Aynı Gemideyiz / Mert Happy

ÖYKÜ

Aynı Gemideyiz / Mert Happy
Yayınlanma: Güncelleme: 144 views

Gemi su alıyordu çünkü tahtaları kemiren fare geminin imalatında çalışmıştı.

Geminin imalatını yapan usta kendisinden başka kimsenin böylesi büyük çapta bir gemiyi yapamayacağını söylemiş ve geminin yapımında kendisinden başka usta çalışsın istememişti.

Halkın ve bakanların kanısıda bu yöndeydi. Gemileri uzun yıllar dayanmasada dışarıdan bakıldığında ihtişamlı ve göşterişli duruyorlardı. Balıkçıların ve kaşiflerin ihtişam düşkünlüğü onun namının büyümesine ön ayak olmuştu. Ünlü kaşiflerin hatta üst sınıfın bile dikkatini bu şekilde çekmişti fakat bunu sadece ustalığı ile yapmamıştı çünkü tanınmış balıkçıların hepsi ile akrabalık bağı mevcuttu bu yüzden onun yaptığı bir gemi battığında asla suçlu imalatçı olmuyor imalat konusuna asla değinilmiyor, kaptan veya mürettebat her zaman esas suçlu olarak kabul görülüyordu. Hiçbir şeyi doğru yapmasa bile her zaman yaptığı gemiler sitayişlere mazhardı.

Bu kez yaptığı gemi ülkenin en iyi kaptanı içindi. Kaptan büyük bir keşfe çıkacaktı keşif haberi ülkede hatta komşu ülkelerde bile büyük heyecan yaratmış, üzerine tartışmalar almış başını gitmişti. Böylesi bir keşifte kullanılacak geminin yapımı için akla ilk o gelmiş bizzat kaptan tarafından bu görev ona verilmişti. Geminin yapımı esnasındaki malzeme ve işçilik parası devletin kasasından çıkacaktı ve devlet para konusunda pek bir bonkördü bu keşifte. Kaptan imalatı yapan ustanın öz babasıydı devletin maliye hesabı elinde bulunan bakan ise amcası, keşfi ortaya atan dayısı, halka bunu duyuran gazetenin sahibi ise küçük dayısıydı ve gazetede büyük puntolarla aynen şöyle başlık atılmıştı ‘’AYNI GEMİDEYİZ’’ devamında bu keşfin zorluğunu, ülke imajlarına ve halkına yapacağı katkıları uzun uzun süslü cümlelerle anlatılıyordu.

Keşif haberi halkta büyük bir heyecan yarattı. Özellikle diğer ülkelerin asla böylesi bir keşfi yapacak güçte olmadığı halkın ağzında dolanıyordu öyleki bu keşif bittiğinde halktan tek bir kişi bile topraksız kalmayacaktı ve keşfedilen toprakların zenginliklerinden bütün halkın yararlanacağı konuşuluyordu. Halk bunları kimden duymuştu kim söylemişti bilen yok, halk için kimin ne söylediğininde aslında önemi yoktur önemli olan konuşulacak bir şeylerin olmasıdır helede bu konuşulanlar ne kadar önemsizse o denli büyük tartışmalar yaratarak kocaman bir yalan ve dedikodu dağı yaratır. Lafla peynir gemisini halk yürütür hale gelir.

Böylesi büyük bir keşfin doğurdu siyasi ve mali sorunlarda yok değildi geminin yapımı için yönetim ekstra bir vergi getirmiş askerlik süresini komşu ülkelerden gelecek tehditlere karşı hazırlıklı olmak için uzatmıştı. Halktan bir kesim bu vergi ve askerliğin uzatılması konusuna ses çıkarmış böylesi bir keşfin asla olamayacağını ileri sürüp bunun ütopik olacağı dillendirilmişti. Bunlar kimseler başka ülkeler tarafından gönderilen ajanlar olarak halka lanse edilip bir kaçının kellesi giyotinle alınınca bu sesler bir anda kesildi. Halk birkaç gün homurdansada sonunda ülkenin uzan vadede refahı ve güvenliği için bu iki duruma direngenlik gösterilmedi.

