ANLATI
Ne zaman Öztürk Polat’ı anlatmak istesem, yüreğime bir hüzün düşüyor, vazgeçiyorum yazmaktan. Onu gereğince anlatabilmek öyle zor ki… Sözcükler kâğıda düşünce kaybeder ağırlığını, hafifler çünkü. Yabancılaşır yürekten geçenlere, nabzını da duyuramaz belki. Olsun. Sözcükler ölü doğsa da inatla anlatacağım bu defa…
Dar sokağa bakan çay bahçesinin bir masasında oturduğumuz bazı hafta sonları, kitaplardan konuşurduk daha çok. Ülkenin, dünyanın hallerinden söz ederdik. Sürüp giden böylesi hafta sonları, son çayları kardeşliğe, dostluğa, iyiliğe yudumlar, hep o türküyle noktalardık:
“Mezarımı derin de kazın dar olsun
Yâr yâr, dar olsun
Ben ölürsem sevdiceğim sağ olsun
Yâr yâr, sağ olsun”
Bu türküyü ilk Ruhi Su’dan dinlemiştim. Opera disipliniyle biçimlenmiş tok sesinin iniş çıkışları, mest etmişti beni… Öztürk’ün saça saça söyleyişi de rahatlatıcı ve hakiki gelirdi kulağıma…
Yoğun çalışırdı Öztürk. Muhasebe, hesap kitap…
“Beynim yoruluyor abla,” derdi… Bazı hafta sonları, yolu bizim tarafa düşerdi. Arardı.
“Abla, bir çay içeriz değil mi?”
Çay bahçesinin önünde, çizgili pijamasının üstüne entari giyinmiş ak saçlı, yaşlı bir adam gezinirdi. Öztürk, cebinden çıkardığı paraları ihtiyarın açık avucuna bırakır, sonra bana dönüp hafifçe gülümserdi…
Hesaplarını tuttuğu bir ajandası vardı. Yaprakları rüzgârdan açılan sayfaya, bir an gözüm takıldı. Kalle, … lira, Erzincanlı Cöhmer … lira.
Ömrümde duymadığım bu sözler, güldürürdü beni:
“Öztürk, Kalle nedir?”
“Kasa,” diye cevap verirdi.
“Peki Cöhmer?”
“Erzincan’dan birinin ismi…”
Böylece, iki sözcük daha girmişti hayatıma.
…
Yine bir hafta sonuydu. Bir tepsi keteyle geldi Öztürk.
“Çok sevdiğini biliyorum abla. Çok lezzetli, lakin taş gibi. Çaya batırılıp yumuşatılmasa, diş kırar. Nerede analarımızın yaptığı keteler,” diye güldürmüştü beni…
…
Öztürk, hayatın her alanında, herkesin her şeyine koşan, sevinci acıyı paylaşan, yüzünden gülümsemesi hiçbir zaman eksik olmayan güzel bir insandı.
Kitaplara çok meraklıydı Öztürk. Çok okur, az yazardı. “Sürgün” adında bir de öykü kitabı var. Kim bilir kaç kez okudum o kitabı? Bu akşam, bir kez daha okuyacağım. Öztürk’ü hatırlayarak ve o türküyü de dinleyeceğim.
“Mezarımı derin de kazın
Dar olsun
Ben ölürsem sevdiceğim sağ olsun”
İlk isteğin gerçekleşmiş midir? Bunu bilmem mümkün değil. Umarım ikinci isteğin, sevdiklerin sağdır, sağlıklıdır. Hepsi senin gibi insan seven, düşünceye saygı gösteren mücadeleci, özgürlükçüdür aynı zamanda…
Ruhun şad olsun sevgili Öztürk…
Gülten Doğruyol İncesu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.