Kara Gözlü Mektuplar 5 / Murat Kaya

Şakaklarımda parıldayıp dururken için için kavrulan ruhumun sesi, Kalbindeki ışıltının meftunu olmanın onurunu taşıyordum. Beni can evimden vururdu, duygularının şarıl şarıl gülümsemesi; Ve ben yandıkça sürgün veren aşk odunun şerarelerine..

Kara Gözlü Mektuplar 5 / Murat Kaya
165 views

Şakaklarımda parıldayıp dururken için için kavrulan ruhumun sesi,
Kalbindeki ışıltının meftunu olmanın onurunu taşıyordum.
Beni can evimden vururdu, duygularının şarıl şarıl gülümsemesi;
Ve ben yandıkça sürgün veren aşk odunun şerarelerine şaşıyordum.
Ciğerime dolarken göğün direnişe kapı açan masmavi nefesi…

Kara gözlerinin ışıltısı, serab – ı ömrüme iksir sunup dururdu,
Ben kendime gelirdim, yaslana yaslana peygamber izinin nuruna.
Mehveş cemaline bakıp durdukça dilim damağım kururdu,
Tutulan nutkum bülbül gibi şakırdı, çıkınca gül endamının huzuruna.
Böylece kalbim gök gürlemelerini bastırırcasına güp güp vururdu.

Sen vardın, beni peygamber yoluna sımsıkı bağlayıp palamar gibi;
Post-modern dalgalardan sağ salim düzlüğe çıkmamı sağlayan.
Ve bana kem gözle bakanların suratına inerdin bir okkalı şamar gibi,
Ve dahi ben sana yanan bir kul olurdum her dem yürek dağlayan.
Böylece ab – ı hayat taşırdın, duygularımın tınısına bir damar gibi…

Göz göze geldiğimizde köz gibi kızaran gönlüm şen, şatır olurdu;
Kara koca duygularım kelebek uçuşlarıyla endamına serenatlar dizerdi.
Senden bana doğru ipil ipil şırıldayan samimi bakışlar hatır olurdu,
Ruhuma ektiğin nura, naçiz varlığım ne lakayt kalır, ne de yan çizerdi;
Kalem kaşların yüreğime yazılmış şiirlere birer nurani satır olurdu.

Gül yüzündeki manayı okuya okuya bütün çilelere göğüs gererdim,
Su gibi aziz sözcüklerinden kendime bir yaşama sevinci çıkararak.
Dünyevileşmiş kalabalıklardan el çeker, nefsimi aşkınla yere sererdim;
Hayalinle diz dize gelip seher vakitlerinde yüce kudrete yakararak,
Nasip olsun diye gölgende bir nebze soluklanmak vuslat anları dererdim.

Hayalimde yıldızlaşarak zifiri gecelerimi süsleyen yalnız sendin,
Yine sendin karalar bağlayan ömrüme yaklaşan bir tabip gibi.
Benim zehir zemberek hayatımı kendi hayatına ekleyip gönendin,
Kuş tüyü duygularınla sarıp sarmalayan da sendin Habip gibi.
Ve benim için hayatını hiçe sayıp kan ter soluyan bir ömre belendin…

Kıymetini bilmese de kof yürekler, yüreğimde ince bir sızısın sen;
Aşk odunun safiyane kıvılcımlarını ruhuma serpiştirip duran.
Sen olmasan da bir ömre bedel hayalinden yüreğime düşen gölgen,
Ayrı düşsek de hatıraların kızgın bir sac, kalbimi kavuran.
Oluverse duygu yüklü ömrüm ucu bucağı görünmeyen bir düden…

 

 

Şimdi ben hatıraların akranı olarak hüzne gark olup durmaktayım,
İçimde hep sen, içimde hep senle geçen günlerin şenliği…
Tenha gecelerde kalbime çifte su verilmiş çatal hançer vurmaktayım,
Orta yaşıma gelsem de taşımaktayım hâlâ senden kalan benliği;
Yine de bütün menfi vakalara rağmen vuslat hayali kurmaktayım.

Sen uzak diyarlara demir atsan da ben ruhunla hemhal olmuşum,
Sensiz geçen günlerim bir kıymık gibi beynime batsa da.
Ve hüzün ummanlarında dalgalarla boğuşan bir sandal olmuşum,
Kanayan yürek yaram yalnızlığın en yiti tuzuna yatsa da;
Yüreğime damlayan hatıraların safiyetiyle bir zülal olmuşum.

Varsın bende biriksin ayrılık rüzgârının uğultusundan yankılanan ses,
Nasıl olsa hatıraların, bana hayatın anlamını içirecek kana kana.
Elbet bu aşk odunu söndürmeye güç yetiremez post-modern denen kafes,
Sen olmasan da bu sevdanın nuru beni hep dinç kılacak yana yana;
Ve ben her zaman sen kokacağım misk – i amber gibi kesinkes.

Murat Kaya

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.