Heybet Akdoğan yazdı: Kent ve Sinema

İNCELEME

Heybet Akdoğan yazdı: Kent ve Sinema
Yayınlanma: Güncelleme: 101 views

Sinemayı çekici kılan özelliklerin başında yer alan mekân çoğu zaman bir filmin unutulan öyküsü ve karakterleri yanında unutulmaz bir yer edinir. Sinemada mekân anlatıya yön verebilen önemli bir unsurdur. Sinemada mekân bazen yönetmenin söylediklerine bir araç olduğu kadar filmin ideolojik dünyasını anlatan sosyolojik bir işlevdir de. Sadece bir anlatı sanatı olmayan sinema, insanın mekânı algılaması, inşâ etmesi ve yeniden düşünme ortamıdır. Mekân, sinemada edilgen bir arka plan olmayıp anlatı öznesiyle varlık kazanan, bazen onunla çatışan bazen de anlatı öznesine direnen bir sahnedir.

Durağan mekânı süreklileştiren ve zamansallaştıran sinema; fiziksel, duygusal, ideolojik ve ontolojik boyutlarıyla mekânı çeşitlendirir. Görünürde yalnızca fiziksel bir yüzey olan mekân, sinemayla bir bakış açısına dönüşür. Kamera, ışık ve kadraj, mekânın yüzeysellikten çıkmasını, bilinçsel katmanlarla; fiziksel, duygusal, ideolojik ve ontolojik bir anlama sahip olmasını sağlar. Böylece mekân, nesnelerin görüldüğü bir bağlam değil; insanın duygusal, psikolojik, sosyolojik ve hatta tarihsel hafızasının kültürel taşıyıcısı olur. Mekânı temsilden ziyâde yeniden üreten sinema bir bakış tarzından öte bir yaratım biçimidir. Bu yönüyle sinema, mekânla olan ilişkisini yalnızca teknik olarak değil, varoluşsal olarak da kurar.

Modernleşmenin en belirleyici mekânı olan kent, insanların kimliklerinin, duygularının, çelişkilerinin ve günlük hayatın merkezi olan canlı bir organizmadır. Kent, insan eliyle imar edilir. Tek yönlü olmayan bu yapım süreci, kentin de insanı şekillendirdiği karşılıklı bir devinimdir. Yaşanan, algılanan ve tasarlanan mekân olan kent, insanın davranışını ve toplumsal hareketleri doğrudan etkiler. Bireyi ve toplumu yönlendiren kent; ulaşımla, üretim süreciyle, tüketim alanlarıyla ve güvenlik rejimleriyle insanın bedenini ve ruhunu zaman ve mekân kalıpları içerisine sıkıştırır. Kentte, yönetime açık bir varlık olan birey, doğal olarak kentin temposuna göre yaşar ve toplumsallaşır. Kent, sosyo-kültürel pratiklerin, duygusal yoğunlukların ve sınıfsal çelişkilerin devamlılığından ortaya çıkar. Kent temposunun farklılar içermesi ve kentin sınıfsal sorunun modern merkezi olması, kentlerde ortaya çıkan toplumsal gerilimlerin kaynağıdır. Hâliyle kent yaşamı çatışma merkezidir. Bu nedenle, bireyin kentle kurduğu ilişki yalnızca gündelik yaşam pratikleriyle sınırlı kalmaz; aynı zamanda birey, toplumsal sürtüşmelerin ve sınıfsal çatışmaların da bir parçası hâline gelir. Bu gerçekten ötürü, kent, birey ve toplum bilincini hayatın her alanında tasarlar. Kentin içinde var olmak mekânın ve insanın kent olgusuna göre oluşum kazanmasıdır.

Dikkat edilirse sinema genelde bir kentin sahip olduğu normlarla içeriğini oluşturur. Böylece insanlar izlemiş oldukları filmlerde kendi yaşam sahalarını görebilir ve sahip oldukları değerlerle birlikte filmle bütünleşerek yönetmenlerin vermiş oldukları mesajları daha iyi okuyabilirler. Sinemada çok sık kullanılan bir mekân olan kent kavramı, bir mekân olmanın ötesinde filmlerin öyküsel ve dramatiksel yapısının vazgeçilmez bir parçasıdır. Sinemanın konjonktürel gelişimine baktığımızda filmlerin kent yaşamındaki değişimle eş zamanlı ilerlediğine tanık oluruz. Sinema ve sinema salonlarının kentsel mekânlarda (kamusal alanlarda); sosyal, politik, ekonomik ve estetik rollere sahip olması kent sosyolojisinde sinemanın önemli bir rolü olduğunu doğrular.

