Beyaz Gül Goncası

Mavi gözlerin gördüm göreli gönlümü yakar durur bir kezzap gibi
Seni düşünürüm her gece bin parçaya bölük kalbimi dinleye dinleye
Aşkına tutulup çaresiz kalmak sanki gökten inen bir azap gibi
Mecnun’a rahmet okuta okuta dolaşırım diyar diyar inleye inleye
Her bakışın beni bana unutturur çetinler çetini ilahi gazap gibi
Yine de ardın sıra koşarım dertlerimi kederlerimi binleye binleye
Bir yudum su gibi ferahlatır içimi mavi gözlerin can alıcı bakışı
Elin elimi tutunca şen şakrak bulutların üstünde gezerim yanarak
Bir muhabbet kuşu gibi öter gönlünden gönlüme sevgi akışı
Kendimi bulurum her an her lahza o kutsal ismini desturla anarak
Beni her daim cezbederek aşk odunu körükler örgülü saçlarının nakışı
Ben de kendi kendimi teskin ederim tuza yürek yaramı banarak
Bembeyaz kelebekler gibi uçar durursun gönül bağımda
Seni seyrede seyrede dudaklarım uçuklar mest olurum kana kana
Öyle ki vurgun yedim mavi gözlerinden ter ü taze çağımda
Sadece ve sadece senin aşkına bürünüp durdum budana budana
Melekler bile hayretle küçük dilini yutar oldu solumda sağımda
Zikir halkasına şevkle otururlar her gece seni ve beni ana ana
Mavi gözlerin albenisi yüreğime bir köz gibi oturup da durdu
Öyle ki içimde alevlenen aşk odu arşı âlâya ulaştı yıldızları aşarak
Böylece ömrüme ilahi aşkın cana can katan büyüsü buyurdu
Meleklerin gözleri fal taşı gibi açıldı bendeki bu hale şaşarak
Ayan beyan temaşa eder oldum mavera denen o güzelim yurdu
Böylece bir çırpıda karanlığın zarını yırttım can evimden taşarak
Mavi gözlerin ruhumu hallaç pamuğu gibi darmadağın etti
Yıldızların arasında dolaştım mâh yüzünden vurgun yiye yiye
Gönlünden gönlüme akan sevda ateşi dünyadan el çekmeme yetti
Taşlandım horlandım kem gözlerin nazarına geldim ne diye
Oysa bu aşkın kıvılcımları ham kalmamı önleyen bir setti
Ne yazık ki bilemediler bu aşkın çilesi rahman katından bir hediye
Mavi gözlerin büyüsüne kapıldım kapılalı kendimi bilmez oldum
Gönlüm matem yüklü kervanlara döndü sürekli çile çeken
Beni bir türlü anlamayan yüreklere şaşıp saçımı başımı yoldum
Öyle yolların yolcusu oldum ki kalbimi kanatıp gam kasavet eken
Yalnız bırakılıp da öyle acılara duçar kaldım ki sararıp soldum
Bütün kâmil yürekleri tutuşturdu her kurşun yüreğimden seken
Mavi gözlerine derinden baka baka ilahi aşkın kapısını çaldım
Beni büyük bir hürmetle özene bezene karşıladı meleklerin şahı
Böylece gürültü patırtı çıkarmadan gidip peygamberden el aldım
Yundum yıkandım duruldum üzerimden silindi bu aşkın günahı
Öyle hafifledim öyle hafifledim ki kendimi uzay boşluğuna saldım
Ve çile doldurmak için kolları sıvadım tutmasın diye beni mazlum ahı
Esir almasın diye beni dünyanın şerri mavi gözlerine demir attım
Kalbinin sesini dinleye dinleye en sonunda vuslata erdim
Bu aşkla yana yana girdiğim her mekâna şen şakrak bir huzur kattım
Çile hamurunda yoğrula yoğrula tüm acılara göğüs gerdim
Dünya nimetlerinden yüz çevirerek sanki ölüm uykusuna yattım
Böylece modern yaşamları yerme hakkını kendime verdim
Murat Kaya
Yorum yaz