Aydın Akyüz yazdı: TÜRK ŞİİRİNİN MODERNLEŞME SERÜVENİ – III

Yeni bir eşik: Tanzimat

Aydın Akyüz yazdı: TÜRK ŞİİRİNİN MODERNLEŞME SERÜVENİ – III
Yayınlanma: Güncelleme: 258 views

Lale devrinde ilk örneği verilen ve son dönemde de varlığını devam ettiren tercüme odalarının gelişimi var. Bu odalarla birlikte modernleşme daha erken yapılabilirdi fakat yine de Tanzimat’la birlikte Batı’yı okumaya başlamamız ilk tercüme eserlerle olmuştur. Bu arayışlarda Rusların yenileşmesinde olduğu gibi Fransız edebiyatı örnek alınmıştır.

Tanzimat’ta çevirmen denildiğinde akla ilk gelen kişi maarif nazırı Münif Paşa’dır. İlk çevirdiği eser felsefi bir eserdir. Mükemmel, ileri görüşlü bir aydın. Babasının işi nedeniyle Mısır’da bulunduğu sırada Fransız kültürüne ve diline merak salmıştır. Orada Batılılaşma bizden daha önce başlamıştı. Yusuf Kâmil Paşa da Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın damadıydı. Berlin’deki görevinde aydın düşünürleri okuması ve memlekete geldiğinde kız çocuklarının eğitimi, ilk çeviri eseri Muhâverât-ı Hikemiyye’de Voltaire’in görüşlerine yer vermesi, birey olma düşüncesi, bilim dergisi, Mecmûa-i Fünûn’u çıkarması gibi icraatları onun yenileşme düşüncelerinin seviyesini ve bir devlet adamı olarak bunları harekete geçirebildiğini göstermektedir.

Yusuf Kâmil Paşa dergi kadrosunun içindeydi ve Mevad-i Hikemiye-i Telemak adıyla yazılar yazmıştı. Münif Paşa, eserlerinde filozoflara yer vermesi nedeniyle Ali Suavi tarafından dinden dönmekle itham edilmiştir. Yine aynı dergide Yusuf Kâmil Paşa’nın ‘Telemak’ çevirisini övmüştür. Türkçenin kolay öğrenilmesi için Arap harflerinin ıslahını savunması, kütüphanecilikle ilgilenmesi, eserlerinde Kant ve Montesquieu gibi filozoflara atıf yapması, hayvan haklarından bahsetmesi, konuşma engelliler için okul girişiminde bulunması, eleştirilere maruz kaldığı dans mektebi hakkında tezkere yazması, Ahmet Vefik Paşa’nın da bu dergide yazması onun ileri görüşlülüğünü ve modernleşme konusunda ne kadar bilinçli olduğunu gösterir. Bu dergi sonraları “yıldız böceği” ifadesi nedeniyle 2. Abdülhamid tarafından kapatıldı.

1859’da Münif Paşa’dan sonra Batı’dan ikinci çeviri Şinasi’nin, aralarında Lamartine (Fransa’da tanışmıştı) ve Racine’nin de bulunduğu aydınlanmacı Fransız şairlerinden yaptığı şiir çevirileridir. Diğer çeviri eser Telemak’tan yukarıda bahsettik. Hepsi de aynı yıl. Ayrıca La Fontene’nin Telemak eserinden krala eleştiriyle ilgili dizeleri çevirmesi amacını açıklamaktadır. Münif Paşa gibi siyasi kimliği olan bir Tanzimat aydınına şiir bahsinde özellikle yer vermemin nedeni, onun kaside ve manzumeler yazması (Destânı-ı Al-i Osmân), bu manzumunu da 6+5 hece kalıbını kullanarak yazmasıdır. Ayrıca Namık Kemal’in oğlu Ali Ekrem’in Terkib-i Bend’ine nazire yazmıştır. Çünkü Ekrem Bey’in eserinin adı ‘Mekteb’dir. Münif Paşa’nın alanıdır. Bunun üzerine Recaizade Mahmut Ekrem onu, torunu yaşındaki bir kişiye nazire yazdığı ve şanına yakıştıramadığı için bir müstezatla hicvetmiştir. Bir yazar, şair olmasının yanı sıra eğitim bakanlığı görevi sırasında eğitimde reforma girişmiş olması da yaşadığı devir için çok mühim bir gelişmedir.