Geminin altına kullanılması gereken malzemelerden tasarruf edilmiş buradan gelen para güverteye kullanılmıştı. Alt kısmı suda kalacak nasıl olsa görünmeyecekti ama güverte öyle mi? Bütün çıplaklığıyla gözler önünde olacaktı. Bu yüzden güverteye önem verilip ihtişamlı parlak bir güverte inşa edildi. Öyleki gemiyi gören başka ülke kaşifleri dahi böylesi bir gemiyle keşfe çıkmak istiyordu. Birkaçı kaptana ikinci kaptanlık için mektup dahi yazmıştı. Yazılan bu mektuplar en kısa zamanda gazetede vurur verici haber olarak paylaşıldı. ‘’BÜTÜN DÜNYA GEMİMİZDE’’ başlığı gelen her mektupla birlikte atılıyor, mektup ifşa edilerek halka geminin ve keşfin büyüklüğü tekrar tekrar hatırlatılıyordu. Kaptan ikinci kaptanlarını henüz keşif fikri ortaya çıkmadan önce belirlemişti. Kendisine eşlik edecek kişi onun sadece yardımcısı değil aynı zamanda sırdaşı olmalıydı bu yüzden kimseye kolay kolay güvenemezdi. Yardımcı kaptanlar kimler mi oldu? Tabi ki yeğenleri.

Açık denizde bir süre sonra altı ince gemi su almaya baÅŸladı. Kaptan ve kaptan yardımcıları bunun olacağını biliyordu çünkü oÄŸlu kalitesiz malzeme kulladığını ve alt kısmın pekte saÄŸlıklı olmadığını söylemiÅŸti. Babası oÄŸluna arta kalan parayı saklamasını çünkü keÅŸfin kısa süreceÄŸini söyleyip açılmıştı. Ä°lk baÅŸlarda delik yeni olduÄŸu için hiç kimse farkına bile varmadı. Kaptan arada aÅŸağı iniyor deliÄŸi macunla kaplatıyor sorun geçti diyordu. Sonra yukarı çıkıp “Ne kadar ihtiÅŸamlı bir gemiye sahip olduklarını diÄŸer gemilerin güvertelerini örnek göstererek” dile getiriyordu. SöylemediÄŸi ÅŸey diÄŸer gemilerin hiç su almadığı idi. Kaptan, oÄŸlu ve yeÄŸenleri olacakları önceden bildikleri hatta planladıkları için tıpkı satranç oynar gibi hamlelerle ilerlemenin doÄŸru olacağına kanaat getirmiÅŸlerdi. Geminin su alıp batacağı kesindi aslında birazda buna göre imalat yapılmıştı bu yüzden gemi sınıflara ayrılacak ÅŸekilde inÅŸaa edildi ve her sınıf için gemiye bir kat bölüm yapıldı bu bölümlere eriÅŸim sınırlıydı.

Gemi üç katlı inşaa edildi fakat ikinci kat üç bölüme ayrıldı. En alt katta sadece köleler vardı ve bu kölelerin hepsi siyahiydi ve özellikle siyahi köleler seçilmişti bunları zamanı gelince anlatacağım. Geminin en alt katına tek bir erişim vardı ve erişim için anahtar sadece kaptanda bulunuyordu kapı solda ve aşağıda olmak üzere iki kilitten oluşan bir kilit sistemiyle yapılmış bu kilitler kaptana verilmişti fakat iki anahtarla değil üç anahtarla açılıyordu. Kaptan önce soldaki anahtarı çevirip daha sonra aşağı taraftaki kilidi açmak için anahtarı deliğe sokuyordu fakat bu şekilde asla bu kilidi açamazdı üçüncü bir anahtarı tekrar sol kilit yerine sokup sola çevirdiğinde aşağıdaki kilit aktif oluyor ve bu şekilde anahtar çevrildiğinde kapı açılıyordu. Köleler aşağında alt güvertenin bakımıyla ilgileniyor ve sürekli su boşaltıyorlardı. Aşağıda olup bitenleri ikinci kat asla bilmesin istendiği için yukarıyla bağlantıları kesilmişti. Alt güverteyle ilgili bilgi alışverişi olması dahilinde ikinci kattakiler paniğe kapılacak ve gemiyi terk edeceklerinden korkulduğu için bu konuda kaptan ve kaptan yardımcısı çok dikkatli davranıyordu. Yemek bir insanının geçemeyeceği kadar küçük deliklerden iple aşağı sarkıtılıyordu içerisi zifiri karanlık olduğu için yukarıdan asla aşağıda neler olduğu görülmüyordu.

