ÖYKÜ
Tıkırtı sesiyle
uyanıyorum.
Üşümeyeyim diye
sobayı yakmaya çalışıyor
sabah sabah…
Mavi plastik terlikleri
yerle temas ederken
çıkardığı sürtünme sesleri
ağzında bilindik bir türkünün
yinelenen nakaratı.
Bana
Kahvaltıya ne hazırlayayım” diye soruyor.
Beklediği yanıtı vermiyorum.
“Başka işin yok mu” diyorum gülüyor.
Sobayı iyice tutuşturma çabası içinde.
“Tv açayım mı” diyor.
“Rahat yok bu sabah
rüyanda kimi gördün niye erken kalktın?”
Sorularını duymamazlıktan geliyor.
Aygazda demlediği çayı sobanın üstüne taşıyor.
İnce kaynama sesi, tv sesi, şarkı mırıltısı birbirine karışmakta.
Ekmekler ısıtılmakta.
Kızaran ekmek kokusu sıcakla birlikte odanınn her yerinde…
Kalk elini yüzünü yıka ” diyor anne edasıyla.
İstemsizce kalkıyorum.
Dönüp geldiğimde sehpa üzerine kahvaltı hazırlanmış.
Çaylar doldurulmuş
Çatal koymayı unutmuş, bir çırpıda alıp geliyorum mutfaktan.
Gözü üzerimde.
“Gerçi senin yüzünü melekler yıkıyordu değil mi , boşa zahmet ettin” diye mavrasını geçiyor
“şundan da al , bunun tadına da bak” yönlendirmeleri sabaha damgasını vuruyordu.
O gitti kahvaltılar tatsız yapılmasa da oluyor şimdilerde…
Cemil Yüksek
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.