Türk şiirinin modernleşmesi konusunda edebiyatımızda akla ilk gelen isim Şinasi’dir. Yücel Kayıran’ın modern şiir anlayışında ilk olarak gördüğü Tevfik Fikret’i, şiirde inanç meselesini veya serbestliğini ifade etme konusunda cesaretlendiren kişi odur. Şinasi, şiirinde Türkçeyi saf bir halde vermiş, söz sanatlarıyla boğmamıştır. Şiirini padişaha değil halka sunmuştur. Şiirde ilk kez başlık kullanmıştır. Kadına bir birey olarak yer vermesi, bilinçli olarak kendini modern anlamda aydın olarak konumlandırması, noktalama işaretlerini kullanması gibi edebiyatımızda ilk kez kullanıma soktuğu bu gibi yeniliklerle modernizmin öncüsü olmuştur. Ondan önce edebiyat adına yaptığımız şiir yazmak, okumak ve bunları tartışmaktı. Tanzimat’la birlikte bugün kullandığımız anlamda şiir yanında tiyatro, roman, hikâye, makale, eleştiri, dergi gibi türlerimizin yer aldığı edebiyatımızın kurulmasını icraatlarıyla ilk başlatan odur. Onun Tanzimat’ın ilanından hemen sonra çıkardığı Tercüman-ı Ahval, bu fitilin ilk ateşidir. Fransız şairlerini çevirerek medeni diye tabir ettikleri dünyanın şiirini getiren, modern şiiri yazınımıza kendi dilimizle gösteren/tanıtan odur. Bu devrim değil de nedir? Şeyh Galib’den itibaren gelen yenileşme fikirlerinin yavaş yavaş uygulamaya dönüşmeye başlamasıdır. Şinasi, gerçekten bu işin piridir. Mehmet Kaplan’a göre yenilik ayrılmak ile olur. Bir aydının, kendinden öncekine zıt bir anlayış geliştirmesi, ayrı bir vücut/eser/fikir ortaya koyma ve yeni bir yol açma iradesi ayrılma düşüncesiyle olur. Şinasi, o gün eski alışkanlıklardan ayrılmaya cesaret etmeseydi bu bahsettiklerimiz yenilikler gecikebilirdi.

Yeri gelmişken değinmemek haksızlık olur: Tanzimat Fermanı’nı yazan ve Gülhane’de okuyan Mustafa Reşit Paşa’ya da hakkını vermek lazım. Asıl büyük yenilikçi odur. Çünkü devlet eliyle yapmıştır bunu. Şinasi’nin de ona, ayrı bir hayranlığı vardı. Şiirlerinde, idealindeki Batı tipi insan olarak yansıtır onu. Şinasi’nin, şiirinde Mustafa Reşit Paşa gibi siyasi bir kişiliğe yer vermesi onun, edebiyatımızı siyasi fikirlere araç yapma özelliğini de başlatması demekti.

