Aydın Akyüz yazdı: SAFFET KEMALETTİN YETKİN 

EDEBİYAT

Aydın Akyüz yazdı: SAFFET KEMALETTİN YETKİN 
Yayınlanma: Güncelleme: 441 views

Bu yazımda Türk edebiyatında deneme yazarı olarak ilk akla gelen isimlerden biri olan Suut Kemal Yetkin’in babası Saffet Yetkin’i ele almaya karar verdim. Nedenine gelince; meclis tutanaklarından bir konu üzerine araştırma yaparken hilafetin kaldırılması ile ilgili önergede babası Şeyh Saffet Efendi’nin ismiyle karşılaştım. Daha önce hilafeti kaldıran ikinci mecliste iki şeyh yer aldığını biliyordum ama bunlardan birinin hilafetin kaldırılması teklifini veren olmasını ve Suut Kemal Yetkin’in babası olduğunu bilmiyordum. Gerçekten ilginç bir karşılaşma oldu benim için. Şeyh Saffet, Saffet Kemalüddin Yetkin ismiyle 1950’li yıllarda Ankara İlahiyat Fakültesi Dergisi’nde oğlu Suut Kemal Yetkin ile birlikte tasavvuf yazıları da yazmış. Hakkında yazılmış bir kitap da gördüm: Ulaş Salih Özdemir’in ‘Kişiliğiyle Urfa Mebusu Şeyh Safvet Efendi -Mustafa Kemalettin Yetkin’ kitabı.

Şeyh Saffet, ünvanından da anlaşılacağı üzere gerçekten bir şeyh: Urfa Halveti Dergâhı şeyhi. Postu babasından devralmış. Adının ilkinde Mustafa ismi olduğu, aynı zamanda Kadiri şeyhi olduğu da hakkındaki bilgiler arasında. Mebusan Meclisi’nde üç dönem milletvekilliği yapmış. Millî Mücadele’ye destek vermiş (iddia edilmiş), Cumhuriyet’in ilanından sonra ikinci dönem Şanlıurfa milletvekillerinden olmuş. Hilafetin kaldırılması ve Osmanlı Hanedanının yurtdışına çıkarılmasına dair 307 no’lu kanun teklifinde 53 kişi ile beraber imzası olması nedeniyle birtakım kesimler tarafından kızgınlık duyulmuş kendisine. Hatta “gavur oldu” diyenler olmuş. Ben konunun siyasi ve dini yönüne girmeyeceğim burada. Zira bu benim uzmanlık alanım değil. Bu mesele tarihçilerin işi. O gün hilafet kurumunun devam edip etmemesi gerektiği meselesi yine tarihçilerin, bir yönüyle de siyasetçilerin işi. Ben bu konularda bugünün bakış açısıyla şahsi görüşümü belirtemem. Tarihi kişileri ve olayları kendi döneminin şartlarına göre tarafsız değerlendirilmesi taraftarıyım. Tarihteki kişilikleri ve olayları bugünün görüşü ve kültürüyle net çizgilerle dışlamak veya savunmak doğru olmaz. İyisiyle kötüsüyle bu tarih bizim tarihimizdir, bu kişiler de bizimdir. Burada herhangi bir yargıda bulunmayacağım; fakat izlenimlerimi de esirgemeyeceğim.

Meclis tutanaklarından ilgili önergedeki açıklamalarına bakıldığı zaman kendisine haksızlık yapıldığı kanaatini edindim. Niyetinin gayet sarih olduğu, El-Ezher’de okumuş ve sonraları hakimlik yapmış bir din alimi olarak bu meseleye gayet hâkim olduğu ve milletin geleceğini düşünerek hareket ettiği izlenimini oluşturdu bende Şeyh Saffet’in savunması. Ayrıca burada teknik bir hususu belirtmeliyim ki; TBMM 3 Mart 1924 ikinci celse tutanaklarında ilgili kanun teklifinde Urfa Mebusu Şeyh Saffet Efendi ibaresi, hatta bazı yerlerde Safvet şeklinde yazılmışken kanun teklifinde söz alan Şeyh Saffet Efendi ismini karşısında Konya ili yazılmış. Bu şekilde yazılmış olan bu ifade hatalı olmalıdır. Çünkü Konya mebusu Şeyh Saffet adında biri yoktur kanun tekliflerinde. Ben Urfa mebusu Şeyh Saffet Efendi olduğunu varsayarak/belirterek ilgili kanun teklifi konuşmasına kısaca yer veriyorum:

Hulefai Raşidin Efendilerimizden sonra Cumhuriyet’e kadar hilâfet meselesi hiçbir zaman ne tetkik edilmiş, ne de mâkul ve mantıki bir hükmü sahiha iktiran etmiştir. Cumhuriyetin Türkiye halkında ispat eylediği rüşt ve kiyaset ve bize temin eylediği hürriyet ve adalet sayesinde hilâfet meselesinin mahiyetini artık bütün âlemi İslâm’a karşı tahlil ve ilân edecek vaziyette bulunuyoruz.

Bugün mülkün her tarafında canu gönülden hüsnü telâkkiye iktiran eden Cumhuriyet, halk seviyesinin en âli derecelerde olduğunu ispat eylemiştir. İşte bu sayededir ki bugün bu meselenin halli ile iştigal ediyoruz.

Bir mücizei nebeviye olarak “hilâfet yani âdil ve hak ile kaim bir Hükümet benden otuz seneye kadardır” buyurulmuştu. İmam Ali Efendimizin müddeti hilâfetleriyle otuz sene tamam olunca zulüm ve adaveti ile Emeviye Hükümeti zuhur etmiş ve hak ve adlin esasatı sarsılmaya başlamıştır. Bu hadisi şerif ile sabit oluyor ki dini İslâm nazarından hilâfet hak ve âdil üzere icrayı Hükümettir. Böyle bir Hükümet Peygamberimiz Efendimizden sonra ancak “30” sene devam edebilmiştir.

