Kayboluş / Ece Nur Sönmez

ANLATI

Kayboluş / Ece Nur Sönmez
Yayınlanma: Güncelleme: 112 views

Merhaba, sizlerle bugün ‘aşk’ kavramı üzerinde duracağız. ‘Ey aşk, sen nelere kâdirsin.’ Aşkın bir sürü tanımı vardır, sizce nedir? Bence bir sürü tanımı var. Benim gözümden aşkı göreceksiniz, içinize işleyecek, iliğinizden tutun hücrelerinize kadar aşkı hissedeceksiniz.

Nereden başlasam, bilemedim. Her neyse bir yerlerden başlayalım. Aşk mutluluktur, tutkudur, huzurdur, delirmektir, ölümdür, hüzündür, hayatın ta kendisidir. Bilimsel olarak da ‘aşk’ kavramı üzerinde duracağız.  Mutluluk kısmıyla başlamak istiyorum, izninizi alarak. Âşık olduğunuz kişiyi düşünmek, onu hayal etmek, onu istemek… Sevmek, âşık olmak, sevdiğinizin yanınızda olması, kalbinizin onun için atması, heyecandan ellerinizin titremesi…

Ben de âşık oldum, olmadım desem yalan söylemiş olurum. Hem de ne âşık olmak. Onun varlığı demek benim varlığım demekti. Onu görmek, sesini duymak ne mutlu ederdi beni. Heyecandan ölüyordum. Her geçen gün daha çok bağlanıyordum ona. Onu düşünmediğim bir an bile yoktu. Onunla yatıp onunla kalkıyordum. Onu her gün görmek yetmiyordu bana. Daha fazla görmek istiyordum. Her dakika, her saniye, her salise. Kokusunu içime çekmek için kırk takla atıyordum, adımı onun ağzından duymak için kırk takladan daha fazlasını. Kalbim ağzımda değil sanki hücrelerimin her yerinden atıyordu. Atışın sesinden, kendi sesimi duymazdım o derece.

Çok seviyordum. Çok âşıktım, deli divaneydim ona. Geçen zaman içinde ona olan aşkım gittikçe artıyordu. Hayatım sadece ondan ibaretti. Ne derslerim ne ailem ne de arkadaşlarım. Sadece sevdiğim, delicesine, ölesiye sevdiğim adam. Başka hiç kimse önemli değildi. Önemli olan sadece oydu. O, sevdiğim adam. Gözlerinin içine bakarken öyle mutlu oluyordum ki içim dışıma taşıyordu. Mutluluk buydu. Onu sevmek, düşünmek, gözlerinin içine bakabilmek, adını söylerken heyecanlanmak, adımı onun ağzından duyabilmekti mutluluk benim gözümde. Sadece bunlar da değil. Onu sevmek, sadece o mutluluk kaynağımdı.

Onun bana bakması, benimle sohbet etmesi hatta onunla aynı gökyüzünü paylaşmak, onunla nefes almak, gözlerimin gözlerine değmesi…  Bu durumlar beni öylesine mutlu ediyordu ki anlatamam. Mutluluktan çıldırıyor, aklımı yitiriyordum. O zamanlar çok farklı biriydim. Beni farklılaştıran sevdiğim adamdı. O âşık olduğum, deli divane olduğum, derbeder olduğum adamdı, sevdiğim. Ondan başkasını gözüm görmüyordu. Her şey ondan ibaretti. Hayatım onun etrafında dönüyordu. Benliğimi yitirmiştim. Ben ona bu denli, ölesiye âşıkken sevdiğim adam yüzüme bakmıyordu. Selam vermiyordu, ilgisiz davranıyordu. Soğuk, donuk, mesafeli, siyahın elli tonuna sahip bir adama âşık olmuştum, çünkü. Ben ise öyle değildim hele de ona karşı. Tüm duvarlarımı yıkmıştım. Kendime bile yabancılaşırken ona soğuk davranamıyordum. Yapamıyordum, en büyük aşkım aynı zamanda en büyük korkuma, takıntıma dönüşüyordu. Bunun farkındaydım. Bile bile kendimi mahvediyordum. En korkuncu da olmayacağını bile bile ona deliler gibi âşık olmak ve onu sevmekti.

Kendimi alamıyordum ki onu sevmekten. Kalbimden söküp atacağım, diyordum hep kendi kendime. Biliyordum yapamayacağımı. Olmuyordu. Onu unutmaya çalışmak çok zordu, imkansızdı belki de. Her gün onu görüyordum, hep görüyordum. Görmenin de bir yolunu arıyordum. Hep onu arıyordu gözlerim. Görmeden duramıyordum. Ona âşıktım. Tek bildiğim ona olan aşkımdı. Sadece o ve ona hissettiğim yoğun duygular vardı hayatımda.

Ece Nur Sönmez

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.