İNCELEME
Tahir Abacı, İkinci Yeni için pozitif bir ihtiyaçtan doğdu diyor. Katılıyorum. İnönü bile çok partili hayata geçmişken şiir hala Garip/le kalacak değildi. Türkiye de halkı da gelişiyordu. İnsanımızın görgüsü ve algısı gelişiyordu. Bu gelişimi sığ kelimelerle ifade etmek basit kalıyordu. Dolayısıyla Abacı’nın işaret ettiği toplumun duyarlılığını, iç dünyasını taşıyacak bir şiir yapılmalıydı. Böyle bir ortam imgeyi gerekli kılıyordu. Haddizatında şiirin çağdaşlaşması gerekiyordu. Nitekim bu kuşakla birlikte çağdaşlaşacaktı da. Tevfik Fikret’in başlattığı modernist süreç, geleneği ve dünya şiirini iyi analiz eden İkinci Yeni şairleriyle olgunluğuna erecekti. Nitekim Cemal Süreya da her çağ kendi yazarını getirir/doğurur, demişti.
İkinci Yeni oluşumunun bir akım olup olmadığı hareketin şairleri arasında bile tartışma konusu olmuştur. Cemal Süreya’ya göre manifestosu, programı, birlikteliği olmadığı için devinimdir; fakat bu devinim yenileyici bir özelliğe sahiptir. Servet-i Fünûn gibi yeni bir yol çizer. İlhan Berk’e göre salt şiir anlayışında ortaklaştıkları için akım özelliği taşır. Attila İlhan metotları olmadığını söyleyerek akım olmaktan öte bir curcuna havasına benzetti. Turgut Uyar yöneliş dedi.
Şiirde poetik tutumu önceleyen şiir İkinci Yeni şiiridir. Şiirde sese, resme ve müziğe önem verilmiştir. İmaj/imge krallığını bu şiirde ilan etmiştir. Sezgi ve hayal, şiirsel düşünme biçimi, anlamsal genişleme şiirde başlıca amaçlardandır. Düz yazıdan şiiri arındırmak amacıyla kelime ve cümlelerde şiirsel oynamalar ve yeni türetimler yapmanın bu aşamada gerekli olduğunu savunmuşlar, ister istemez bozulma meydana geldiğini de görmüşlerdir. İkinci Yeni, öncü şairlerinin yanı sıra Oktay Rifat, Tevfik Akdağ, Kemal Özer, Yılmaz Gruda, Gülten Akın, Ahmet Oktay, Süreyya Berfe, İsmet Özel, Özdemir İnce, Nihat Ziyalan gibi çok değerli şairlerde de inkişaf etmiştir.
Öncü şairleri üzerinden okunmalıdır bu şiir. Cemal Süreya’da öncelikle çağdaş şiir vurgusu, kelimenin gücü, simge, zihinsel çağrışım, duygusal bağdaştırmalar, dili işleme, yan anlamlar türetme, alışık anlamlarla yeni kavramlar uydurma, şiirsel doku, şiirsel tavır, şiirsel soğurma, bellek ve mitin şiirleştirilmesi özellikleri görülür. Bu şiir anlayışını eleştirileriyle en çok savunanlardan biridir. Diğer bir isim İlhan Berk’tir. İlhan Berk’in şiirinde soyut dil, bilinçsizlik, anlamsızlık, imaja bağlılık, konuşma diline karşı olma, kapalılık, ön plandaydı. Turgut Uyar, bilinçsizliğe ve anlamsızlığa karşıydı. Şiirini yeni dünya ile hesaplaşma olarak görüyordu. İkinci Yeni’nin Cemal Süreya ile birlikte fikir babası Sezai Karakoç’tur. Onun şiirinde mistisizm, dini duyarlılık, geleneği ihya, yerlilik, diriliş fikri ve rüyası, çağ eleştirisi, varoluşsal amaç belirgin olarak görülüyordu. Diğerlerinden farklı bir dünyayı çağlıyordu.
Her yeninin eleştireni bol olur. İkinci Yeni şiirine o dönem gelen eleştirilere bakıldığında aslında şairlerin poetikalarının eleştirildiği görülüyor. Zaten bu poetikaları onları farklı kılmıştı. Bu şiire kapalı diyenler bu tarz şiire alışık değillerdi. Edip Cansever “siz şiire kapalısınız” diye cevap vermişti onlara. Bu şiirin kaçış olduğunu, tembel aydınların şiiri olduğunu, şiirde yapıyı bozdukları, hiçbir şey söylemedikleri, anlamsız ve faydasız bir şiir yazdıkları, dışarıdan kopya olduğu, toplumdan kopuk oldukları, Demokrat Parti çizgisinde şiir yazdıkları vb. eleştiriler dillendirildi. Anlamsızlıklar sirki olarak görüldü. Bu eleştirilere karşı Pazar Postası’nda Muzaffer Erdost, İkinci Yeni şiirini merkeze alan soruşturmalar açtı. İkinci Yeni anlayışında şiir yazan şairler de dahil olmak üzere birçok tanınmış şair bu soruşturmalara katıldı. Başta Erdost ve İkinci Yeni şairleri ortak bir görüş etrafında birleşmeseler de yer yer kendi eleştirilerini de katarak bu yeni şiir anlayışını savundular. Bu eleştiri ve cevaplar sayesinde İkinci Yeni yerini sağlamlaştırdı.
