Mübalağayı Sevmiyorum, Sırnaşıklığı da! / Mir Murat Demir

ANLATI

Mübalağayı Sevmiyorum, Sırnaşıklığı da! / Mir Murat Demir
345 views

Karakterim üzerine perçinlediğim kişiliğim, doğrularım, duruşum, prensiplerim ve yürüdüğüm yol; kavgasız, abartısız, sırnaşıklık olmayan, etik ve kuralları olan. Doğaldır ki ego ya da kibir değil ama sırt teması ya da kol temasında olup yürüdüklerim de oturup zevkle, keyif alarak sohbet ettiklerimde de temel yapısında aradıklarımdır. Evet, milenyum sonrası internet kullanımı, elektronik posta, sosyal medya arkadaşlıkları da var artık. İyi, güzel de, aradığım ölçüt aynı; insan olup adam olmaya gayret ediyorum, adam olmaya gayret edenleri çevremde ya da bir telefon, bir mesaj uzaklığımda ama yanımda görüp varlıklarından mutlu oluyorum.

Aklınıza neler geldi bilmiyorum ama tahminimi söyleyeyim; yaş, cinsiyet, kariyer, zenginlik, nüfuzlu oluşu, etiketleri oluşu, inançlı oluşu ya da olmayışı gibi, din mezhep tarikat gibi meseleler değerlendirme ölçülerimde yer almıyorlar. İnsan, illaki insan olup insani değerleri özümsemiş olması şart. Adamım demesi şüphe duymama sebep de adam olmaya gayret ediyorum demek sanki bana daha sempatik geliyor!
Yaşın yirmi, otuz, yaşın yetmiş, seksen, erkeksin, kadınsın, uzunsun, kısasın, şişmansın, zayıfsın, önemli mi? Önemli değil ama yiyip içtiğinden giyindiklerine kadar kullandığın tamamlayıcı eşyaların aksesuarlarına kadar uyum ve simetri, estetik düşünülmüş olacak. Olacak da abartı olmayacak, bakkaldan aldığımız iki gazozu içmek için kaldırım taşlarına düşünmeden oturup sohbete başlayacak. Elbette temizlik her şeyiyle belirgin yansıyacak, elbette seviye, zarafet, tavır ve davranış şeklinden konuşmalarına, anlatım ve dinleme şekline kadar etkisiyle bütünleşmiş olacak. Söylemiştim, dobra, harbi gibi kelimeleri itici bulurum ama kırıtma, cıvıtma, sırnaşıklık yok. Bildiklerini konuşan, laf kalabalığı olsun diye söz çevirenleri sevmem, haz etmem. İnsanın dinleyiciliği güzel olsa dahi sırf yalakalık olsun diye aman ortam bozulmasın diye her anlatılana kafa sallayıp onay vermekte, süper, harika diye gaza getirme çabaları da çok ucuz ve yıpratıcı bir seviye kaybı ya da ben ezberlerle yaşayan biriyim, bilgi birikim sahibi değilimin itirafıdır.

Yazmıştım ya, yaşın, cinsiyetin ve ekseri dikkat gören ölçütlere bakmıyorum, bakmıyorum ama kadınsan rujunu dudaklarını kalın göstermek için abartmadan sürmüş ol. Erkeksen ayakkabıların boyalı, kılık kıyafetin de asgari renk uyumlu olsun, marka falan zerre umurumda değil, erkeksin ya bıyıklı ya da bıyıksız olmanda beis yok ama hem bıyıklı hem de dudak üst çizgin görünüyorsa büyük sıkıntı!
Anlat, kendini anlat, aileni, çocuklarını, torunlarını anlat, başarılarını da başarısızlıklarını da anlat, anlat ama bezdirme. İyi, kötü ne, neler yapıyorsan anlat, hastalıklarını da anlat, anlat ama bezdirme. Geçmişte yaşadığın başarı ve zaferleri de, saçma salak yaşamış olduklarını, yenilgi ve kaybedişlerini de anlat, bezdirmeden ve deneyimlerime faydalı olabilecek ders çıkartabileceğim açıklıkla ve doğrulukla anlat, dinledikten sonra ne takdirname vereceğim ne de dedikodunu yapacağım. Anlattıkların on, yirmi otuz yıl öncesi yaşanmışlıklar ise suç arayacak, suçlu arayacak halim yok, ihbar edecek halimde yok.

