Beyaz Gömlek / Olcay Kasımoğlu

ÖYKÜ

Beyaz Gömlek / Olcay Kasımoğlu
300 views

İlkokuldayken öğretmenimiz herkesten ailesiyle ilgili kısa bir öykü yazmasını istemişti.

Sınıfımızda Zonguldak-Kozlu’dan gelen bir arkadaşımız vardı. Ürkek ceylanlar gibiydi. Fazla konuşmazdı. Gözleri kömür gibi simsiyahtı. Çocuğuz, sorduğumuz soruların nereye varacağını bilecek yaşlarda değildik. Adile’ye, ‘’Neden senin gözlerin kömür gibi?’’ Diye sordum. Adile, boğuk bir sesle:

‘’Benim babam madenci, belki de ondandır,’’ derken sesi titriyordu. Ters giden bir şeyler olmuştu ki; gözleri doldu. Telaşlandım. ‘’Hayırdır bir şey mi oldu?’’ Diye sordum. Kömür gözlü kız, ‘’Yok.’’ Dedi. Bir şey diyememiştim ama niye ağladığını çok merak ediyor, sormaya da çekiniyordum. Ertesi gün okula geldiğimizde herkes ailesiyle ilgili öykülerini okumaya başladı. Sıra Adile’ye geldi. Okumaya başladı:

“Ben daha çok küçüktüm. Henüz ilkokula bile başlamamıştım. Harçlıklarımdan biriktirdiklerimi kumbarama atıyordum. Ertesi gün babamın doğum günüydü. Ona ne alsam diye düşünürken televizyonda beyaz gömlekli bir erkek gördüm. Birden aklımda bir fikir canlandı. Kendi kendime: ‘’Oleey alacağım şeyi buldum,’’ dedim. Hemen kumbaramı boşaltarak paralarımı saymaya başladım. Anneme koşarak babama hediye almak istediğimi söyledim. Çok heyecanlıydım. Öğleden sonra çarşıya çıktık. Annem: ‘‘Kızım babana ne almak istiyorsun?’’ diye sordu. Ben de ona: ‘’Sürpriz,’’ dedim. ‘’Sen manava git, ben de konfeksiyoncu amcaya gideceğim, işim bitince senin yanına gelirim,’’ dedim. Tezgaha boyum ulaşmasa da zar zor tezgahın arkasında duran kocaman göbekli amcaya:

‘’Babama gömlek almak istiyorum,’’ dedim. Göbekli amca:
‘’Hay hay kızım babanın bedeni kaç?’’ dedi. Şaşırmış, afallamıştım. Telaşla:
‘’ Ne bedeni dedim?’’ Adam anlamıştı.
‘’Cüssesi benim kadar var mı?’’
‘’Yok, siz biraz şişmansınız O sizden daha zayıf,’’ dedim. Amca gülerek:
‘’Boyu ben kadar mı?’’
‘’Evet,’’ dedim.
‘’ Anlaşıldı. Şimdi söyle bakalım, hangi renk alacaksın?”
‘’Beyaz,’’ dedim.
‘’ Baban ne iş yapıyor?’’
‘’Madenci.’’

Yüzüme bakışı çok tuhaftı. O zaman çok da üzerinde durmamıştım. Gömleği hediye paketi yaptı. Sevinçle dışarı fırlayıp annemin yanına geldim. Annem:

‘’Benden de saklı tuttuğuna göre çok önemli olmalı,’’ dedi. Adile, ışıl ışıl parıldayan gözlerle:

‘’Anne, babam bu hediyeye çok sevinecek. Gün boyu güneşsiz, kara kömürün içinde ömür tüketiyor.” Dedim. Tıpkı gömlekçi amca gibi annem de şaşkın gözlerle bana bakıyordu.