Bunlar sarahaten gösteriyor ki herhangi bir Hükümeti İslâmiye âdil ve hak üzere umuru âmmeyi idare ederse o Hükümet yeryüzünde Allah’ın halifesidir. Adil ve haktan inhiraf eden hükümetler o mübeccel sıfattan pek uzaktır. Müruru asar ile hadisatı künyede beşeriyetin bittecrübe bulduğu bir hakikat vardır ki Rusuli Kiram Hazeratından sonra adil ve hak üzere kaim bir Hükümetin ancak idarei cumhuriyede bulunabilmesidir. Zaten hulefayı Raşidin devirlerinde cumhur ashabın efkârı umumiyesi hâkim idi. Binaenaleyh mademki bugün hak ve adil üzere icrayı Hükümet ancak cumhuriyetle kaimdir ve idarei hazıramız da hamdolsun bir idarei cumhuriyedir. Hilâfetin mahiyeti aklen ve mantıkan Büyük Millet Meclisi’nin şahsı mânevisinde tamamiyle tecelli etmiş oluyor. Şu halde Dini İslâm’ın kasdeylemiş olduğu hilâfetin hakikati bu Meclisi Muazzamın şahsı mânevisinde tecelli etmekte iken hilâfet sıfatı mübeccelesini Büyük Millet Meclisi haricinde hakaiki İslâmiye hilâfına bir lâfzı bimânadır ki sinne düşürmek Cumhuriyetle asla tevafuk etmiyecek bir haleti garibedir. Artık böyle bir garebete karşı her ne yapılmak lazımsa hilâfetin mânayı asliyesini haiz bulunan Heyeti Celilenize aittir. Lâyihai kanunüyedeki birinci madde tamamıyla mâruzâtı âcizanemin bir neticesidir. Binaenaleyh kabulünü istirham ederim.”

Şeyh Saffet Efendi’nin buradaki niyetini tam olarak anlayabilmemiz için başka bir kanun teklifinde söylediği şu sözleri dikkate almak zorundayız:

“Efendiler, malûmuâlileridir ki, Hükümeti Milliyei hazıramızın tarzı teşekkülü âdeta bir mucizei İlâhiye ve bir hârikai kevniyedir. Tarihi beşeriyette bir misline daha tesadüf edilmez. Biz bu hâdisenin içinde bulunduğumuzdan dolayıdır ki, belki takdir edemeyiz. Fakat tarihi müstakbel bunu mufassalan yazacak, emsali âtiyemiz bunu hakkiyle ve etrafiyle takdir edecektir. Hâkimiyeti Milliye Hükümetinin alâmeti farikası, sabık hükümetlerin hiçbirisine benzemeyişindendir. Bunun ittihaz ettiği alâmeti farika bütün, umum makasıdında daima millî, vatanî ve mukaddes gayeleri bir hedef ittihaz etmesindendir…”

Buradaki sözlerinden görülüyor ki, Şeyh Saffet Efendi Cumhuriyet Hükümeti şeklinin en iyi idare şekli olduğunu, hilafet makamının bu hükümet ve yönetim şeklinin içinde mevcut olduğunu kabul ediyor. Hakkında iddia edildiği gibi hilafete tekke açmasına izin verilmediği gerekçesiyle düşman olduğu ya da kanunun önceden hazırlanıp içeriği hakkında dahli ve bilgisi olmadan imza attırıldığı gibi sebeplerin doğru olmadığını burada bizzat kendi sözlerinden anlayabiliyoruz.

Saffet Efendi ile beraber Seyyid Bey de kanunu savunmuş. Seyyid Bey hilafetin dini değil siyasi bir kurum olduğunu söylemiş. Bu iki şeyh vekil bir dahaki hükümet ve seçimde mecliste yer alamamışlardır. Burası da düşündürücüdür. Keşke devam etselerdi. Sonraki görüşlerinin değişip değişmediğini görürdük. Bu sayede bu mesele etraflıca tartışılmış olurdu.

Şeyh Saffet Efendi’nin oğlu Suut Kemal Bey, Galatasaray Lisesi mezunu. Sorbonne’da okumuş üniversiteyi. Biz kendisini edebiyattan denemeci, hatta eleştirmen diye biliyoruz ama Felsefe okumuş ve öğretmenliğini yapmış. Asıl uzmanlık alanı Estetik ve Sanat Tarihi. Dil ve Tarih- Coğrafya’da profesörlüğünü yapmış bu alanın. Türk ve İslam sanatları üzerine çalışmaları devam etmiş. Ankara İlahiyat’ta uzun yıllar çalışmış. Resim, heykel ve sanat üzerine çalışmaları nedeniyle en yüksek paye ordinaryüs ünvanını almış değerli bir isim Suut Kemal Yetkin. Babasının izinde iki dönem Şanlıurfa milletvekili olmuş. Tercüme Bürosu’nda ve Türk Dil Kurumu’nda görevler almış. Enstitüler kurmuş, dergiler çıkarmış, uluslararası kongrelere katılmış, yurtdışında üniversitelerde dersler vermiş, dekanlık ve rektörlük yapmış. Daha birçok önemli işler yapmış, görevlerde bulunmuş gerçek bir münevver. Onunla ilgili de başka bir yazı da daha ayrıntılı bir yazı yazacağız.

Aydın Akyüz

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.