Sosyolojik araştırmalar yapılırken büyük oranda sinema aracılığıyla kent sosyolojisinin incelenmesi, sinema ve kent ilişkisini ortaya koyan önemli bir realitedir. Kent ve sinemanın iç içe olması ve karşılıklı olarak birbirlerini kurgulamaları, kent ve sinemanın yeni yorumlara açık olmasına olanak tanır. Çünkü sinema diğer sanat dalları gibi üretildiği mekân ve toplum hakkında bilgiler sunan bir sanat disiplinidir. Sinemanın âdeta sosyolojik bir mecra olması uzun vadede gelişen kentsel ve toplumsal değişimler hakkındaki argümanları daha da çoğaltır. Bir kentin geçmişini ve günlük yaşamını çeşitli biçimlerde ve farklı anlatımlarla temsil eden sinema, dönemin toplumsal olaylarını yaşanılan mekânı göz önüne alarak iletimlerde bulunur. Kentsel dönüşümle birlikte toplumsal yapıda zuhur eden değişimler sinemaya yansıyan öykü kaynaklarıdır.

Başkalaşımla birlikte gelişen hadiseler ve olgular filmlerde kullanılan karakterlerin, mekânların ve öykülerin yenilenmesini zorunlu kılarken, sinemanın referans konusunda kentle olan devamlılığını da daimileştirir. Örneğin, Türkiye’de 1950’li yıllarda mahalle ve mahalle dayanışması kültürü üzerine kurgulanan sinema eserleri, kentsel ve toplumsal farklılaşmayla birlikte; özellikle 1970’lerden sonra, kentlerde apartman yaşamının gelişmesiyle eş vakitli olarak, apartman sakinlerinin yaşamını ve mahalle kültüründen uzaklaşan hayatları temalaştırmıştır. 1980’li yıllara geldiğimizde ise kent yaşamının arabesk kültürünü konu edinen filmlerle karşılaşmaktayız. Bu gelişmeyle birlikte artık ne mahalle ne de apartman yaşamı söz konusudur. Gelişen yeni bir sosyal tabaka olan gecekondu toplumunun mekânsal ve toplumsal ilişkileri ekranlara yansımıştır.

Sinemanın modern kentlerin sınıfsal eşitsizliklerini ve karmaşık yaşamsal deneyimlerini konu edinmesi, sinemanın hayatın aynası olduğunun bir kez daha ispatıdır. Sinemanın hayatımızın bir yansıtıcısı olduğunu Türkiye sinemasında iz bırakan; Nuri Bilge Ceylan filmlerinin yanısıra, “Yumurta, Kırk Metrekare Almanya, Anayurt Hoteli; Bizim Mahalle, Kenar Mahhalle, Yedi Tepe İstanbul, Süper Baba,” vb. filmler ve dizilerden örnekler vererek çoğaltabiliriz…Verdiğimiz misallerle sinema ve kent böylesine iç içe geçmiş bir ayrılmazlık oluştururken, sinemanın mekânsal bir sanat dalı olduğunu söylemek daha tutarlı bir görüş olacaktır. Bu bağlamda sinemaya kentsel mekânların projektörü de diyebiliriz. Hakeza kent ve sinema ilişkisi tematik ve biçimseldir.

Sinema ve mekân karmaşası, çeşitlilikleri ve sosyal dinamizmi bakımından sinemayı metropolitan deneyimin önemli bir parçası yapıyor. Sinema, kent yaşamını izleyiciye aktarırken aynı zamanda kenti dolaysız olarak sahnelediği için fotografik bir işlev de görüyor. Bu kapsamda sinema var olanı göstermekle kalmaz; mevcut olan üzerinden hayalgücü yardımıyla çeşitlilikler sergiler. Her sanat ürünü gerek hayal gücüyle gerekse maksadından ötürü içinden çıktığı mekânın dokusunu taşır. Bu doku, netliğiyle ve saydamlığıyla bir sanat eserine kalıcılık ve kalite kazandırır. Çünkü sanat eserleri, tıpkı insanlar gibi, içinde var olduğu mekânın ruhundan beslenir ve bu mekânsal etki, insanın varoluşunu ve sanatın ifade edilişini kapsamlıca formatlar. Yaşadığımız kentler bizleri ontolojik olarak etkiliyor ve şekillendiriyor. Kentle olan alâkamız gündelik deneyimlerimizle, sosyo-politik, ekonomik ve kültürel alanlarla çevrelenmiştir. Bu bakımdan sinema sanatının gelişimi çevrelendiğimiz kent yaşamıyla neredeyse yaşıttır. Öyle ki, sosyologlar çoğu zaman toplumsal yaşamı sinema üzerinden incelemeyi tercih ederler.