Akşam oldu. Babam gelince koşarak boynuna atladım. ‘’Sürpriiiiiiz,’’ diyerek annemi beklemeden, elimdeki paketi ellerine bıraktım. Babam:

‘’Dur hele, azıcık bekle kızım, yapışan kömür kurumunu iyice bir yıkayıp geleyim. Deyyus bir yıkamayla da çıkmıyor,’’ diyerek bana göz kırptı. Ben, heyecanla bekliyordum. Biraz sonra geldi. Armağanımı eline aldı. Açtı. Sadece baktı. Bana dönüp:

‘‘Ama ben bunu giyemem ki kızım!’’ Dedi. Birdenbire şok olmuştum: ‘’Niye ki? Babacığım bu gömlek sana çok yakışır. Hem sen televizyondaki adamdan daha yakışıklısın,’’ dedim. Babam:

‘’Ah kızım, bizler madenciyiz. Beyaz gömlek bizde anında kirlenir,’’ dedi. Babamın dediğinden hiçbir şey anlamamıştım. Ağlamaya başladım. Bu sırada annem içeri girdi. Ağladığımı görünce babama dönerek:

‘’Hayırdır Mustafa, ne oluyor? Kızı neden ağlattın?’’ Dedi. Babam:
‘’Adile’m bana beyaz gömlek almış. Beyaz bizde çok çabuk kirlenir, dedim. Ondan ağlıyor. Annem:
‘’Allah iyiliğini versin Mustafa, bu yaşta çocuğa denilecek şey mi bu? Neyse kuzum, baban beğenmediğini söylemiyor ki! Bu gömleği giyecek zamanım yok demeye getiriyor. Oluşan duruma babam da üzülmüştü:
‘’Özür dilerim kızım. Sana böyle söylememem gerekirdi. Sana söz veriyorum. Bir gün o gömleği senin için özel olarak giyeceğim,’’ dedi. Ben, çok ısrar ettim. Ne olur şimdi giy,’’ dedim.

‘’Peki, kızım,’’ dedi. Gömleği giyip yanıma geldi. Gerçekten çok yakışıklıydı. Beyaz gömlek, koyu kahve gözlerini daha da derinleştirmişti. Benim babam gerçek bir elmastı. Bütün karalar bir kenara çekilmişti. Eğildi saçlarımı öptü, alnımdan öptü. Çok mutlu olmuştum. Uzun süre kucağından inmemiştim. Baba kucağı o kadar tatlı ve sıcaktı ki; babamın kollarında uykuya dalmıştım. Sabah uyandığımda yatağımdaydım ve babam çoktan madene gitmişti.

Akşam karanlığı çökmüştü. Komşular feryat figan bir yerlere koşturuyor, bağırışlar, ağlama sesleri kulağımı deliyordu. Dışarı fırladım. Komşular: ‘’Maden göçmüş, işçilerin çoğu ağır yaralı, ölenler de varmış,’’’ diyorlardı. Kapımızın eşiğine oturdum. Çok korkmuştum. Benim babam da madenciydi…

Bahçe kapısının girişinde yere yığılmış annemi gördüm. Dizlerini döven annemin ellerinin arasında saçları vardı. Saçlarını yolmuştu. Kara haber gelmişti. Benim babam da maden kazasında ölenler arasındaydı. Artık benim babam da ölmüştü.

Adile ağlamaya başladı. Herkesin gözleri dolmuş, ölüm sessizliği sınıfın içine düşmüştü. Öğretmenimiz: ‘‘İstersen sonra oku kızım,’’ dedi. Bunun üzerine Adile:
‘’Babama ait hiçbir şeyi yarım bırakmayacağım öğretmenim,’’ diyerek devam etti:
‘’Benim babam bir daha o beyaz gömleği asla giyemeyecekti. Babamın arkasından günlerce ağlamıştım. O beyaz gömlek halen çekmecemin gözünde durur. Ne zaman birinin babası ölse, çıkarır öper yerine koyarım. Son kez benim için giydiği, kokusunun sindiği, ellerinin dokunduğu o beyaz gömlek ben var oldukça hep çekmecemde kalacak.

Gözlerim bu yüzden kömür karasıdır. Kara elmastan yadigardır. Babam kalbimin derinliklerinde hep taptaze ve neşeyle bana bakacak…’’ dedi ve sustu. Sınıfı derin bir sessizlik kaplamıştı.

Sınıfta ki herkes ağlıyordu. Biz de hep beraber Adile’mize sarılıp maden ocağında ölenler için gözyaşı döktük.

OlcayKasımoğlu
14.02.2024

 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.