Mahmut’un dolayısıyla da yazarın hayalindeki kadın Marta / Sırrı Serdar ÇAKIN

Dünya edebiyatında Saramago okuduğumda ne kadar edebi zevk alıyorsam, Oruçoğlu okuduğumda da aynı zevke ulaşıyorum. Muzaffer Oruçoğlu’nun bu kitabı biraz daha katmerli bir edebi ziyafete döndü benim için. Çünkü hem okudum hem dinledim. Böylesi de bir başka güzel oluyor, öneririm. Özellikle “Çıplak ve Özgür” gibi belli bir sorunu konu alan romanlar için okuyup-dinlemek kaçırabilecek küçük ayrıntıları telafi etmede çok iyi bir yol oluyor.

“Çıplak ve Özgür”ü “Bizim Kütüphane” için okuyan Rana Toka’dan dinlemek muhteşem bir tat veriyor insana. You Tube’ a romanın ismini yazarsanız sayfa geliyor. Dinlemeye başladığınızda bırakamayacağınızı garanti ediyorum.

Roman kahramanımız Mahmut – yazarımız Muzaffer Oruçoğlu’nun ta kendisi bence- yaptığı iş sorulunca “romancı” olduğunu söylüyor aynı zamanda resimle uğraşıyor. Romanda da anlatılan “Çıplak ve Özgür”ün yazılış macerası. Sürprizbozan verdiğimi düşünmeyin sakın, çünkü romanın okura ulaştırmak istediği bir tez var.

Bu yüzden olay, kişiler, çevre, zaman hep ikinci plana atılmış. Çevre, yazarında yaşadığı yeni kıta Avustralya ki zaten Türkiye olsa “başımıza ne geldiyse kadınları çuvala geçirme isteğinden kaynaklandığını anlamayanlar” yüzünden kitap olumsuz eleştiri alırdı. Mahmut’un yakın arkadaşı Çavuş, toplumun gelenekçi kanadının temsilcisiyken; Mahmut’un eski kız arkadaşı veya eski eşi Melis, karamsar, yapıcılıktan uzak eleştirici sosyalist kesimin sözcüsü gibi. Mahmut’un arkadaşlarından Marta ise Mahmut’un dolayısıyla da yazarın hayalindeki kadın. Bir de Mahmut’un anılarından bölümler alarak romanına yerleştirdiği Gülcan Samanlı var ki o da yazarın ütopik kadın kahramanı bence.

Roman bu dört kadının Mahmut ile girdikleri direkt ya da dolaylı çatışmalar üzerinden ilerliyor. Daha önce de belirttiğim gibi romanda belli bir olay yok. “Soğuktan korunmak için üzerimize geçirdiğimiz ama giderek mülkiyet hırsı, mülkiyet hırsını sömüren semai dinlerin yasaklamalarıyla kadını kapatma aracına dönen giysilerden kurtuldukça özgürleşeceğiz” savının romanın temel dayanağı olduğunu düşünüyorum. İster dinleyin ister okuyun, bence hem okuyun hem dinleyin.

Sırrı Serdar ÇAKIN