İkinci katın tamamı beyazlardan oluşuyordu bu siyah-beyaz ve köle-hizmetli ayrımı ortaya sınıfsal bir değer çıkardığı için ikinci kattaki beyazlar altlarında delice çalışan bu siyah kölelere asla acımıyor hatta mazoşist bir zevk bile duyuyorlardı. İşte bu sınıfsal değer bir başka satranç hamlesiydi.

İkinci kattaki her bölüm farklı işler için kullanılıyordu en arka bölüm mutfak ve erzak deposu olarak kullanılıyordu burada çalışan bütün beyazlar köleydi hepsinin daha önceden dilleri ya bir önceki sahiplerinden yada kaptan tarafından kesilmişti tıpkı alt güverte gibi mutfak tarafında da bilgi alışverişi istenmiyordu. Bölüme sorumlu olarak bir yeğeni getirilmişti. Yeğeni birkaç günde bir erzak kontrolu yapıyor ve kaptana bilgi veriliyordu. Kaptan erzak durumuna göre tayın hakkını belirliyordu. Açlık ölüm korkusundan öteydi ve bunu bu şekilde çözmüşlerdi. İkinci katın orta bölmesi gemiyi korumak için tutulan askerlere ayrılmıştı ve üçüncü kattan sonra en konforlu alan burasıydı. Bölüm yine stratejik hamle olarak en ortada tutuluyordu çünkü askerlerin yemeği ile diğer çalışanların yemeği farklıydı onlar için her zaman proteini ve karbonhidratı bol yemekler yapılıyordu ve diğer bölümdeki çalışanların askerlerin yediklerini görmeleri istenmiyordu öyleki mutfakta çalışan iki dilsiz sadece askerlerin yemek artıklarını topluyor ve yemek deliğinden alt güverteye atıyordu bu sayede askerlerin yediklerini bilen yoktu. Askerlik konusunda tecrübe sahibi eski bir asker olan kaptanın yeğeni bu bölümün başına komutan olarak getirildi.

Üçüncü bölüm hizmetli bölümüydü. Bunlar köle değil paralı hizmetlilerdi güvertenin temizliği, avlanma, bakım onarım gibi işler bu hizmetlilerin göreviydi. Askerlerden sonra en çok parayı onlar aldığı için henüz durumlarından şikayetçi değillerdi. Kaptanın başka bir yeğeni hizmetli bölümünün başına getirildi.

Üçüncü kat kaptan ve kaptan yardımcılarına ayrılmıştı. Kaptan dışında 4 kaptan yardımcısı daha bu katta kalıyor ve bütün gemi bu 5 kişi tarafından yönetiliyordu. Sadakatsizlik olmaması için kaptanın yardımcı olarak seçtiği dört kişide yeğeniydi bu durum ona büyük bir avantaj sağlıyordu. Gemideki bütün ganimet bu katta tutuluyordu. Gemi batmaya başladığında kurtulmaları için 5 kişilik bir filika tedarik edilmişti. Filika hafifti ve suya hızlıca indirilmesi için önceden makarayla bir calaska yapılmış ve filika buna bağlanmıştı.

