Heybet Akdoğan yazdı: “Hattatların Reisi” Hasan Çelebi

ANLATI

Heybet Akdoğan yazdı: “Hattatların Reisi” Hasan Çelebi
Yayınlanma: Güncelleme: 225 views

Tarihsel ve sosyolojik anlamda medeniyet, insanların bir yerde yerleşik hâlde olmalarını, etkileşimlerini ve özünde dini referans alarak şehir hayatını yaşamalarını ifade eder. Medeniyet, yerleşik yaşamdan sonra gelişen şehirleşmeyle birlikte kavramsallaşmış ve insanların zihinsel birikimlerini inançla bütünleştirmesiyle şekillenmiştir. Bu bakımdan medeniyet, İslâm dininin yaşam felsefesine dönüştüğü mekânlarda hayat bulmuştur.

İslâm tarihimizde “Medine” kelimesinin şehir ve medeniyet kelimelerinin özünü ihtiva etmesi bir tesadüf değildir. İnsanlığın tarihten günümüze nasıl bir hayat geçmişine sahip olduğunu ve insanların maddi ve manevi tasarruflarının özelliklerini açıklayan Medine kökenli medeniyet olgusu; inanç ve kültür unsurlarına sahip büyük toplumların eseridir. İslâm öncesi toplumlara baktığımızda medeniyet bakımından tarihsel bir potansiyellerinin olmadıklarını görmekteyiz. Çünkü medeniyet ancak tüm insanlığa hitap eden bir dinin esasından kendini besleyebilir. Bu dinin ise insan iradesinden bağımsız bir şekilde, yaratan iradesiyle insanlara iletilmesi ve tarihsel süreçlerin bütün dönemlerini kapsayıcı bir olgunluğa sahip olması gerekmektedir. Bunun için İslâm dini bütün insanlığa gönderilmiş ve yeryüzünde son aşamasına ulaşmış bir dindir. İslâm dininin bu vasfı sayesinde insanoğlunun dünya hayatındaki arayışı sona ermiş ve muhtaç olduğu tüm ihtiyaçlar kendisine tebliğ edilmiştir. Böylelikle insanlığın medeniyet aşamasına geçmesi için tarihsel koşullar ve altyapı gerekli erişkinliğe Allâh tarafından ulaştırılmıştır.

Hz. Muhammed (s.a.v)’in Medine’de, medeniyetin ilk temellerini atması ve kıyamete kadar bu perspektifi insanlığa bir rehber olarak göstermesi medeniyetin mâhiyeti ve pratikleri bakımından süreklilik arz eden bir hayat yolculuğudur. Buradan da anlaşılacağı gibi medeniyet tasavvurunda din, muhteva ve formül olarak iç içedir. Din, şehir ve medeniyet için olmazsa olmaz ilâhi kanunlardır. İlâhi kanunlar insanların gelişmesi ve ilerlemesi için sâbit olan klavuzlardır. Bu minvalde Kur’ân’ı Kerîm’in insanlığın gelişmesine ve ilerlemesine devamlı göndermelerde bulunması Allâh’ın kullarını öğütlediğinden dolayıdır. Bu öğüt Kur’ân’ı Kerîm’de ” okumak ve yazmak” üzerine iletilen âyetlerle sabittir.

Yüce Allâh’ın medeniyetin devamı için insanlığı okumaya ve yazmaya teşvik etmesi insanlığın kâmilleşmesi adınadır. İslâm toplumu olarak Allâh’ın ayetlerine, Hz. Muhammed (s.a.v)’in rehberliği sonucunda uyarak tarihte ilk medeniyeti kurduğumuz gibi yazıyla ve ilimle tüm insanlara yol gösterici olan ümmet de yine bizleriz. Hayat kaynağı olarak Kur’ân’ı referans almamız medeni yaşamımızla birlikte yazı ve marifet alanında ne kadar ilerlediğimizi ortaya koymaktadır. Kur’ân’ı Kerîm’e bir rehber olarak iman etmemiz İslâm inancının bizleri irfan medeniyetiyle buluşturmasıyla ilerlemiştir. Daha da ötesi, medeniyetin önemli bir kültürel göstergesi olan Kur’ân’ harflerinin daha güzel yazılması ve okunması için tarih sahnesinde hat sanatının ortaya çıkmasına İslâm medeniyetini vesile kılmıştır.

