Kıyamet Kopacak! / Uğur Ünen

ÖYKÜ

Kıyamet Kopacak! / Uğur Ünen
115 views

Aman demeye kalmadı dikenlerin içine atıverdi kendini. Arkadaşlarının dikkatini çekmek için yapmayacağı şey yoktu doğrusu. Bunu bildikleri için arkadaşları kahkahayı patlattılar. Dikenlerden pek yara almadan kurtuldu. “Artık küs değiliz değil mi?” sorusu ardından birlikte yürümeye başladılar. Kaset kiralayıp korku filmi izleyeceklerdi bugün. Film ormandaki bir kulübede gençlerin başına gelen vahim olaylarla ilgiliydi. Filmi video oynatıcısı olan yaşça onlardan büyük birinin evinde izleyeceklerdi. Filmi izleyip eğlenmelerinin komşu ablayı mutlu ettiğinin farkındalardı. Çünkü sıkıcı hayatını geçici de olsa unutturuyorlardı. Onlar filmi izlerken korkutucu sahnelerde aniden yükselen sesle irkilmesi de gerçekten komikti.

13 yaşındayken her şeyin birer anıya dönüşeceğini anlamak zordu. Sadece ânı yaşıyorlardı. Çocukça tuhaf oyunlar ve film izlemelerle günleri geçiyordu. Kimi zaman geç saatlere dek dışarıda oyunlar oynuyorlar; kimi zaman ise dondurmacı ve renkli yumurtacının ne zaman geleceğini bir köşede sabırsızlıkla bekliyorlardı. İşte bugün de film ve oyun günüydü. Film ardından üzüm asması altında oyun oynarlarken içlerinden biri “Kıyamet Kopacak!” başlıklı gazete haberini okumaya başladı. Neredeyse tüm alametler gerçekleşmiş, artık zavallı dünyanın sonu gelmiş. Öyle yazıyordu. Ee, yazıyorsa gerçekti. İçlerinde tuhaf bir boşluk açılmıştı. Fakat bir yandan da acıklı bir alay hissi akıllarına gelip gidiyordu. Onur ile Taner kendi aralarında konuşmaya başladılar:

“Kıyamet mi kopacakmış? O da ne ki?”
“Dediydim ya! Her şeyin sonuymuş.”
“Herkes ölecek mi şimdi?”
“Öyle olacakmış.”

“Hadi oradan!” deyip arkadaşlarının konuşmasına dahil oldu Mehmet. “Neden inanmıyorsun. Bak gazetede yazıyor işte!” diye cevap verdi Taner. “Ben öyle her yazana inanmam. Ne malum gerçek olduğu?”. O esnada “Kıyamet alametleri ne demek?” diye meraklı sorularına bir yenisini ekledi Onur. “Bize ne ya! Bununla mı uğraşacağız?” diyerek beş taş oyununa devam ettiler.

Birden deprem oldu.
“Hissettiniz mi?” diye hemen sordu Onur. Diğerleri “Evet!” dedi aynı anda. “Bakın gördünüz mü kıyamet yaklaşıyor.” dedi Taner. Mehmet’ten cevap gecikmedi: “Ne alakası var. Öğretmen demişti. Bunlar yer hareketlerinden oluyormuş.” Taner yüzünü ekşitip ters ters bakarak “Sen ne anlarsın?” dedi.

Geç olmuştu. Hâlâ sokaktaydılar. 80’li yıllar böyleydi işte. Kalplerde kaygı yoktu. Sadece oyun vardı. Aileler arada hadi içeri ile başlayan nakaratı söyleseler de çocukları çok da zorlamazdı.

“Yıldızlara baksanıza! Ne kadar da parlaklar!” dedi Onur başını gökyüzünden ayırmadan. “Çok güzel!” dedi Mehmet. “Aa, bir yıldız kaydı gördünüz mü?” diye sordu Taner. Mehmet “Bu da kıyamet alametidir belki,” deyince hep birlikte gülüştüler.

Uykuları gelmişti. Tam evlere dağılacaklarken bir çığlık yükseldi sokağın ortasında. Önce bakakaldılar. Ardından merakla başlarını çevirdiler. Bağırık çığırık, yetişin komşular derken ortalık kalabalıklaşmıştı. Meğer filmleri izlemelerine izin veren komşu abla, Fulden’in boğazına tükürük kaçmış. Nefessiz kalmış. Bayılmış. Yok yok, ölmüş diyor birileri. Bu gerçek olamaz, daha bugün onunla film izlemiştik diye düşündü çocuklar. İçlerindeki kasetlerin bantları koptu. Bir yandan şaşkınlık bir yandan üzüntü içinde ağlamaya başladılar. Taner’in titrek dudaklarından sözcükler fısıldayarak arkadaşlarının kulaklarına döküldü: “Demek kıyamet buymuş. İşte koptu!”.

Uğur Ünen

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.