TİYATRO
Tükendik, tükettiler, tüketiyorlar, tükeniyoruz, tüketiyoruz…Erdemi tükettiler, ahlakı tükettiler, dostluğu, arkadaşlığı, merhameti, acıma duygumuzu tükettiler. Kadını, çocuğu, hayvanı, ağacı, sevgiyi ve saygıyı tükettiler. İnsanlığı tükettiler.
Tükendik, tükettikçe bencilleştik, barbarlaştık, robotlaştık, yalnızlaştık… İstanbul Büyükşehir Belediye Şehir Tiyatroları’nın yeni oyunu “Yenilmez”i izlerken bu düşünceler silsilesi içindeydim. Bazen on dakikalık bir süre geçmek bilmez. Yaklaşık iki saat süren bu oyunun ne ara bittiğini anlamadım. Su gibi, şiir gibi aktı oyun. Metni süper, çeviri de öyle. Yönetim harika, temposu, zamanlaması, ışığı, müziği yerli yerinde. Oyuncular oynamadı, yaşattı desek abartmış olmayız. Özetle, son zamanlarda izlediğim oyunların zirvesini yaşadım.
Bu bir oyun eleştiri yazısı değil. Oyuna ve seyirciye bir katkı sunma çabası. Bir izleyici olarak bende bıraktığı hazzı, duyguları anlatma gereksinimi, hatta zorunluluğu. Bu oyunu herkesin izlemesi ve izlettirmesi gerektiğini düşünüyorum.
“Yenilmez” Oyun Künyesi
Yazan: Torben Betts/ Çeviren: Nazlı Gözde Yolcu/ Yöneten: Nihat Alpteki/ Dramaturg: Ergün Özdemir/ Müzik: Barış Manisa/ Dekor Tasarım: Cihan Aşar/ Kostüm Tasarım: Almila Altınsoy/ Işık Tasarım: Mustafa Türkoğlu/ Yardımcı Yönetmen: Hazal Uprak/ Yönetmen Yardımcıları: Fırat Aksüt, Pınar Pamuk, Selen Nur Sarıyar/ Suflör: Zeynep Köylü/ Kostüm Uygulama: Sibel Usanmaz/ Işık Uygulama: Mehmet Kundura, Fatih Odaklı, Mustafa Yılmaz/ Ses- Efekt Uygulama: Umut Yüzbaşıoğlu, Aşkın Nur Özelçi/ Sahne Terzileri: Adem Gezmek, Nuray Çelen/ Sahne Kuaförü: İbrahim Aydemir/ Sahne Teknisyenleri: Sefa Demir, Furkan Kurt, Sercan Kaya, Ali Can Şenol, Barış Manas, Ferit Koyuncu, Erdem Vişne/ Aksesuar Sorumluları: Serkan Dağdelen, Özgür Öztürk, Samet Küçükyılmaz, Nuri Tekniker, Doğukan Ulutürk/ Fotoğraflar: Sadi Ayan, Selvi Özarpak/ Broşür Uygulama: Aleyna Yaşar.
Oyuncular
Emily: Nurdan Kalınağa/ Oliver: Gökçer Genç/ Dawn: Gizem Akkuş/ Alan: Tankut Yıldız.
Oyun Hakkında
Oyun, iki farklı altyapıya sahip aile aracılığıyla kültürel, sosyal ve ekonomik sınıf farklılıklarını ve de ilişkilerini irdeliyor. Aslında birbirimizden pek de farklı olmadığımızı gösteriyor. Özünde, kapitalizmin ve emperyalizmin dünyayı ve insanlığı nasıl tükettiğini anlatıyor.
Yönetmen Nihat Alpteki, oyun broşüründeki yazısında; “1980’lerin başından itibaren bütün dünyayı etkisi altına alan neoliberalizm, yeni bir yaşam kültürü oluşturdu. ‘Ne kadar tüketirsen, o kadar varsın düşüncesi egemen oldu” diyor. Ben bunu, “ Ne kadar çok tüketirsen, o kadar çok tükenirsin” olarak algılıyorum. Ancak yine de umudunu diri tutuyor. Nihat Alpteki, “Umudumuz, güncel politik ezberlerden ve imajlardan arınmış, sınıfsız, eşitlikçi, sürdürülebilir bir dünya için, barışın temel değer olduğu bir dünya düzeninin bir an önce gerçekleşmesi…” diyerek temennisini dile getiriyor.
Yine oyunun broşüründe Dramaturg Ergün Özdemir şöyle diyor; “Neşe içinde yaşayabilme umudumuz çalındı.” Ve soruyor; “Bu durumun oyunumuz açısından önemi ne?” Sorduğu soruyu şöyle yanıtlıyor, “Hemen hemen her coğrafyada oy vererek yetkili kıldığımız ve güvendiğimiz kanaat önderleri, siyasi figürler, aldıkları kararlarla yüz binlerce insanın ölmesine, mülteci durumuna düşmesine, işinden gücünden edilmesine, yoksullaşmasına, acı çekmesine, mutsuz olmalarına neden oldu, oluyor, olmaktadır. Tarihin hiçbir döneminde, sıradan insan hakikate ulaşmakta bu kadar çaresiz ve yanıltılmak, kandırılmak, manipüle edilmek konusunda, bu kadar savunmasız olmamıştı.”
Sonuç olarak, günümüze ışık tutan, izlerken kendimizle ve var oluşumuzla hesaplaştıran bu oyun herkes tarafından izlenmeli, izlettirilmeli. Belki biraz olsun titreyip kendimize gelebilme olasılığı için bu şart. Emeği geçen her bireye sevgi ve saygılarımla, ayakta ve ellerim patlayıncaya kadar alkışlıyorum.
Yaşasın Hayat, Yaşasın Tiyatro!…
22 Kasım 2024-Üsküdar
Mehmet Çeto Tekkanat
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.