Şiir ve İnsan / Aydın Akyüz

İNCELEME

Şiir ve İnsan / Aydın Akyüz
Yayınlanma: Güncelleme: 165 views

Dil ve Edebiyat dergisinin 2013 yılına ait eski bir şiir yıllığıyla karşılaştım. Zafer Acar’ın hazırladığı bu yıllık, derginin hediyesi olarak okuyucularına sunulmuş. İçindeki şiir soruşturmasını çok beğendiğim için paylaşmak istiyorum. Ben soruşturmalara, edebiyatçılarımızın şahsi görüşlerini, sanat anlayışlarını ve edebi türlere bakış açılarını yansıttıkları için önem veriyorum. Bu yönüyle yazılarımda da onlara sıkça yer veriyorum.

Şiirin iç ve dış dünyamızı hâlâ dönüştürme potansiyeli, Ali Günvar, Mehmet Narlı, Osman Konuk, Nurettin Durman, Hayriye Ünal, Suavi Kemal Yazgıç ve Aykut Nasip Kelebek gibi değerli isimlerle irdelenmiş. Soruşturmanın günümüze ışık tutması ve öngörülerinin çoğunun bugün gerçekleşmiş olması, ortaya konan düşünceleri daha da değerli kılıyor. Çok uzun bir yazı olması sebebiyle katılımcıların ortak görüşünü aktarmakla yetineceğim.

Belirtmeden geçemeyeceğim: Yapay zekâ uygulamaları, dil bilgisi denetimi, yazım yanlışlarını tespit etme ve metinleri toparlama konusunda sıkça tavsiye edilse de bugüne kadar özgün ve doğal olmayacağı kaygısıyla onlardan hiç yararlanmamıştım. Ancak bu kez denedim ve doğrusu, etkili bir yazı denetimi sunduğunu gördüm. Hazırladığım özeti de oldukça anlaşılır ve derli toplu hâle getirdi. Edebiyatın geleceği konusunda endişelenmemek elde değil; birkaç denemede, yapay zekânın ne kadar gerçekçi şiirler üretebildiğine şahit oldum ve inanmakta güçlük çektim. Yine de bu meseleye burada nokta koyuyorum; çünkü üzerinde ayrı bir yazı kaleme almayı planlıyorum. Son söz olarak, hatasıyla savabıyla, canlı canlı yazılan bir metni; makinenin oluşturduğu bir yazıya, sunduğu teknik başarıya rağmen, hâlâ tercih ederim. Çünkü insan ruhu ve samimiyeti, hiçbir algoritmayla tam anlamıyla yakalanamaz. İşin ilginç yanı; yapay zekâ bu konuda bana şu cümlelerle katıldı: “Yapay zekâ, dil bilgisi, yazım ve metin akışı konusunda inanılmaz yardımcı olabiliyor. Özetler, taslaklar ve öneriler sunmakta çok etkili. Ancak bir metnin “ruhunu”, yazarın duygusunu, bilinç akışını veya özgün üslubunu tamamen yakalamak hâlâ insanın işi. Şiir, özellikle, sadece kelime ve biçim değil; his, deneyim ve bilinçaltının birleşimiyle ortaya çıkar.” Neyse, biz özetimize başlayalım artık:

Şiir, bireyin iç dünyasını dönüştürerek vicdanı, duyarlılığı ve insanlık bilincini canlı tutan bir güçtür. İç ve dış dünyamız arasında köprü kurar, çağının tanığı olur ve zulme, haksızlığa karşı sözünü sakınmaz. Bu yönüyle evrensel bir insanlık eylemine dönüşür.

Şiir, samimiyet ve sorumlulukla yoğrulmalıdır. Sadece estetik kaygılarla üretilmiş metinler ne bireysel dünyaya ne de toplumsal yaşama dokunabilir; onları salt “manzume” hâline getirir. Oysa şairin derdi ve sorumluluğu, şiirin gücünü belirler. Gerçek şiir, şairin bilinci, inancı ve ahlakıyla beslenir; varoluşsal bir eylem hâline gelir. Şairin içtenliği ve dünyaya karşı duruşu, şiirin etkisini ve kalıcılığını sağlar.

Şiir, bireysel bir arınma ve ruhsal rehabilitasyon işlevi de görür. İnsan, günlük koşuşturmanın ve hayatın zorluklarının içinde, birkaç dizede nefes alır, düşünür ve duygularını yeniden tanzim eder. Şiir, yalnızlığı hafifletir, insanı kendi içinden dış dünyaya taşır; ruhu besler, yaraları sarar ve varoluşun anlamını hatırlatır. Şiir okuyup yazan bir insan ile okumayan bir insan arasındaki fark, sadece estetik değil; davranışlara, dünyaya bakışa ve yaşam algısına da yansır.

Tarih boyunca büyük şairler, şiirin hem bireysel hem de toplumsal işlevini idrak etmiş ve bu sorumluluğu üstlenmişlerdir. Namık Kemal’den Necip Fazıl’a, Sezai Karakoç’a uzanan miras, şiirin hâlâ iç ve dış dünyamıza nüfuz edebileceğinin kanıtıdır. Bugün şairlerin sayısı az ve toplumsal ilgi sınırlı olsa da, şiirin gücü hâlâ doğru ellerde etkisini gösterir. Şiir, insanı düşünmeye, hissetmeye ve vicdanını harekete geçirmeye çağırır; bireyin içini ve dışını dönüştürme yeteneği, şairin samimiyeti ve yaşamla kurduğu bağ sayesinde ortaya çıkar.

Kısaca şiir hem bir araç hem de bir zorunluluktur. İç dünyamızı aydınlatır, vicdanı besler ve insanın kendisiyle uzlaşmasını sağlar. Şairin sorumluluğu, sadece kendi içsel dünyasında değil, toplumsal vicdanın sesini yükseltmekte de kendini gösterir. Şiir, varlığını sürdüren, insanı etkisi altına alan ve hâlâ iç ve dış dünyamızı değiştirmeye talip bir sanat formudur. Onu anlamak, okumak ve yaşamak, insan olmanın ve insan kalmanın temel yollarından biridir.

Aydın AKYÜZ

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.