadım ama zorla gülmeye çalışmanın ne acı bir tadı var, ben de bilirim az çok. Ah Raif Efendi her cümlenle ben, senin göremediğin yıllarda seni yaşadım, senin ruhunla yan yana yürüdüm, bunu bil. Demiştin ya:” Zaten muhitimden uzak duruşumun, vahşiliğimin bir sebebi de kitaplarda tanıştığım ve benimsediğim insanları muhitimde bulamayışım değil miydi?” İşte ben bu yüzden hâlâ sadece seni yaşıyorum, sana bu kadar yakınım. Ne olur yine ara beni. Satır aralarına hapsetme bundan sonra kendini.

Elif Güler

[button url=”https://www.besincisanat.com/category/elif-guler/” target=”true” text=”Yazarın diğer yazıları için tıklayınız… ” class=”mavi” size=”small”]

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.