Türk şiirinin modernleşmesinin başlangıç döneminde Namık Kemal de yer etmiş isimlerden biri. Namık Kemal; Batı edebiyatının, halka tesiri ve halkı yönlendirme özelliğinin kullanılabilirliği açısından edebiyatımız için son derece önemli olduğunu düşünür. Yoksa yenilik düşüncesi yoktur hatta kültürümüzü bozabileceğinden endişe eder. Eski olarak gördüğü edebiyatımızın Fars edebiyatının aşırı etkisine girmesini eleştirir. Arap diline olan taklidi eleştirirken dilin kendisini (Arapçayı) över. Arapların edebiyat uğraşları sayesinde dillerini koruduklarını savunur. Ona göre eleştirilmesi gerekenin, bizim edebiyatımızın Arap dilinin çok gerisinde olduğu, bizim de onların seviyesine gelebileceğimiz düşüncesidir. Bu düşünceleri nedeniyle modernizm meselesinde Namık Kemal’in sürece dahil edilmemesi düşüncesi gayet haklı bir tespittir. Her ne kadar Tanzimat’ta yeni edebiyatın öncüsü olarak görülmeye çalışılırsa da kendisi bu konuda Şinasi’yi işaret etmiştir. Namık Kemal aslında divan şairleri içinde yer alan biri. Batılı fikirlerini, yazdığı diğer türleri üzerinde daha çok yürütmüş. Kanaatimce, beyitleri nedeniyle sürgün edildiği için şiir bahsinde mutlaka adı geçmelidir. Özellikle sürgün yıllarında yazdığı “Hürriyet Kasidesi” şekil olarak eski olmakla birlikte yeniyi denediği bir şiirdir. Klasik kasidelerdeki bölümleri eksiltmiştir ve herhangi birine sunmamıştır. Bu davranışı bile başlı başına yenilik olarak ele alınmalıdır. Yine başka bir yenilik içeren tarafı, kasidenin konusunu klasik temalar yerine hürriyet olarak seçmesidir. Modernize etmeyi düşünmüyor ama bazı yeniliklerin de artık zamanının geldiğini o da görüyor. Öte yandan bazı şiirlerinde ümmetçi fikirlere yer verdiği için sürgün edilenler tarafından taltif edilmesi de hayli ilginçtir. Namık Kemal’in, eleştirilerinde yer alan dil, vezin, redif, kafiye, hayali öge gibi hususları şiirinde kullanmaya devam etmesi, onun amacının edebiyat değil parçalanmaya başlayan vatanın birliği hususu, yani yönetim şekli olduğu görülür. Özellikle vatan, millet, hürriyet gibi kavramları şiirde kullanması ve bu konuda Atatürk’ü etkilemesi en önemli özelliği olsa gerektir. Bu anlamda amacına ulaşmış görünmektedir.

Abdülhak Hamid’e de kısaca değinmek istiyorum: Ona, “Şâir-i Âzam” denildi. Şinasi’den sonra Tanzimat’ın ikinci döneminde yenileşme hareketine yön verdi. Şiirindeki asıl mesajı, genele yaymaya önem verdi. Öncekilerden farklı olarak şiirde kişisel tecrübelerine yer verdi. O, “Makber” şairidir. Eşinin ölümüyle birlikte panteist bir görüşe sürüklendiği görülmüştür. Tevfik Fikret’i etkilemiştir. “Validem” şiiriyle Türk şiirinde ilk kez ölçüsüz/uyaksız/kafiyesiz bir şiir denemesi, onun aslında bugün kast edilen anlamda modern şiir tarihini, kendi döneminden başlatmasını sağlayacak kadar önemlidir. “Sahra” adıyla pastoral şiirin ilk örneğini vermesi, “Nesteren” adlı tiyatrosunu hece ölçülü şiir şeklinde yazması gibi birçok yeniliği bugün ders kitaplarında yerini almıştır.

Son olarak Tanzimat döneminden Ziya Paşayı da anmam gerekir. “Harâbât” adlı eseriyle ile ilk şiir antolojisini oluşturmuştur. Onu diğer yenilikçilerden ayıran yönü, halk şiirini benimsemesidir. Antolojisinin başında ön söze yer vermesi, bu ön sözde şiirin ve şairin tarihine yer vermesi başlıca yenilikleridir.

