Kayıp Sesler / Erinç Büyükaşık

ÖYKÜ

Kayıp Sesler / Erinç Büyükaşık
Yayınlanma: Güncelleme: 122 views

Batı kanadının taş koridoruna sessizce adım atıyor Duru. Ayaklarının altındaki parke, çatlaklarından ince bir çıtırtı yayıyor. Nemli hava ciğerine dolarken, duvarlardan birinin derinlerinden belli belirsiz bir uğultu yükseliyor — duyulmaktan çok hissediliyor. Sanki taş, içine gömülen bir nefesi hâlâ saklıyor. Solundaki odanın kapısı aralık. İçeriden gelen soğukluk tenine dokunuyor. Duru duraksıyor. Pencere önündeki pervazdan bir taş parçası düşüyor. İçeri gün ışığı sızmıyor; perde eskimiş, kenarı yanık. Her şey zamanla örtülmüş. Ama bir şey var burada — görünmeyen ama yankılanan bir şey. Duru, parmak uçlarını duvara yaslıyor. Taş sessiz değil. Altında kıpırdayan bir şey var.

Restorasyonun yirmi ikinci günü. Otelin yapım yılı 1936. Bir zamanlar tiyatrocuları, sürgün yazarları, eski diplomatları ağırladığı söyleniyor. Şimdi terk edilmiş. Duvarları yosun sarmış, döşemeleri çürümüş, perdeleri kararmış. Ama bazı odalar, bazı taşlar hâlâ ses tutuyor.

Zamanın soluk aldığı bu taşların içinde, bir sabah, ikinci kattaki odalardan birinde yüzeyden hafifçe kabarmış bir sıva fark ediyor. Elini uzatıyor, kazıyor. Kazıdıkça paslı bir metal parçası açığa çıkıyor: bir kasetçalar. Etiketi yok. Üzerine kazınmış üç harf: K.26.N.

Kaseti oynatıyor. Önce sessizlik. Sonra, boğuk bir cızırtının ardından bir kadın sesi:
“Bu kayıt bulunduğunda… ben çoktan susmuş olacağım.”

Duru’nun elleri donuyor. Sanki sesi değil, kadının suskunluğunu işitiyor.

Bu ilk kayıt, yalnızca bir buluntu değil; başka seslerin, bastırılmış yankıların habercisi gibi. Ertesi gün, aynı odanın pencere kenarındaki boşluğunda ikinci bir kaset buluyor. Neredeyse kömüre dönüşmüş; bant yanmış, plastik kabuğu çatlamış. Ama kaset oynatıldığında, içindeki ses hâlâ hayatta:
“Duvarlar duyduğum her şeyi tuttu. Herkes sustu. Ben konuştum. Ama kaydeden bendim.”

Kadının sesi titrek ama net. Sanki yalnızca o değil, sesi de hayatta kalmış. Duru, bu kadının bir tanık değil, bir arşivci olduğunu hissediyor.

İçindeki huzursuzluk, giderek bir araştırmaya dönüşüyor. Duru belediye arşivine iniyor. Tavanı sarkmış, rafları paslı odalarda tozlu klasörleri karıştırırken, 1981 tarihli belgelerde otelin “güvenlik gerekçesiyle” kapatıldığına dair bir not buluyor. Ancak gerekçe belirtilmemiş. Resmi cümlelerin arasındaki suskunluk dikkat çekiyor. Mimari planların kenarında kurşun kalemle alınmış silik bir not: “Ses yalıtımı yapılan oda – Batı kanadı, ikinci kat.” İçine yerleşen sezgi artık açık bir şüpheye dönüşüyor: Bu bina, yalnızca terk edilmemiş; susturulmuş.

Arşivde bir klasör: 26-B / 1983. Kapağında kırmızı damgayla “Erişimi Kısıtlı” yazıyor. Sayfaları çevirdikçe karalanmış isimlerle, yırtılmış tutanaklarla, yarım kalmış kayıtlarla dolu bir dosya açılıyor önüne. Bir formun altında kısa bir not: “Ses kaydı eklidir.” Ama ekte hiçbir şey yok. Kutunun dibine sıkışmış, üzeri çizilmiş, etiketsiz bir kaset dışında.

