ANLATI
İki binli yılların başıydı, çalışıyordum o zamanlar, Çayırova’daydım.
Öğretmenlik zor meslek (herkes öyle der, öznesi olan, öğrencilere öğrenmeyi öğretmek çabası içinde olanlar için gerçekten zordur)
Hafta sonları ve hafta içi öğretmenlerin sendikal formda örgütlenmesinin koşuşturmacası içinde devinim sürerken arada aracı olan arkadaşlarla gölgelik ağaçlık yerlerde oturmak birkaç yudum bir şeyler tüketmek iyi geliyordu.
Arkadaşım Sadık; “Şekerpınar’da türkülü bir yer açılmış isterseniz oraya gidelim” önerisinde bulundu.
Epeydir canlı müzik dinlememiş bizler için öneri oldukça cazipti.
Ali Usta, Sadık öğretmen, ben doğru Şekerpınar’a.
İkindi yuvarlanmış akşam serinliği çökmüştü.
Aylardan hazirandı.Araç park edildi. Kapıda genç biri karşıladı bizi.
İçeriye buyur etti.
Arkadaşlar içeriye girdiler. Bahçe ortasında iki katlı bir ev, giriş katı genişçe bir salon, sanırım o zamanlar “atıl kalmasın” diye kiralamış , (şimdilerde ise kokoreç üretimi yapılmakta) başkaları çalıştırıyor müzikli yer, önü yan tarafları bahçe. Bahçenin sınırlarına yakın yerlerde can erikleri olgunlaşmışlar.
Bahçede sulama yapan biri var. Beni görüyor selamlaşıyoruz. Adının Beşir olduğunu söylüyor, bu arada geldiğimizi görmüş olmalı ki cebinden çıkardığı poşete dikkatle erikleri topluyor, bana uzatıyor.
Konuşuyoruz….
O da anlatıyor kendini…
………
Derken arkadaşların içeri girdiği geliyor aklıma. “Müsade” istiyor memnuniyetimi dile getiriyorum.
İçerde türkülere eşlik ediliyor, poşetteki erikler meze oluyordu.
Vakit ilerleyince eve gitme zamanının geldiğini söylüyoruz, yola çıkacağız ya “bir iyi günler dileseydim yeni tanıştığım arkadaşa” diye içimden geçiriyorum.
Yoktu………
Eve çıkmıştı sanırım..
Yaşamsal debdebe , sorunların çokluğu nedeniyle bir daha oraya gitme fırsatım olmadı.
İçtenliği samimiyeti, konukseverliği hep aklımdaydı…
Yıllar sonra biraraya geldik.
O bana; ana, baba, kardeş, dost oldu, ben de ona bu özelliklerin yanı sıra yoldaş…
Beşir kim mi?
…………
“Dünyayı sığdırırdı avuçlarına/oysa elleri bildiğimiz kadardı/ bazen şaşırırdım/ nasıl beceriyorsun diye takıldığım çok olmuştu/
gönlün genişse , her şey sığar demişti/ insanca bilgeceydi…
Mehmet Beşir Taşkın’dı…
Hatırlayabildiniz mi?
Ve ne yazık ki aramızda fiziken yok!
Anılarına saygıyla…
Cemil Yüksek
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.