Bizde moderniteye yönelim Avrupa’yı görenler ve onu okuyanlar üzerinden oldu. Dikkat ederseniz modernite ifadesini kullandım, çünkü Tanzimat döneminde önce bireysel ve toplumsal yaşamda değişim başlaması gerekiyordu ve bu yönde bir anlayışın geliştirilmesi önceleniyordu aydınlar tarafından. Sıra, sonrasında sanata gelecekti. Bu nedenle şairler önce şiiri modernize etme/çağcıl duruma getirme düşüncesiyle işe koyuldular. Bu cümlede çağcıl/çağdaş kelimesini kullanmamın nedenine gelince biz, o dönem şiirde güncel eğilim ve tartışmalara dahil olma konusunda geriden geliyorduk Avrupa’ya göre. Öncelikle bu anlayışı geliştirmek gerekiyordu. Buna karşı olanlar ya da yabancı olanlar adapte olmakta zorluk çekiyordu çünkü. Tepkileri ve eleştirileri göğüsleyerek bunu başarmak gerekti. Bir yandan asıl mesele kültürel boyuttan çok dinî, bazı aydınlara göre millî düşünce ile ilgiliydi. Kültürü yıkmakla, bozmakla hatta devlete karşı pozisyon almakla, dinsiz olmakla itham edilmeyi göze almak gerekecekti. Gerekli ortam için siyasi olarak da bu fikirlerin savunulması gerekecekti. Toplum diyemiyorum çünkü İstanbul haricinde matbuatın daha yoğun ve günü gününe takip edildiği bir yer yoktu. Aslında bu büyük bir handikaptı. Bu meseleyi aşıp halkı yani okuru yakalamak, onların kasabalarına, köylerine kadar ulaşmak belki 50’li yıllara kadar kolay olmadı. Bunda Köy Enstitüleri’nin payı büyüktür. Halkla bizzat temas etmeden mümkün olmuyordu. Millî Mücadele de ancak bu şekilde mümkün olabildi. Burada eğitim, gerçekten başat rol oynuyor. Münif Paşa’ya yukarıda bu nedenle özellikle değindim. Nitekim ilk Tanzimatçılar öncülük yaparken bu durumla da mücadele edecekti. Ne zaman ki Cumhuriyet ve alfabenin değişimiyle ortam rahatladı, fikirleri ve yenilikleri uygulama imkânı bulundu, bu sefer de politik bir yönlendirme ve zorlamaya girdiler. Örneğin, Nazım Hikmet hapislerle mücadele etti. Aynı şekilde Sabahattin Ali, Kemal Tahir, Orhan Kemal de. Akif, Mısır’a göç etmek zorunda kaldı. 40’larda yine Necip Fazıl ve Rıfat Ilgaz. Sadece bu dönemlerde değil eskiden beri aydınlar hep hapis ve sürgünlerle mücadele etti: Nefî, Niyâzî-i  Mısrî, Namık Kemal, Neyzen Tevfik, Ziya Gökalp, Refik Halid, Yakup Kadri, Nihal Atsız… Binaenaleyh, şiirimizde modernizasyon/yenilik görüldüğü gibi hiç de kolay olmadı. Nitekim, böyle süreçlerden geçen şiirde -sıkça söylendiği gibi- asıl atılım Birinci ve İkinci Yenicilerle yapılabildi. Onlara da ayrıca başka bir yazımızda değineceğiz.

Bir sonraki yazımızda “KURUCU POLEMİĞİ -1 Tevfik Fikret’in Öncü Rolü” başlığıyla Tevfik Fikret’e değineceğiz.

KAYNAKÇA

1.Ebubekir EROĞLU, Modern Türk Şiirinin Doğası, Yapı Kredi Yayınları, 3.Baskı, Şubat 2011

2.Ataol BEHRAMOĞLU, Türk Şiirinde Modernleşme Evreleri

3.Ferudun AY, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Edebi Tercüme ve Batılılaşma İlişkisi, 2022, 1864

4.Yeşil IŞIL, Bir Aydınlanma Hareketi Olarak Mecmua-i Fünûn, Yüksek Lisans Tezi

5.Betül BATIR, Türk Eğitim Reformunda Bir İsim: Mehmet Tahir Münir Paşa, Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 2

6.Adem CEYHAN, Eski Bir Üsküdar Sakini: Maarif Nazırı Münif Paşa’nın İki Manzum Eseri, Üsküdar Belediyesi, Üsküdar Sempozyumu-1, 23-25 Mayıs, 2003, Bildiriler, Cilt-2, 2024

7.Dr. İsmail DOĞAN, Siyasal Tutum Geliştirmede İki Tanzimat Aydını: Münif Paşa ve Ali Suavi

8.İlknur TATAR KIRILMIŞ, Güzel Kavramının Şiirde Oluşturduğu Hiyerarşi Çerçevesinde Modern Türk Şiirinin İlk İki Dönemi, Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Sayı 11

9.Dr. Öğr. Üyesi Can ŞEN, Şinasi’nin Şiir Çevirileri Üzerine Bir İnceleme, Araştırma Makalesi

10.Yalçın ARMAĞAN, Türk Şiirinde Modernizm, Doktora Tezi

11. Dr. Ulaş BİNGÖL, Türk Şiirinde Modernizm Tartışmaları

Aydın Akyüz

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.