Gerçek bir yaşam öyküsü: “DORA’YI SEVMEK”

Sadece on günlüğüne ayrılacaktık. Sarılmadım. Sevmedim. Nasıl olsa, göz açıp kapayana kadar geçecekti zaman. Akşama eve gelecekmişim gibi ayrılmak istedim. O’nu terk ettiğimi zannetmesin istedim. O yine de hissetti galiba…

Gerçek bir yaşam öyküsü: “DORA’YI SEVMEK”
291 views

Sadece on günlüğüne ayrılacaktık. Sarılmadım. Sevmedim. Nasıl olsa, göz açıp kapayana kadar geçecekti zaman. Akşama eve gelecekmişim gibi ayrılmak istedim. O’nu terk ettiğimi zannetmesin istedim. O yine de hissetti galiba. Biraz heyecanlandı sanki. Ve bir öğle vakti ayrıldık. Sarılmadım. Sevmedim. Nasıl olsa, göz açıp kapayana kadar geçecekti zaman.

O, iyi ve kötü günlerimizin can yoldaşıydı. Küçücük bir ilgi, nasıl sevgi ve sadakat olarak fazlasıyla geri döner? “Köpek gibi sevmek” ne demektir? Hepsini ve daha fazlasını ondan öğrendik. Elimizde, sevgimizle büyüttük. 2005 yılında, Hayvan Hakları Şenliği’nde köpek güzeli seçildi. Onun yanında küçük çocuk sevmek kolay değildi. Büyük olduğu için ancak başını koyabildiği bir yastığı vardı. Eve gelen misafirlerin çocukları o yastığı elleyecek olsa çok kızardı. Ev halkını hep o karşılardı. Araç ile uzun yolculukları sevmezdi. Bir defasında, bir saat yol gittikten sonra geri döndük. İki kez, yaz tatilinde, onu köpek bakımevine bırakmak zorunda kaldık. Aldığımızda, bize küsmüş olurdu. Kendimizi affettirmek için sevdiği yiyeceklerden verir, oyunlar yapardık.

2007 yılı Temmuz ayında, bir kez daha O’nu bakım evine bırakmak zorunda kaldık. Sonra tatil için yola çıktık. Gittiğimiz her yerde O’nu konuştuk. “Şimdi yanımızda olsaydı şöyle yapardı, böyle yapardı” diye birbirimize anlatıp gülüştük. Ona benzettiklerimiz olurdu. Yine oldu. Yanına gidip sevdik. Bu arada, aklımda, yavaş yavaş ak kağıtlara dökülen bir yolculuk şiirim vardı. Sonra tatil bitti. Şehrimize döndük. Eve uğramadan ilk iş olarak, büyük bir heyecanla O’nu almaya gittik. Ancak, o da ne? Kir içerisindeydi. Burnu ve ağız kenarları kurumuş, göz kenarlarında koyu renkli akıntı vardı. Bizi şok edense, sanki bizi tanımamıştı. Bakıcı, “stres” dedi. İnanmak istedik. Durumun ciddiyetini eve gelince kavradık. Hemen tedavisi için ne gerekiyorsa yaptık. Sabaha kadar başında bekledik. Çok az umut vardı… Bütün uğraşılara rağmen, ertesi gün 20 Temmuz 2007 tarihinde kaybettik. Şiirimi (Uzun Yollar Yolsusu) o gün tamamladım.

Tedavisi ile ilgilenen klinik, isteğimiz doğrultusunda, otopsisini yaptırdı. Otopsi sonucunu alınca, “Veteriner Hekimleri Odası” ile “Tarım İl Müdürlüğü”ne şikayette bulunduk. Aldığımız cevaplar ışığında, yasal yola başvurduk. Mahkeme, yaklaşık 2 yıl sürdü ve 13 Ekim 2009 tarihinde “Her iki davanın da reddine” şeklinde (sorumlu kişi de dava açmıştı) bir karar verdi. Böylece, Hayvan hakları konusunda, ülke olarak istenen noktadan çok uzakta olduğumuz gerçeğini gördük. Ve hukuk mücadelemiz son buldu. Ancak, bir şey öğrendik. Sevgi ertelenmeye gelmez. Sevgiyi ertelememeli. İnsan, içinden geliyorsa sevgisini belli etmeli. Bu bir köpek bile olsa… 5 yıllık dostluğumuzun bize yaşattığı manevi haz için O’na ne kadar teşekkür etsek azdır. Rahat uyu Dora. Aradan 3 yıl geçti ama seni hiç unutmadık…

Ahmet Zeki Yeşil

 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.