Kur’ân aşkından doğan hat sanatı, Kur’ân’ın doğru ve okunaklı yazılması için ve de güzel görünmesi için ortaya çıkan bir sanat olmakla birlikte çağlar boyunca değişip gelişerek günümüze kadar varlığını korumaktadır. Kur’ân’ı Kerîm’in mübarek harflerini güzel ve etkili bir görünümle okurlara sunan hattatlar, dünyanın bu en kurallı sanatı için emek harcamaktadırlar. Öğrenmesi ve uygulanması geniş bir zaman ve ince emek isteyen hat sanatı, kompozisyon ve estetik bakımından çok etkileyici İslâm medeniyetinin sanatıdır. Özellikle Osmanlı Devleti’nin çok önemsediği hat sanatı, devlet erkânının ve himmet ehli vakıfların koruyup desteklediği bir maharettir. Ancak, günümüzde hat sanatı hâlâ varlığını devam ettirse de eskisi gibi bu sanatın emektarlarına rastlamak zordur. Çünkü gün geçtikçe İslâmiyetten uzaklaşmamız, tarihimize karşı yabancılaşmamız ve genel anlamda bize ait olmayan ve adına uygarlık denilen bir asrı yaşamamız, hat sanatının unutulmasına ve bu sanatla ilgilenenlerin azalmasına neden olmaktadır.

Bu konuda şimdiye kadar önemli bir isim olan Hasan Çelebi üstadımız vardı. Ama ne yazık ki bu koca çınarı da geçtiğimiz günlerde hakka yolculadık! Hasan Çelebi, hat sanatının duayyenlerindendi. Eserleri birçok câminin kubbesinde, mihrabında, duvarlarında yer almaktadır ( Van Merkez Camii, İstanbul Fenerbahçe Camii, Eskişehir Reşadiye Camii vd.). Uluslararası koleksiyonlarda eserleri tanıtılmıştır ( Kuala Lumpur, Amman, Suudi Arabistan vd.). Bilhassa 1981 yılında İslâm Konferansı Teşkilâtı’nın yazılarını yazmak için Cidde’de görevlendirilmişti. İlk sergisini 1980’li yılların başında İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nde açmıştı. 1976 yılından beri hat dersleri veren Hasan Çelebi Hoca, onlarca hat sanatçısı yetiştirmiş bir sanatkârdı. “Hattatların Reis”i olarak dünyaca tanınmış hat sanatçımız Hasan Çelebi, her eseriyle İslâm medeniyetine önemli katkılarda bulundu. Asırlar boyu devam eden hat sanatı onunla sürekliliğine canlılık katmaktaydı. ” Necip Fazıl Saygı Ödülü” ve ” Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”nün sahibi olan Hasan Hoca, dünyanın dört bir yanından camilere nakşettiği hat sanatıyla İslâm medeniyetinin unutulmaz emektarlarından biriydi.

Hat sanatımızın en mümtaz şahsiyetlerinden biri olan ve ömrünü Hakk’ın kelâmını en güzel şekilde yazmaya adamış hattat Hasan Çelebi, müstesnâ eserleriyle gelecek nesillere ilham kaynağı olmaktadır. Dünyanın birçok yerinde 100’e yakın icâzetli öğrenci yetiştiren üstad, ülke sınırlarını aşan bir hattatdı. Eserleri ve yetiştirdiği talebeleri ile hat sanatının tarihteki muhteşem seviyesine; kaldığı yerden devam etmesine ilham veren ve öncülük eden üstad Çelebi, bütün yazı çeşitlerinde yapıtlar sunmuş ve yapıtlarında Osmanlı hat mektebinin ekolünü devam ettirmiş velûd bir hattattı. Arap harfleri onun elinde büyük bir sanatsal güce ve imkâna dönüşüyordu. Büyük bir titizlikle ve kalple hat sanatını âdeta ibadet edercesine resmetmeye çalışmış Hasan Çelebi, emek verdiği sanatıyla Kur’ân’a olan bağlılığını ve saygısını ortaya koyuyordu. Onun için hat sanatı mübarek Allâh kelâmının metinlerini onurlandırmaktı.

