ANLATI
Saygıdeğer okurlarım ve başta mesafe olmak üzere birçok sebepten yanınızda olamadığım değerli öğretmenlerim:
Günün anlamına dayanarak yazmış olduğum yazıma, yapmış olduğu köklü ve yenilikçi bir inklap anlayış ile Türk milletini ve devletini gelişen ve değişen dünya dengeleri karşısında gelişimci politika anlayışı ile birlikte çağdaş, bağımsız ve uygar bir devlet haline getiren, okuma ve yazmanın temeli olan, harf inkılabı ile birlikte eğitime ve eğitimciye vermiş olduğu değeri söylemiş olduğu her sözde ve eylemde gözler önüne seren, 24 Kasım 1928’de Başöğretmen unvanını alan, başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözü ile başlamak istiyorum
“Gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenlerin eseri olacaktır .”
Nasıl ki bir okulda bir öğrenci sadece pozitif bilimler eğitimi; matematik, fen bilimleri ve Sosyal bilimler; tarih, felsefe, coğrafya eğitimi almıyor, ahlak, değer, görgü vb. eğitim alıyor ise, aynı zamanda bunları öğreten öğretmenlerimiz de aynı şekilde eğitim vermeye çalışıyor, yani uzun lafın kısası şudur; Öğretmen, okul hayatına başlamış bir çocuğun, evden uzaklaşarak farklı ortamlar ile tanışmasında, yeni kişileri tanımasına, en önemlisi de aileden sonra ahlak, saygı vb. değerleri kazanmasına, sosyalleşmesine, toplum ve topluluk ile yaşaması için çocuğun hayatında bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Yani insanı oluşturan birden çok değeri öğrenmiş ve öğreten, kıymetli ve değerli kişilerdir. Fark ettiyseniz öğretmen, öğreten, yazmayı ve günlük hayatta öğreten söylemeyi tercih ediyorum aksi takdirde eğitmen veya eğiten de diyebilirdim fakat ogretmen ve öğreten kavramı anlayabilen insanlar için birden çok şey ifade ediyor.
Bir diğer dikkat edilmesi gereken husus, iyi veya kötü öğretmen yoktur. Öğretmen, öğretmen kelimesini tam anlamıyla yerine getirdiği zaman, zaten iyi öğretmendir. Öğretmenlerimiz de değer gördükleri yerde, alanda ve mekanda, öğretmen olmamanın vermiş olduğu gurur ve mutluluk ile mesleklerini en iyi şekilde icra edeceklerdir. Böylelikle eğitimde tasarruf olmayacağını anlayarak, öğretmenin değerini de tam anlamıyla teslim etmiş olacağız, çünkü bir insanın meslek hayatında önemli dokunuşları olan öğretmenler, öğrencisi kaç yaşına gelirse gelsin öğretmenini hatırlar, değer verir ve saygı gösterir.
Çocuklara eğitimi, eğitim göreceği okulu ve eğitim vereceği öğretmeni sevdirmeliyiz. Bu konuda şöyle kısa bir konuya değinmek istiyorum.
Ben ana okuluna gitmedim, ona ben karar verememiştim ama bugün karar versem yine gitmezdim, konuyu fazla dağıtmamak için bu konuya ilerleyen zamanda yazacağım yazımda yer vermek istiyorum.
Son olarak şunları söyleyeceğim.
Birinci sınıftan bugüne kadar; sınıfta, kampüste,spor salonunda, dershanede, otelde, ibadethanede, kütüphanede, kitapta, yazıda, sosyal medyada, halı sahada, ilk-ortaokulda, lisede, üniversitede, sokakta, mahallede, uğraşmış olduğum meslek dallarında, hayatıma yön veren, fiziksel, ruhsal ve fikirsel olarak büyüme ve gelişimimde katkısı olan ve gelecekte de olacak olan öğretenlerime sonsuz saygı duyuyorum ve minneti borç biliyorum. Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vefat eden öğretmenlerimin ruhları şad mekanları nur olsun.
Şunu unutmayın:
Evet belirli bir günlerinin olması önemli fakat öğretmenlerin değerini bir güne sığdırmayı akıl tutulması olarak değerlendiriyorum, insan ve insanlık yaşadığı sürece öğretmenler yaşatılmalıdır.
Ögrenmenin yaşı olmayacağı gibi öğretmenin de yaşı yoktur, öğrenmek isteyen olunca öğreten de çok olacaktır.
Atatürk’ün her sözü hayatımızın bilinmez yollarında rehber olduğu gibi öğretmen, eğitim ve ilim ile ilgili olarak söylemiş olduğu sözleri de karanlık zamanlarda yolumuzu aydınlatan ışık olduğunu bilmeliyiz ve geleceğimiz olan çocukların bilgisine sunarak, öğretmeliyiz.
Değerli okurlarım;
Sevgi, saygı, sağlık ve hoşgörü ile kalın
Ahmet Sinekli
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.