Kendi başarı ve zaferlerini anlatmaktan bu noktaya odaklanmaktan ziyade doğa ile hayvanlar ile bağların görüşlerin nedir, yaratılış ve geniş açılı düşünce şeklin nedir, anlat, bahset ki kendimi de test edeyim bilgilerime de yenilerini ekleyeyim. Önemli, çok önemli, bilmediğin hiçbir konuda ahkâm kesme hatta emin olmadıkların hakkında hiç konuşma laf kalabalığı olsun diye yapılan konuşmaları sevmem itici gelir, çokça konuları bilmem, bilmemeyi doğal bulurum da, konu ne olursa olsun doğru mu uyarlama mı anlarım. Vizyon ve misyon sadece şirket ve firmalara, markalara dair kavramlar değil, kendi vizyonundan, misyonundan, doğru buldukların ve reddettiklerinden bahsedebilirsin, faydalanmak isterim.

Sohbetimiz devam ediyorsa çok iyi, ilk aşama en zor olan, zarif, naif, seviyeli, bilinç sahibi, değerleri olan birisin ki, fayda edinirim diye düşünce sahibiyim ki konuşuyoruz, iletişimimizi devam ettiriyoruz, sonrası arkadaşlık, dostluk..
Akıllı biriyimdir de kurnaz değilim, değilim ama yine de ilk saatlerde konuştuklarımızla alakalı geriye dönük sorular sorar istikrarlı ve doğru musun diye testler yaparım. Öyle ya laf olsun torba dolsun diye en değerli şeyimi, zamanımı boşa harcayamam, arkadaşım, dostum olacaksan harcamamalısın zamanını, seviyeli ama bir o kadar da samimi bir arkadaşlık beklentin varsa.

Ortağınla alakalı dedikodu yapsaydın, görümcenin acemiliklerini anlatıp kendini yüceltmek çabasına girseydin, oturduğun mahallenin marketini, işletmecisini anlatıp ne kadar üçkâğıtçı olduğundan bahsetseydin, gerçekliğini bilme şansım olmayan mevzularla gereksiz ve boş konuşuyoruz intibaı edinirdim ki, bu sohbet böylesi uzamazdı.

Umuttan bahset, sevmekten, sevilmekten bahset, saygı nedir, seviye nedir, bilinç nedir, mantık nedir, görüş ve bakış açını, fikirlerini söyle, anlat ki bende kendi fikirlerimi kendi bakış açımı, irdeleme sonuçlarımı sana anlatayım. Anlatayım da tamamıyla aynı olabilecekler gibi tamamıyla tezat olanlar olduğunu görüp farklı fikirlerimiz olsa dahi arkadaş, dost olmamıza engel olamayacağını anla, beis olmadığını gör. Sen, ben, bizler, insanlar kendi aralarında iletişim içerisinde olurken, konuşup, sohbetler ederken, bilim dünyası, sanat dünyası ve müdavimleri insan yaşamını daha da güvenilir daha da yaşanabilir, mutlu hale getirmek için laboratuvarlarda sabahlıyorlar, minnet duygumuzla paylaşalım duyup, görüp bildiklerimizi.

Tamam, söz, hafife alma tavrım, tarzım zati yok ama yine de ütopik de olsa hayallerinden, öngörülerinden de bahset, öyle ya umut dünyasında yaşıyoruz nihayetinde, umutlanalım, akıllı, bilinçli, mantıklı beklentilerimizi, hayallerimizi konuşup umutlarımızı artıralım. Beşeri insan halimizle iletişim içerisinde gelecek günlerimizin, yarınlarımızın bugünlerden daha iyi olacağına dair, açlık ve sefaletin olmayacağına dair, sanatsal çalışmaların çokça artacağına dair sohbetimizle gelecek günlerimizin aydınlık, sağlıklı, barış içerisinde ve mutlulukla geçeceğine inanalım.

Mir Murat Demir

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.