Zamanın Unuttuğu Saat / Erinç BÜYÜKAŞIK

ÖYKÜ

Zamanın Unuttuğu Saat /	Erinç BÜYÜKAŞIK
Yayınlanma: Güncelleme: 187 views

Saat 10:42. Binadaki bütün saatler susmuş gibi. Görünürde çalışıyorlar ama içlerinde bir şey kıpırdamıyor. Zaman, burada sadece duvarlardaki rakamlar gibi: yapışık, soğuk, uzak. Herkes bir şekilde bekliyor. Kimse neyi beklediğini tam olarak bilmiyor.

Zehra, ikinci kattaki banklardan birine oturmuş, dosyasını kucağında sıkı sıkı tutuyor. Ellerinde dosyanın ağırlığından çok, belleğin bastığı iz var. Gözleri sönük, sesi yok. Kocasının öldüğü günden beri bazı cümleleri kurmuyor. Beton kalıbı sadece bedenin üstüne düşmez; hayatın üstüne de düşer bazen. Ona göre zaman, bir çivinin pası gibi ilerliyor; bazen sarkıyor, bazen düşecek gibi oluyor. Ama düşmüyor. Düşmediği için daha da yoruyor insanı.

Yanında bir genç adam oturuyor: Erhan. Başını eğmiş, gözlerini kapatmış. Yüzü içe kapalı bir pencere gibi. İçeride ne olduğunu kimse bilmiyor. Aylarca iş aradıktan sonra bir sabah, posta kutusunda “borcunuz nedeniyle…” diye başlayan sarı bir zarf buldu. Babasının saatini yıllardır takmıyor. Zamanla değil, kendisiyle kavgalı. Cep saatini çevirip duruyor, bir ileri bir geri. Belki zamanı geri alabileceğini sanıyor, belki bir gün “o mektubu” hiç okumamış olmayı diliyor. Cebinden çıkardığı küçük bir kâğıt, kat izlerinden yorulmuş. Ne bir dua, ne bir dilek… Sadece Emel’in el yazısıyla kalmış bir cümle: “Sana kalmamış bir zamandan geçiyoruz.”

Biraz ötede sırtını duvara yaslamış bir kadın, Ayşen. Elinde defter, zaman zaman kalemi düşürüyor. Eğilip alırken gülümsüyor gibi yapıyor ama o gülümseme soğuk bir aynadan yansıyor. On yıl önce bir okulda öğrencilerine “hikâye nedir”i anlatıyordu. Şimdi kendisi bir hikâyenin unutulmuş kahramanı gibi. Sürgün, uzaklaştırma, sessizlik. En son görev yeri bir köydü; elektriklerin haftada üç gün geldiği, çocukların zaman kavramını güneşe göre ayarladığı bir köy. Yüzünde taşra tren garlarının saati var — hep biraz geç kalınmış bir ifade.

Koridorda ayak seslerinden çok bekleyişin sesi dolaşıyor. Kapılar açılmıyor ama içlerinden bir şey taşar gibi oluyor. Bir çocuğun sesi çatlıyor:
“Bu saat hep aynı şeyi söylüyor.”
Zehra başını çeviriyor, Erhan gözlerini açıyor, Ayşen defterini kapatıyor. Üçü de adını bilmediği bir sessizlikte buluşuyor. Hiçbir şey olmuyor. Ama içlerinden biri, belki hepsi, zamanı ilk kez orada durduruyor.

Adliye binasının taş basamakları soğuk. Zehra merdivenlere oturuyor. Dosyayı açmadan çantasına koyuyor. Rüzgâr bir sayfayı savuruyor; ardından gitmiyor. Bir şey eksiliyor gibi oluyor. Belki eksiklik, tamamlanmaktan daha katlanılır.

İstasyona doğru yürüyor. Tren hep geç gelir ama bugün beklemenin başka bir adı var. Kendisiyle kalma hâli. Geniş, soğuk bir bankın ucuna oturuyor. Elini montunun cebine sokuyor, boş. Parmak uçlarında dosyanın kenar izleri hâlâ. Başını hafifçe yana çeviriyor.

