Ahmet Gökçe’nin Kitabı “İki Arada Sıkışan Hayatlar” Raflarda Yerini Aldı.

Ahmet Gökçe’nin Kitabı “İki Arada Sıkışan Hayatlar” raflarda yerini aldı. KDY Yayınları güvencesiyle satışa sunulan kitapta, birbirinden güzel 11 hikaye okurların beğenisine sunuldu. Tanıtım Bülteninden İnsan olarak her biri sözde..

Ahmet Gökçe’nin Kitabı “İki Arada Sıkışan Hayatlar” Raflarda Yerini Aldı.
793 views

Ahmet Gökçe’nin Kitabı “İki Arada Sıkışan Hayatlar” raflarda yerini aldı. KDY Yayınları güvencesiyle satışa sunulan kitapta, birbirinden güzel 11 hikaye okurların beğenisine sunuldu.

Tanıtım Bülteninden

İnsan olarak her biri sözde ve özde iyi olduğu iddiasında olan bu farklı mizaçlardan kişiler ipe sapa gelmez sözleri yol boyunca bir çırpıda söyleyiveriyorlardı. Kızmak, acımak, hak vermek, anlamak ve sevmek arasındaki flu sınırlar onların bu tuhaf kişilikleri ve tavırları sebebiyle iyice kayboluyordu. Genç Komiser yeni tanıdığı bu insanlar arasında, insanı tanıyordu biraz da. İnsan insanı en iyi insanda tanırdı. Tüm zıtlıkları tutarsızlıklarıyla insanı keşfe çıkmıştı bu kısacık yolculukta.

İçi daralıyor, sırtına bıçak saplanıyor, ateş başına sıçrıyordu. Hatta bazı anlar bunu kendisine bile itiraf edemiyordu. Zorlukların altında ezilip kalmaktan korktuğu için yokmuş gibi yaparak, güçlüymüş taklidiyle başa çıkmaya uğraşıyordu. Yüzüne takındığı umursamaz resmi ifade ile sanki olup bitenlerden hiç etkilenmiyormuş gibi davranıyordu. Tabi içinde patlayan yanardağdan taşan lavlar usul usul ruhunu kül ediyordu. Kalbini kaskatı hale çeviren de bu muydu acaba? Ruhsuz bir ceset gibi sadece bedenen bulunmak zorunda olduğu için bulunduğu bu arabada her gün benzer mevzuları düşünüp duruyordu. İçinden, gönlünden taşıp gelen feryatları, çığlıkları dudaklarında durduruyordu her defasında. Vakit öldürmekten öte anlam taşımayan ve sürekli maruz kaldığı diyalog görünümünü bu monologlara da mecburiyetleri nedeniyle sabrediyordu. Bazen bu susmalarının da kişilik erozyonuna neden olabileceğine dair endişeleri de içinde taşımıyor değildi. Bu endişeyi kendi kendine telkin ettiği teselli cümleleriyle ve arkasına sığındığı idealleriyle aşmaya çalışıyordu. Günlük yaşamın unutturucu, uyuşturucu etkisi de işine yarıyordu. Hayaller zirvelere dairken hayatlar gayya kuyularından beterdi ne yazık ki…

[button url=”https://www.kitapyurdu.com/kitap/iki-arada-sikisan-hayatlar/635384.html” target=”true” text=”Sipariş Linki… ” class=”bordo” size=”none”]

Kitaptan Alıntılar :

Klasik cefakâr, gariban, Anadolu insanıydı bu ikili. Hayatlarının hemen her vetiresini mağduriyetin bir farklı türü ile bezemiş oldukları her hallerinden okunuyordu. Askere ilk giden, vergisini ilk ödeyen, oğlunu kocasını vatana kurban veren hep onlardı. Ödenecek ve ödenmiş hemen her bedelin liste başında onlar vardı. Her nimeti en son tadan ama her meşakkati en evvel tecrübe eden yitik insanlar zümresinin iki ferdiydi bu karı koca. Yüzleri Anadolu coğrafyası gibi çeşit çeşit hoyratlıkların izlerini taşıyordu.

Tasa, keder, fukaralık sel sularının aşındırdığı engebeli dağlar misali onların da yüzlerine yerleşmişti çizgi çizgi. Kaygı, stres adını bile veremiyorlardı yaşadıkları endişenin zirvesindeki duygu anaforuna. Onlar acının en ağrını çeker ama acılarının dozajını, niteliğini tarif edemezlerdi. Arı bal yapar ama tarif edemez kabilindendi yaşadıkları. Hayatında gerçek acının a’sını bilmeyenlerin tırnağı kırılınca antidepresan kullanmaya kalkanların anlatım zenginliği acının katmerlisini tadan bu insanlarda bulunmuyordu. Susuyorlardı odama girdiklerinden beri. Hükümet kapısında el pençe divan, sükût edileceğini iyi bellemişlerdi büyüklerinden.

“Balık Denizden Çıktı mı?” hikayesinden

Yaz aylarında ve bayramlarda tatili için memlekete gidince gördüğüm teselli eder gibi rollere giren fakat içten içe başkalarının mutsuzluklarından beslenen asalak ruhlu kimi kıskanç akrabalarımın ve tanıdıklarımın, “Sen hala atanamadın mı çok üzüldüm canımmmm!..” gibi sözleri ise acımı artırmaktan başka bir işe yaramıyordu. Öfke patlaması yaşamamak için kendimi zor tutuyordum böylesi anlarda. Konuşmaktan çekinen bazı tiplerin ise sözlerden daha ağır ve yaralayıcı olan acımaklı bakışları yüreğimi dağlıyordu.

“Umutla Umutsuzluk Arasında” hikayesinden

 

Ahmet Gökçe kimdir:

1985 Manisa doğumlu.
Manisa ve Ankara’da yaşadı.
Halen Hukuk eğitimine devam ediyor.
Evli ve iki çocuk babasıdır.
Düşünmeye, anlamaya ve yazmaya çalışıyor…

 

YORUMLAR (2)

YORUM YAZ

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.