ŞİİR
kırılan bir dalın sesi kadar
duyulmadı çığlığımız
yeni bir çağı haykırmak isterken
haramilerin zûlmünü kustu dudaklarımız
yine de yutkunup durduk umudu
kustuğumuz kanı eme eme
soyulan hayatımıza ritimler tuttuk
yitik günlerin yorgunluğuyla
her akşam söndü şehrin ışıkları
karanlık bin asırdı
vicdan yoktu
allah şahitti
zaman üstümüze karanlığı örtüyordu
insanlığın diline benzeyen bir çağrıyla
yaşamak henüz yazılmamış bir şiirin ilhamıydı
mürekkebi ateş damlatan kalemle
her dizemiz isyandı
şairler alırdı efkârımızı
yıkılmamak için
nazım hücre duvarlarına dizeler kazırdı
şakaklarımızda ağarırdı
onların dedikleri horlanmış sabahlarımız
çaresizliğin mazgalında erirdi
alnımıza damlayan yarınlarımız
şehrin en taşrasında
penceremize doğacak şafak
göğün hüznünde gözyaşını biriktirirdi
hâlâ yoksul hayatımız
sanki masal oldu
yok artık isyanımız
kalmadı duvarlara şiir kazıyanlarımız
kanıksadık haramileri
kan akıtan dudaklarımız
çağın şehvetine susamış
açlığı kemiriyor açgözlülüğümüz
zaman üstümüze ölümü değil
hiçliği örtüyor
Heybet AKDOĞAN
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.