Zamanla delikler büyüdü yeni deliklerde peydah olunca gemi giderek daha hızlı su almaya haliyle batmaya başladı. Birinci kattaki yani geminin en alt katında bulunan köleler yetersiz beslenme, havasızlık ve hastalıklar yüzünden ölmeye başlamışlardı. Bir süredir açlıktan dolayı baş gösteren yamyamlık yüzünden kaptan aşağı inemiyordu kimsesiz kalan köleler kendi aralarında güçlü-zayıf olarak hiyerarşi oluşturmaya başladılar bunun sonucunda güçlüler güçsüz olanları zifiri karanlıkta gafil avlamaya ve canlı canlı yemeye başladı. Koku artık dayanılmazdı. Köle sayısıda düşünce artık suyu boşaltacak yada delikleri yamayacak kimse neredeyse kalmadı.

Tayfa bunu fark edip batıklarını dile getirmeye baÅŸladı. Kaptan çıktı ve “Büyük balinalar avladıkları için geminin ağırlaÅŸtığını bu yüzden batıyormuÅŸ gibi göründüğünü söyledi. Gemimiz batıyor gibi duruyorsa bu büyüklüğümüzün ağırlığındandır” demeyi ihmal etmedi. Tayfanın bir kısmı denizcilikle ilgili bilgi sahibi deÄŸildi bu yüzden kaptan ne derse inandı fakat bilgili olanlar bir ÅŸeylerin farkına varıyor “Aslında uzun süredir hiç balina avlamadıklarını bırakın avlamayı hiç balina dâhi görmediklerini, kendilerinden baÅŸka kimseninde bu büyüklüğü görmediÄŸini” dile getiriyorlardı. Bunlar kaptanı körlükle itham etmiÅŸ sayıldı ve denize atıldı. Deniz hakkında bilgili olanlar yüzerek diÄŸer gemilere çıktılar ve büyük bir hürmet gördüler. Hatta bazıları yıllar içinde bu gemileri idare eden kaptan bile oldu. Bizim gemi bir süre sonra iyice battı deniz hakkında bilgisi olanlarda gemiden atıldığı içinde artık hiçbir ÅŸey avlayamadılar. Kaptan zeki insandı tayfa acıkınca seslerinin çıkacağını biliyordubu yüzden ambarda yıllarca yetecek et olduÄŸunu söyleyip her gün porsiyonları artıyordu. Porsiyonların artığını gören tayfa keyifleniyor kaptana adeta tapıyordu. ‘’Açık denizi ondan iyi bilen yok diyorlardı.’’ Ve bir gün ambardaki etler bitti. Açlıktan çalışamayacak hale gelen tayfa artık güverteyi temizlemiyordu. O ihtiÅŸamlı güverte dökülmeye tanınmaz hale gelmeye baÅŸlamıştı. Ä°syanlar çıkmaya baÅŸladığında kaptan askerlere isyankarları öldürme emri verdi. Kısa süre sonra hizmetli sınıfı tamamıyla bitti. Kaptan ve kaptan yardımcıları yaptıkları plan doÄŸrultusunda bir gece yarısı filikayı suya indirdi ve ikinci katın orta bölümünden baÅŸlayarak gemiyi ateÅŸe verdikten sonra filikayla kaçmaya baÅŸladılar. Bir kaç mil sonra keÅŸif gemisinin imalatçısı ve maliye bakanın kaptanlık yaptığı baÅŸka bir gemiyle sözüm ona ÅŸans eseri kurtuldular.

Aynı gazete bu sefer şöyle bir haber yazdı. ’’GEMİMİZ BATTI’’ devamında kaptanın cesareti, bilgisi ve geminin büyüklüğü üzerine uzun uzadıya yazılar vardı hatta bazı uzman görüşleri kaptana cesaret madalyası verilmesini istemişti. Geminin batma nedeni olarak tayfanın tembelliği, beceriksizliği ve bilgisizliği gösterilmişti.

Tayfanın bilgisiz olduğu durumlarda gemiler batar. Bilgili tayfa kaptanı değiştirerek en kötü gemiyi dahi batmadan karaya çıkarır. Kaptanı batırır.

Mert Happy

Yazarın diÄŸer yazıları için tıklayınız…

Ä°LK YORUMU SÄ°Z YAZIN

HoÅŸ Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Åžifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.