O sırada yanına bir kedi geliyor, ağır ağır. Kumral tüyleri birbirine karışmış, sırtında eski bir yara izi gibi boşluklar var. Uzun süre bakıyor Zehra’ya, gözleri kısık, sanki onu daha önce bir yerde görmüş gibi. Bankın hemen dibindeki kuru yaprakların üstüne, rüzgâr almayan bir köşeye pısıyor. Kuyruğunu bacaklarının altına kıvırıyor. Gözlerini yavaşça kapatıyor ama kulakları ayakta. Tıpkı acının içindeyken gelen sese hazırlıklı kalmak gibi.

Zehra onu izliyor bir süre. Kedinin nabzı yok gibi. Zaman, onun bedeninde görünmez bir salınıma dönüşüyor. İçindeki her şey yavaşlıyor. Ne beklediği trenin sesi var ne kalabalık ne telaş. Sadece bu hayvanın dinginliğiyle taşlaşan bir sessizlik. Saatine bakmıyor bu kez. O anın süresi yok. Sanki kediyle birlikte zamanı düşürmüş, yere bırakmış gibi. Bir daha kimse almayacak gibi.

Erhan, boş bir posta kutusunun önünde duruyor. Cebindeki kâğıdı çıkarıyor. Katlıyor ve itinayla yerleştiriyor içine. Arkasını dönmeden yürüyor. Ayakkabı bağcıkları çözülmüş, adımları gevşek ama sesleri net; toprak taşla konuşuyor gibi. Emel’in sesini arıyor belki. Belki kendi sesini.

Ayşen, bir duvarın dibinde rüzgârla savrulan yapraklara bakıyor. Defterini çıkarıyor. “Bugün saat durmuş olabilir,” diyor içinden, “ama kelimeler sürüyor.” Bir sokak lambasının altında duruyor sonra. Bir gölge geçiyor yanından. Bakmıyor. Sadece hissediyor: Bazı günler geçmez. Bazı saatler hiç çalmaz. Bazı suskunluklar hep konuşur. Sustukça genişler içimizde.

Üçü de farklı yönlere yürüyor. Adları yok birbirlerinin belleğinde ama aynı saatin içinde durmuşlar, aynı rüzgârla savrulmuşlar. Ve şimdi, her biri kendi sessizliğini taşıyor. Uzak bir çanın sesi geliyor belki; belki de sadece yüreklerinde bir sarkaç. Ama hepsi biliyor: Zaman bazen yalnızca gölgede akar.

Aylar sonra. Mevsim değişmiş. Ama saatler hâlâ aynı yerlerde suskun.

Ayşen, bir taş kütüphanenin bodrum katında çalışıyor. Rafların arasında notlar bırakıyor: “Unutulmuş olan, sadece zaman değildir.” Bir öğrenci bu cümleyi defterine yazıyor. Ayşen, o gün sessizce gülümsüyor. Belki en çok, artık ders anlatmadığında anlatıyor.

Zehra, her sabah istasyonda. Çay taşıyor küçük bir termosta. Gelen geçen kadınlara, işçilere uzatıyor kupayı. Sormuyor isimlerini. Trenleri de beklemiyor artık. Kedi hâlâ aynı köşede. Bir çocuk gelip soruyor annesine:

“Bu kadın neden hep burada?”
Anne eğiliyor:
“Çünkü bazı insanlar zamanı beklemiyor, zaman onları bekliyor.”
Erhan, küçük çizimlerle dolu defterini cebinde taşıyor. Her saate tek kelime yazıyor: “Şimdi.” “Hiç.” “Biri.” “Boş.”
Bir gün posta kutusunda adını taşıyan bir zarf buluyor. Açmıyor. Kapatıyor defteri. Sadece cebine koyuyor.
“Bazı şeyler yalnızca taşınır.”

Ve bir meydanda, bir gün.
Yolları yine kesişiyor. Farkında olmadan, tanımadan.
Başlarını çeviriyorlar aynı anda.
Boş bir banka. Üzerinde bir kedi.
Zaman yine orada duruyor.
Ama artık kimsenin saatinde akmıyor.
Sadece içlerinde bir yankı kalıyor.
Zaman, bazen sadece orada durmuş gibi görünür. Aslında hep bizim içimizde yankılanır.

Erinç BÜYÜKAŞIK

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

YORUMLAR (1)

YORUM YAZ

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.