Kentin sosyolojik yapısının çözümlenmesinde bir veri olarak referans alınan sinema, bireysel ve toplumsal yaşamın analizinde sinematografik bir sunum görevi üstlenir. Gittikçe multi-disipliner bir çalışma hâline dönüşen kent ve sinema incelemeleri, toplumsal dinamikler ve mekânsal özellikler konusunda önemli bilgiler verir. Sinemada kent bazen bireyin ve toplumun bilincini oluşturacak kadar farklı işlevler görebilir. Sinema tarihine dikkatlice baktığımızda en iyi filmlerin genelde mekân, birey ve toplum birlikteliğini en iyi işleyen filmler olduğuna şahitlik ederiz. O nedenle kaliteli bir filme en iyi atmosferi sağlayan yine sinemadaki mekân (kent), birey ve toplum ile kurulan irtibattır. Her filmin konusuna göre kent, birey ve toplum duyumsallığı, dokunsallığıyla yeniden ele alınır ve izleyiciye takdim edilir. Kent ve sinema modern dünyamızın yapı taşlarındandır. Modern toplumun yerleşim düzeni olanı kentlerin sinema için bir başrol oyuncusu kadar önemli olduğunu iddia etmemiz, sinema kurgusunun eylemsiz olamayacağını söylemek kadar doğrudur.

Modernitenin görsel rejimlerinden biri olan sinema, kentsel tahayyülün kurgulanması ve bireyin sosyo-mekânsal konumlanışı açısından bir epistemolojik araçtır. Kent bu yönüyle sinemanın simge nesnesi ve sanatsal oluşum zeminidir. Simgelerin, imgelerin ve anlamların heterotopik bir düzlemidir. Çünkü kent mekânını bunlar üzerinden yeniden kodlar ve yine simgelerin, imgelerin ve manaların deneyimlenme biçimini estetize ederek yeni anlatılar ortaya koyar. Sinemaya bu minvalde mekânsal yeniden yazım pratiği diyebiliriz. Sinema, kenti parafraz ederken ayrıca onu idealize eder, fragmanlara ayırır ve bu fragmanlarla bir tutarlılık ortaya çıkarır. İnsan, meydana gelen bu kentsel kontekste artık özne değil; izleyen, izlenen ve özümlenendir. Üstelik sinemada kent çoğu zaman modern bireyin yabancılaşmışlığı, insanlararası iletişim mesafesi ve sınıfsal eşitsizliklerin mekânsal iz düşümüdür. Sinema bu hâliyle bir tür kent sosyolojisini çözümlemek için görsel ve işitsel bir yöntemdir.

Kent ve sinema arasındaki yakınlık varoluşsal düzlemde görülen ontolojik bir gerilimdir. Sinema, mekânın fenomenolojik boyutlarını görünür kılan ve ontik olandan ontolojik olana geçişin bir pratiğidir. Dolayısıyla kent, sinemada maddi bir uzam olarak değil, insanın varlığını kodlayan semiyotik bir bağlam olarak belirir. Sinema ise bu semiyotik bağlamı açar, okur ve bizlere insanın mekânla kurduğu derin bağı hatırlatır. İnsan sadece bedenden ibaret olmayan; mekânla örülmüş bir canlıdır. Kent bu manada insanın en karmaşık mekânsal bir faaliyetidir. Aksi hâlde insan yalnızca mekanik bir varlığa indirgenmek durumunda kalırdı. Ve mekân da sadece geometrik veya fiziksel bir boşluk olarak tanımlanırdı. Tam da bu noktada sinema, mekân ve insan arasında duygusal ve düşünsel bir etkileşimdir. Bu çerçevede kent ve sinema bireysel ve kolektif hafızanın, kültürel kimliğin ve toplumsal ilişkilerin mekân olgusuyla birlikte kurgulanıp çözümlendiği multidimensionel bir bulunma sürecidir.

Heybet AKDOĞAN

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.