Siyem siyem ağlıyor şehir vahiyden vareste kaldım diye Fırtınalar koparan gönlüm yumuluyor vahyin nur sağanağı sesine Herkes benden el etek çekip duruyor neden nasıl niye Vahiyden yüz çevirip koşuyorlar hayran..
Siyem siyem ağlıyor şehir vahiyden vareste kaldım diye
Fırtınalar koparan gönlüm yumuluyor vahyin nur sağanağı sesine
Herkes benden el etek çekip duruyor neden nasıl niye
Vahiyden yüz çevirip koşuyorlar hayran kalarak asrın kefesine
Her nedense insanları cezbetmiyor Allah’tan gelen hediye
Bense hiç aldırmadan yürüyorum uyup ilahi aşkın kor nefesine
Beni inşa ederek göklere çıkarıp duruyor nazm – ı celil nuru
Hiç kimse bunu anlamıyor herkes kendi sevdasının peşinde çürüyor
Yaraya neşter olan nur sese kulaklar tıkanmış baş tacı edip gururu
Oysa allı pullu şeytan ıslıkları cümle âlemin defterini dürüyor
Keşmekeş içinde duygular karmakarışık İsrafil üflemiş gibi suru
Çivisi çıkmış dünya şen şakrak hoplaya zıplaya kıyamete yürüyor
Öksüz bırakılmış nazm – ı celil nuru raflarda gözyaşları döküyor
Yalnız ben tutuyorum elinden kalbimde ince sızı vurgun yiyip duruyor
Gökleri çınlatan feryadı figanı benim ruhumu yerinden söküyor
Vahye lakayt kalanları görüp durdukça ruhumun dili damağı kuruyor
Buz gibi soğuyorum asırdan gönlüme karanlık bir kasvet çöküyor
Vahyin ışıklarına kurulan melinit pusu beni can evimden vuruyor
Hakikati haykırdım nazm – ı celil nuruyla baş başa verip
İçime revnak – ı bahar doldu gözyaşlarımla arınıp durdu ruhum
Ayaklanmaya hazır gözlerimle er meydanına çıktım acılar derip
Sanki her kapıdan kovulan ciğerleri su toplaya toplaya şişen Nuh’um
Oysa halis niyetim düzlüğe çıkmaktı asrı yüzüstü yere serip
Ne yazık ki cümle âlemin gözünde şirazesi bozuk bir güruhum
Bülbül gibi şakıya şakıya modern asrın yüzüne tükürdüm
Vahyin nuru damlaya damlaya tutuşturdu göğsümdeki ateşi
Böylece modern asrın kirli emellerini yanımdan yöremden üfürdüm
Bir kütük gibi yana yana parıldayıp durdu gönlümün güneşi
Vahiyden güç alarak zehir zemberek karanlığı Kaf dağına sürdüm
Bundan dolayı bulunmaz yalım yalaz ruhumun menendi eşi
Beni bana anlatır durur asırlardır nazm – ı celil nuru
Ben ondan razıyım o benden razı gönlümde aşk nârı parıldar
Onun sayesinde başını alıp gitti hayatımdan asrın çirkef uru
Melül mahzun olsa da ömrümün her anı yine de rahmet şarıldar
Yalnız ve yalnız onda buldum ruhumu şenlendiren süruru
Yana yakıla bütün hücrelerim uhrevi vuslatı mırıldar
Eşref – i mahlûkat sınırına dayanıp aşk odu nedir bildim
Bütün kuşlar benim yere göğe sığmaz dertlerime dem çekti
Erenler safına demir atıp dünyayı gözümden gönlümden sildim
Nazm – ı celil ruhuna eğilince yalvaç izi gönlüme irfan ekti
Hicretin anlamını içerek yundum yıkandım arındım irkildim
Öyle ki beni vurmaya yeltenen dünya sevgisi yüreğimden sekti
Nazm – ı celil sevgisi içe içe elbet kendini bulur gül yurdum
Söyler misin bana ey seyri sülük yolcusu bunu bilmeyecek ne var
Dağlara çıktım şehirlere indim geldim aşk odunun eşiğinde durdum
Bütün yollara sırt dönüp de peygamber izini kendime eyledim kulvar
Ben Türk’üm nazm – ı celil sözü tutup turnayı gözünden vurdum
Ey peygamber kalbinden sızan aşk odu şimdi beni sımsıkı sar
Murat Kaya
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.