Bu şiir akımı 50’lerin sonların altın çağını yaşarken 60 darbesiyle ister istemez sonlanmıştır. 80’lere kadar neredeyse gerici olarak görülmüşler, İkinci Yeni şairleri kendilerini savunmak ve anlatmak zorunda kalmışlardır. Halbuki 60 Kuşağı’nın sermeyesi İkinci Yeni’den geliyordu. Nazım Hikmet’in bu dönemde artan özgürlük ortamıyla beraber rahatça okunabilmesi, Hasretinden Prangalar Eskittim kitabının rüzgârı toplumcu şiirin gelişmesine ortam hazırladı. Fakat bu şiiri yazmak için büyük bir kelime dağarcığına ve zengin bir imge alışkanlığına sahip olmak gerekiyordu. Bunu da elbette İkinci Yeni haznesini kullanarak yaptılar. Bu süreçte İkinci Yeniciler de baskısından kurtulup kendi şiir anlayışlarına eğilebildiler. Toplumsal ihtiyaçları dile getirebildiler. Cemal Süreya bu dönemde arabasını satıp Papirüs’ü çıkarttı. İkinci Yeni şairleriyle yine burada devam etti şiirine. Maddi zorluklara rağmen 70’lere kadar elli sayıya yaklaşmıştır. Bu başarısıyla dönemin en önemli dergileri arasında yer almıştır. 70 darbesiyle son bulmuş, 80’de birkaç sayı çıkmaya başlamışsa da yine 80 darbesiyle son bulmuştur. 1980’den sonra İkinci Yeni’nin soyut ve imge yaklaşımı tekrar canlanmıştır. Kentin şiirini geleneğe geri dönerek yazarlar. Bu geride İkinci Yeni de vardır. Bu 80 ve 90 Kuşağı şairleri pek başaramasalar da alev gibi sönüp gittiğini söyleyenlere rağmen küllerini yeniden üfleyerek İkinci Yeni’nin gecikmiş şiirini yazdılar aslında. Tuğrul Tanyol ile birlikte şiir siyasetten ayrılıp tekrar salt şiir boyutuna sokulmuştur. 2000’li yıllarda da kapalılığıyla, soyutlamalarıyla, sentaksıyla ve imaj boyutuyla bu şiir hala etkindir. Bunu kimse inkâr edemez. Günümüz kanonunun da eleştirdiği konulardan biridir. Yazıma son verirken Yalçın Armağan’ın çok yerinde bir tespitini aktarmak istiyorum: “Bugün Türkiye’de geçerli olan şiir anlayışı İkinci Yeni’nin tarzıdır. Tarz olarak baktığımızda İkinci Yeni, teknik biçimde söylersem, göstergeyi yeniden formüle etmenin derdinde olan bir şiir. Bugün biz şiir deyince, gündelik dilin dışında farklı bir dil bekliyoruz, sözcükler yeni anlamlara kavuşsun istiyoruz. Bugün şiir alanında da yaygın biçimde böyle bir kullanılıyor. İkinci Yeni’den mülhem günümüz şiirinin yeni bir aşmaya geçebilmesi için, şiirin dille temsil edildiği fikrinden vazgeçip yeni bir temsil biçimi getirmesi gerekiyor. İkinci Yeni’nin inşa ettiği bir paradigma var ve bu da büyük oranda metaforlar üzerinden ilerliyor. Siz, İkinci Yeni’yi aşmak istiyorsanız, metaforların artık temsil edilmediği bir temsil biçimi getirmelisiniz.
Aydın AKYÜZ
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…
KAYNAKLAR:
Mehmet Can DOĞAN, İkinci Yeni Şiiri adlı bölüm, Modern Türk Şiiri Olgular, Eğilimler, Akımlar, Yapı Kredi Yayınları, 2.baskı, İstanbul, Ocak 2022Tahir ABACI, 1960’lardan, 1980’lere Şiirin Dönüşümleri, Doğu Batı Dergisi, Sayı 106, 2023Yalçın Armağan, Röportaj, Arka Kapak dergisi, Sayı 20
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.