ANLATI
“Bi lodos lazım şimdi bana, bi kürek, bi kayık
Zulada birkaç şişe Yakut, yer gök kırmızı…”*
Aslında şarkıdaki gibi yapmak lazım; bir kayıkla Marmara’ya açılıp uzaktan seyretmeli İstanbul’u. Hiçbir şehri uzaktan seyrederken böyle keyif alamaz insan. Eğer aylardan Eylülse ve güneş Adalar’ın ardında yavaş yavaş kayboluyorsa, zuladaki Yakutu geride bıraktığımız her şeyin gelmişine, geçmişine kaldırmanın tam vaktidir…
İstanbul aşktır, İstanbul sevgili. Üstelik sen de aşıksan, yer gök kırmızı…
İstanbul’u sevmek zordur dostum!
İmkansız kadınlar gibidir İstanbul…
Sadece uzaktan seyreder, kıyısında köşesinde dolaşır, bir türlü dokunamazsın ruhuna. Kalabalığını, trafiğini, lodosunu sevmeniz gerek önce. Kalabalığına karışmak, trafiğine alışmak, lodosuna katlanmak gerek!
Sait Faik olmak gerekir mesela onu sevmek için.
Burgazada, Tarlabaşı, Beyoğlu olmak.
Biraz Markiz, biraz Çiçek Pasajı…
“Mahur Beste”nin notalarında “Huzur” arayan bir Tanpınar ve her semtine ayrı ayrı aşık bir Yahya Kemal olmak kolay değildir…
Zordur İstanbul’u sevmek, “Dinmiş lodosların uğultusunda” onu yaşamak… Ve “Tarifsiz kederler içinde,” Bir Garip Orhan Veli olmak.
“İstanbul’u sevmezse gönül aşkı ne anlar”* demiş ya şair, belki de o yüzdendir şimdilerde kimselerin aşık olamaması… İstanbul artık hoyrat ellerde ve canı çok yanıyor…
Ne İstanbul’u seviyoruz, ne de birbirimizi…
Hepimiz gittikçe birbirimize ötekileşiyoruz!
“Bir tatlı huzur”a hepimizin ihtiyacı var…Ben Kalamış’tayım…
Buyrun beklerim efendim, İstanbul’u birlikte sevmek için…
•* Sezen Aksu / Ah, İstanbul
• ** Behçet Kemal Çağlar / Kalamış
Melek Koç
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.