Muzaffer Oruçoğlu ve Uçurum Geyikleri

“Uçurum Geyikleri bundan önceki baskılarında iç içe geçmiş iki romandan oluşuyordu. Romanlardan birisi, Hititlerden 1940’lara kadar olan Dersim’i, diğeri ise Barbara Anna Kistler’in Zürih’ten Munzur’a uzayan devrimci yaşamının merkezde olduğu olayları anlatıyordu. İç içe geçen ve birbirlerine parelel akan Uçurum Geyikleri adlı romanı,  iki ayrı roman halinde basmayı daha uygun gördüm. Elinizdeki bu roman, daha önce basılan Uçurum Geyikleri romanında yer alan söz konusu iki romandan birisidir.  Diğeri de yayınlanacaktır. İyi okumalar.”

Muzaffer Oruçoğlu

Tanıtım Bülteninden

“Yeniden başladı yürüyüş. Genç nüfusun boşaldığı, evlerin ihtiyar karı kocalara kaldığı mezralardan geçtiler. Tomurcuk, kayakınası ve dağkeçisi kokusunu soluyarak tırmanışa geçtiler.

Yıldızlar büyüdü. Kederli, engin bir gökyüzüyle karşılaştılar. Yalnız kalmış bir keklik yavrusunun çığlığıyla ürperdi koyaklar. Konaklama kararı alındı.
Ağır, homurtulu uykuların üzerinden tan alacası yükseldi. Menekşe moruna girdi doğu yakası. Yedi yıldız kümesi silindi. İri çiy damlaları, yosun soluğu ve sabah sisiyle yıkandı kayalar. Şakıyışları bayladı göçmen kuşlarının.

Gözkapaklarını usuldan araladı. Barbara. Yapraklar, dallar arabından gökyüzünü süzdü. Gördüğü düşü anımsadı. Granit bir kayaya yapışmıştı. Gökyüzünü andıran, masmavi… Yüzü, kendi yüzüne benzemiyordu. Ellerindeki parmaklar çoğalmış, ayaklarındaki parmaklar ise eksilmişti.

Muzaffer Oruçoğlu kimdir:

Kars’ın Göle kazasına bağlı Büyük Zavot köyünde doğdu. İlkokulun ilk üç yılını komşu köyün okulunda, bir yılını kendi köyünde, son yılını da Kars’ta okudu. Kars Orta Okulunu bitirdikten sonra, Öğretmen okulu sınavlarını kazanarak Rize Öğretmen Okuluna, iki yıl sonra da İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okuluna gitti. Bir yıl sonra, Fen Fakültesi Matematik Astronomi bölümüne girdi. 67’de 9 arkadaşıyla birlikte, Amerikan 6. Filosuna karşı yayınladıkları bildiri gerekçesiyle Çapa Yüksek Öğretmen Okulu’dan atıldı. 68 öğrenci hareketlerine katıldı. 1969’da Değirmen Köyündeki toprak işgaline katıldı ve tutuklanıp Silivri cezaevine konuldu. 1972’de TKP(M-L) kurucuları arasında yer aldı. 1973’de İstanbul’da yakalandı ve ömürboyu hapse mahkum edildi. Tutsaklık yıllarını şiir ve roman yazarak geçirdi. 13 yıl tutsaklıktan sonra askere alındı. Askerden Mayıs 1986’da firar edip, Yunanistan’a kaçtı. Fransa’ya iltica etti.Yeniden roman yazmaya ve resim yapmaya başladı. Politik ve edebiyat dergilerinde makaleleri yayınlandı. 1988’ de evlenerek Avustralya’ya yerleşti. Bu kıtada ilkin iki yıllık resim ve heykel kolejini (Greensborough TAFE COLLEGE – NMIT) bitirdi. Daha sonra Royal Melbourne Teknoloji Enstitüsüne (RMIT) bağlı, PUBLİC ART bölümünde üç yıl resim ve heykel eğitimi aldı.

Şimdiye kadar toplam altı ülkede yetmişe yakın kişisel resim sergisi açtı. 13’ü roman, 8’si şiir, 2’si masal,1’si siyasal tarih olmak üzere olmak üzere 32 kitabı yayımlandı.

2011 yılı Abdullah Baştürk işçi edebiyat ödülü Grizu romanına verildi. Sancı dergisinin danışma kurulundadır ve aynı dergide makaleleri yayınlanmaktadır. Ayrıca Güncel Sanat dergisinde de makaleleri yayınlanmaktadır. Halen Avusturalya’da yaşamaktadır.

Oruçoğlu Marksist dünya görüşünü benimsemiş yazarlardandır. Eserlerini de bu bakış açısıyla oluşturmuştur. Politik kimliği eserlerinin tamamına sirayet etmiştir. Eserlerinde Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu’da yaşanan sorunlara yer vermeye çalışmıştır. Nehir roman olarak adlandırabileceğimiz Grizu dörtlemesinde maden işçilerinin hayatını ve sıkıntılarını konu edinmiştir. Tohum romanı Türkiye Komünist Partisi kurucularından İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşlarının öyküsünü işler, anı-roman olarak değerlendirilebilir.

Kangurular romanında Avustralya’da yaşayan bir türk genci ve ressam bir Aborjin kızın aşk hikayesi anlatılır. Denemeleri tecrübelerinden hareketle dünya düzenine bir başkaldırı niteliğindedir. Yok edilen geleneklerden, sorumsuz kullanılan doğal kaynaklara kadar pek çok konuda eleştirel içerikli denemeler kaleme almıştır.