Hat sanatını öğrendiği günden beri kalemini elinden düşürmemişti. Hat sanatı netice itibariyle aklın, kalbin, elin ve kalemin ilâhi aşkla bütünleşerek sanatsal bir görüntünün meydana gelmesidir. Ortaya çıkan her yapıt İslâm terbiyesinin ve medeniyetinin ruhsal tercümanıdır. Ruhun olgunlaşması için hat hüneri, İslâm sanatının bir parçasıdır. Hoca- talebe ilişkisiyle ifa edilen hat sanatı muhabbetin, tevâzunun ve ahlâkın usta-çırak ilişkisiyle yaşanmasıdır. İslâmî tefekkürün içinde yoğrulan her sanatsal faaliyet gibi hat sanatı da; sanatçıya ölçülü olmayı, haddini bilmeyi ve tevhid bilincini özümseyerek eserler üretmesini aşılar. İslâm ahlâkının, sanatçıya ve toplumun tüm fertlerine telkin ettiği bu benlik farklılığı, İslâm medeniyetinin nasıl bir insan ve medeniyet ülküsünü amaçladığını gözler önüne sermektedir. Bu ülkü doğrultusunda şehirler yani medeniyet mekânları da bir şehir sosyolojisinde yer alan tüm öznel ve nesnel koşulların yönlendiricisidir. Bu açıdan din, medeniyetin şekillendiği ana güçtür. Sanatkârlar ve toplum ise bu medeniyette ne için yaşadığını bilen ve bütün insanî eylemlerini bu yönlendirme çerçevesinde ortaya koyan bireylerin toplamıdır. Bu nedenle sanatta ve estetikte yaşanılan her gelişme medeniyetin can damarı olan İslâmiyetten beslenmektedir.

İslâm’ın medeniyet unsurlarından biri tanesi olan hat sanatı da aynı şekilde varoluş amacını İslâm medeniyetine borçludur. Allâh’ın sözlerinin en güzel biçimde yazıya aktarımının sanatsal bir boyutu olan hat sanatı bu meâlde ilhâmın kalemle yansıyan bir başka ifadesidir. Şüphesiz, tarih boyunca her kültür söz üzerine bina edilmiştir. Bu sözlerin yazıya dökülerek kalıcı hâle gelmesi ise medeniyetleri vücûda getirmiştir. Hat sanatının İslâm medeniyeti içerisinde özel bir yeri vardır. Medeniyetimizin bir kalbi gibi olan bu sanat, hattat tarafından harflerin kâğıda işlenerek onun mutlak olan formuna yaklaşmak için nakşedilmektedir. İslâm medeniyetinde hat sanatının sanatkâra muhabbet vermiş olan bu gücü, görünen dünyanın gözle değil; gönül gözüyle görünen taraflarını ve tabiatın değişmez yasalarını sanatkâr tarafından ifade etmesine fırsat sunmaktadır. Çünkü hat sanatı yazının yalnızca bilgi aktaran özelliğiyle sınırlı değildir. Hat sanatının taşıdığı manevi içerik ruh (gönül) dünyasının hissedilmesini sağlar. İslâm medeniyetinin hikmeti, insan ruhunun manevi yönünü bir yandan hat sanatıyla da bu şekilde açığa çıkarmaktadır. Bu yönden hat sanatı, İslâm inancının bir zarafet hâlinde sanatsallaşmış dilidir.

Medeniyetin gerçek anlamıyla İslâm’ın kabul edildiği topraklarda gelişmeye başlaması, İslâm ahlakıyla üretilen sanatsal eserlerin de yaratılmış olanın kaynağına dönük hakiki çalışmalar eşliğinde yapılmasını sanatsal bir kaygıya dönüştürerek güçlendirmiştir. Bu kaygının düşünsel zemini elbette her şeyin en güzel yaratıcısı olan Allah’ın varlığını kabullenmekten ileri gelmektedir. İslâm inancına sahip olan şehirli (medeni) toplumlar, her şeyin muhteşem yaratıcısı olan Allah’ın vahyetmiş olduğu ahlaklı bir yaşamı bu sayede şehir kültürünün bütününde yaşarlar. Maddi anlamda bu kültür, İslâm medeniyetinin mekânsal bakımdan şehir yapılanmasına kazandırdığı estetik mimaride de görülmektedir. Osmanlı Devleti’nin şehir mimarisi ve toplumsal yaşamı her zaman beğenilen ve aranılan bir medeniyet tasavvuru olarak yerini muhafaza etmektedir. İslâm medeniyetinin tarihsel sürecinden bizlere miras kalan hat sanatı da meraklılarını hayretler içinde bırakacak kadar tarihsel birikimini günümüze kadar taşımaktadır.

Hat sanatının üstadlarından olan merhum “Hattatların Reis”i Hasan Çelebi de ömrünü adadığı hat sanatı çalışmalarıyla İslâm medeniyetinin önemli bir sanatkârı olarak hep örnek alınmaya ve anılmaya devam edecektir. Hasan Çelebi üstadı rahmetle anıyorum ve İslâm medeniyetinin daha iyi anlaşılmasını temenni ediyorum!

Heybet AKDOĞAN

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.