Nâzım Hikmet’in Şiir Cephesi
Şiirimize yeni bir cephe açan Nâzım Hikmet’i modernleşmeden bahsedilen bir yerde anmamak onu kasıtlı olarak görmemek olur. Nâzım’ın yaptığı en önemli yenilik, şiirimizi ülke dışına duyurmak ve şiirimizi başka kültürlerin okuruyla tanıştırmak oldu. Şiirle birlikte verdiği bireysel mücadele onu özellikle Avrupa’da popüler hale getirdi. Şiir tekniği zaten dönemine göre çok farklıydı. Heceyle başladığı şiirinde Mayakovski’den etkilenip “serbest vezinli” bir basamaklı tekniğe ve ritmik yazıma geçmişti. Vezin, kafiye ve ahenk tam olarak ortadan kalkmamıştı.
Okuma zevki, şiirsel eda ve duygusal haz ön plandaydı. Didaktik olmadan yazınsal ve söylev/söylemsel amacını da son derece coşkuyla hissettiriyordu. Bu teknik daha önce görülmediği için büyük şairler bile hayretlerini gizleyemediler. Enver Topaloğlu devrimci kopuş estetiği nitelemesi yapıyor onun şiiri için. Daha önce olmayanı getirmek. Denemek değil yerleştirmek. Modern dediğimiz tam da budur. Yine, Enver Topaloğlu’na göre o, şiirde devrim yaptığı için engellenmiştir ve modern şiir girişimi sabote edilmiştir.
Nâzım, şiirde toplumcu gerçekçi anlayışın da öncüsüdür. Ezilenlerin sesi olmuştur. O, bu bakımdan şiirle diyalektik öncü olmuştur. Ebubekir Eroğlu’na göre onda hitabî (oratory) üslup gelişmişti. Belki bu nedenle yasaklanmıştı. Kitaplarının yasaklanması onun şiirlerine engel olamamıştır. El altından hep okurlarına ulaşmıştır. Bu da ne kadar büyük bir şair olduğunun göstergesidir. O, komünizmle tanışmadan önce de zaten mücadele adamıydı. Gençliğinin baharında Millî Mücadeleye katılmak için verdiği zorlu mücadele bunun en büyük kanıtıdır. Bu yolculuğunda uğradığı Zonguldak ve Kastamonu’da kalabalık halk toplulukları onu bağrına basmıştır. Onun şiiri bir yönden de sevdiği bu halkla dertleşme şiiridir.
Şiirlerine bakıldığında onun haykırışı, okuruyla konuşmaları, kavgaları, siyasi mücadelesi görülür. Deneme, günlük, makale tarzı bir nesir şiir edası vardır. Onun farkı bu konuşmalarını ya da söylevini şiirsel estetikten vazgeçmeden sunabilmesiydi. O, romandan, öyküden, diğer türlerden de iyi anlıyordu. Orhan Kemal’i şiirden vazgeçirip romana yöneltmesi, Kemal Tahir’i tamamlayamadığı romanları için ikna etmesi bunun göstergesidir. Onun şiirinden bahsedeceksek hayatıyla, dostlarıyla, hapishane hayatıyla ve aşklarıyla birlikte el almamız gerekir. Bu nedenle bu bahiste değil başka bir yazıda tekrar ele alacağız Nâzım’ı.
Aydın AKYÜZ
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…
Bir sonraki yazımızda Mehmet Akif Ersoy’dan bahsedeceğiz. Hoşça kalın.
KAYNAKÇA:1. Memet FUAT, Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi, oggito.com 2. Enver TOPALOĞLU, Nâzım Hikmet: Mutluluğun resmini arayan şair, gazeteduvar.com3. Ebubekir EROĞLU, Modern Türk Şiirinin Doğası, Yapı Kredi Yayınları, 3.Baskı, Şubat 2011
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.