Duru, kaseti eski bir teybe takıyor. Cızırtılar arasında bir nefes duyuluyor. Ardından bir fısıltı:
“Ben konuşmayı unutmadım. Beni susturanlar unuttu sadece.”

Zamanla bu kayıtlar Duru’nun günlerine yayılıyor. Geceleri daha geç uyuyor, gün ışığında duvarlara daha dikkatli bakıyor. Ve bir başka gece, teypten gelen mırıldanmayla irkiliyor. Sözler yarım, melodisi eksik bir şarkı başlıyor. Kadın mırıldanıyor:
“Bir şarkım vardı. Söylerken parmaklarımdan kan gelirdi bazen.”

Ardından sessizlik. Sonra fısıltıyla tamamlanıyor:
“Şarkı bitmedi. Sadece duyacak kulak kalmadı.”

Duru, bu sesin sahibini ararken, 1984 yılına ait bir gazete kupürüne ulaşıyor. Yayınlanmamış bir röportajdan söz ediliyor. Nilgün K. adında bir tanığın ifadesi, ancak yayımlanamamış. Röportajı yapan kişi: gazeteci Nurten Sarıaslan. Yazıyı kaleme almış, ama tehdit edilmiş. Mesleğini bırakmış.

Bir telefon görüşmesi. Gergin, kısa. Ardından bir buluşma. Şehir dışında, eski bir sinema salonunda oturuyorlar. Perde yırtık, koltuklar çökük. Loş ışık, duvarlarda dans ediyor. Nurten pencereye dönük oturuyor, konuşmadan önce uzun süre sessiz kalıyor. Sonunda sadece şunu söylüyor:
“Ben kaydettim. Ama sustum. Bu kaseti yıllarca sakladım.”

Sonra elindeki yıpranmış kaseti uzatıyor. Etiketi: K-26 / Gölge Röportaj.
“Artık bu ses sana ait.”

Duru, gece boyunca dinliyor kaseti. Nilgün’ün sesiyle başlıyor. Ardından başka kadınların fısıltıları beliriyor. Hepsi karanlığa doğmuş, hepsi susmuş ama kaydetmiş:
“Adımı sorma. Zaten silindi.”
“Beni annem burada doğurdu. Gölgeye doğmuşum.”
“Nefesi ağırlaştı, adım sesleri yaklaştı. Yatağın gıcırtısı… Sonra o el, boğazımı sıktı. Sesim kesilmeden önce… bir düğmeye bastım.”
“Bu kayıt, unutulmasın diye değil. Biri konuştuğunda, öteki duysun diye.”

Her yeni kayıtla, Duru’nun içinde başka bir yankı uyanıyor. Ama yalnızlık hissi azalmıyor. Bir gece yarısı, bilinmeyen bir numaradan gelen mesaj:
“Seni izliyorlardı. Duvarın diğer tarafından.”

Ve ardından: 17 – 26 – 03. Kod mu, tarih mi, yoksa uyarı mı?
Ertesi sabah, kapısının önünde bir not buluyor:
“Duvarları açma. Ses içeride kalmalıydı.”
Duvar çoktan açılmıştır.
Ve ses… artık onun içindedir.

Bir gece, teypten gelen ses onu ürpertiyor. Bu kez tanıdık bir tını: kendi sesi gibi. Ama değil. Bir yabancının yankısı onun sesine karışıyor:
“Kapının ardında hâlâ biri var. Duymak istiyorsa…”
Sonra bir cümle daha:
“Bu kez ben kaydedildim.”
Kaset susuyor. Teyp dönmeyi bırakıyor. Oda sessizliğe gömülüyor.
Pencere aralık. Gece, içeriye soğuk bir nefes gibi süzülüyor.
Kapı zili çalıyor. Duru, kaseti hâlâ elinde tutuyor.
Ayağa kalkıyor. Kapıya doğru ilerliyor.
İçinden geçen cümle artık bir yankı değil, bir karar gibi:
“Ses, gömülemez.”
Kapının koluna uzandığında, duvardan yükselen son bir kayıt duyuluyor:
“Bu ses geri döndü. Ama bu kez… onun sesi değil.”

Erinç Büyükaşık

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.