Değdi nazar o güzel gözlerine Kaybettin birini daha çok küçükken Bilemezdin ki sevdiklerinin erken Ölümlerini göreceğini İçine attın tüm acılarını Kimseyi kırmak istemedin İyiliğin ve sevginle Işıl ışıldı masum yüzün..
Her yer bembeyaz. Eğri’de dört ay kar kalkmaz derler. Eksilere o kadar derin düşer ki hava, bir iki saniyede ölü gibi soğur insanın nefesi. Gözlerine hiç kitap değmemiş kızların gözyaşları..
Derin kırmızım Yoluna yoluna Menedildi koparılıp Katmer katmer Açıldı mor acısı Kökünden uzakta Uçsuz hiçliği Bölüştürüldü Parça parça Başkalarına Oysa bende bütün Kalsın istemiştim İçim değmişti ona Ben gecesine aittim..
Serina Hanım çiçeklerle bezeli bahçesine geçti. Bahçesine yürüdükçe sanki gönlünün derinliklerine yürüyordu. Adı “Ezber İnsanlar” olan yeni bir kitabı okumak için beyaz renkli sandalyesine oturdu. Bu haziran ayının sükûnetle cıvıldayan..
Artık şaşırmıyorum hiçbir şeye Aklım öleli çok oldu Yok öyle değil aslında Aklım öldürüldü Susmamı istedi zırdeliler Neden cahil kalmamışım Kor elemle mimlediler Şiir bile yazamaz oldum Uyurgezer ruhum delirdi..
Treni kaçırmasına üç dakika kala yetişmişti. “7. Vagon,” diye bağırdı görevliye. “Buyurun efendim,” diyen görevliyi çoktan arkasında bırakıp kendini trene atmıştı. İçeri girmek için kapıyı ileri sürdü. O sırada tren..
İçimden yükselen gürültüler kalabalık Koridorumda yürür uyurgezer yalnızlık Karanlıktan sıyrılan özümü yutamaz kasvet Kabusların örüntülerinden beni saklar mezarlık Ki onun üzerine kurulmuş yüreklerin evleri boş Yaşamların kalıntısında gezinmişçesine Gece sesler..
Ne hakla Girdin fanusumda sakladığım dünyama Ne mânâ Kalbime bağladığım disiplini kırmaya Ne fayda Yaşadığım sürece oluşan yarama su Ne hâlde İçimdeki sende oluşan boşluğun obruğu Her neyse boş ver..
Dünyanın her kıtasından sayısız hayal her gece göğe yükselir. Köpürerek yukarı taşarlar. Yükselerek uzayı bile aşarlar. Bir süre sonra olasılıktan gerçeğe dönüşmek için her düşkünün evine gökten geri damlarlar. Bu..