Ben Semih Kanca, otuz yaşındayım, bir holdingde Mimarım. Odamın penceresinden dışarıya bakıyorum. Yaz ayı bitmiş, Eylül başlamıştı. Yaprakların sararmış olması hoştu. Ağaçlardan sessizce düşüyorlardı. Aklıma yetimhanedeki ağaçlar geldi. Yapraklar sararıp..
Ben Semih Kanca, otuz yaşındayım, bir holdingde Mimarım. Odamın penceresinden dışarıya bakıyorum. Yaz ayı bitmiş, Eylül başlamıştı. Yaprakların sararmış olması hoştu. Ağaçlardan sessizce düşüyorlardı. Aklıma yetimhanedeki ağaçlar geldi. Yapraklar sararıp yere düşünce ben, Okan, Selin yapraklarla oynardık. Keşke çocuk kalsaydık. Okan polis oldu, Selin Hemşire, ben Mimar.
Bizler Adapazarı’ndaki yetimhanede büyüdük. Ben iş için İstanbul’a geldim. Bir holdingde işe başladım. Çocukluğumuzdan beri Selin’i seviyordum, evlenecektik.
İzin günlerimde Adapazarı’na gidip Okan’ı ve sevdiğim kız Selin’i görüyordum. Üçümüz toplanınca hayaller kuruyorduk, her şey çok güzeldi. Ama ben her şeyi mahvettim.
Halkla ilişkilerde çalışan Bade ile tanıştım. Tatlı dilli, güzel, hoş bir kadındı. Birkaç kere yemeğe çıktık. Ona Selin’i anlattım. Zaman ilerliyordu. Bir akşam yine Bade ile dışarı çıktık. Sarhoş olduk, onun evine gittik. Sabah uyanınca Bade ile birlikte olmuştum, çok pişmandım. Bade; “Bir gecelik olayı bu kadar büyütme.” dedi. O öyle söyleyince unutmaya çalıştım. Bade ile bir daha gece çıkmadım.
İki ay geçmişti. Bade odaya geldi, canı sıkkındı, belliydi, karşıma oturdu.
“Hayırdır Bade, sorun nedir?”
“Doktora gittim ve hamile olduğumu öğrendim.”
Bade hamile olduğunu söyleyince beynimden kaynar sular döküldü. Selin’i, düğünü düşündüm.
“Bade, ben yakında evleneceğim, Selin’i çok seviyorum. Sen karşıma geçmiş hamileyim diyorsun.”
“Sakin ol. Ben de bu yaşta anne olmayı istemiyordum ama doktor çocuğu aldırırsam bir daha çocuğumun olmayacağını söyledi. Ben bu çocuğu istiyorum senden de bir şey istemiyorum. Git sevgilinle evlen.”
Hâlâ aklım bulanıktı. Bade ağlıyordu. Onun suçu yoktu.
“Bana zaman ver, düşünmeliyim, çocuğu aldırma.”
“Anlayışın için çok sağ ol, inan senin huzurunu bozmak istemiyorum. Babalık yapmak zorunda değilsin, sevdiğinle evlen, o kızın hayallerini yıkma!”
“Beni yalnız bırak Bade lütfen!”
Bade odadan çıktı, ayağa kalkıp dışarı baktım. Hava bulutluydu. Selin’e çok büyük ihanet etmiştim. Bu olayı nasıl çözeceğimi bilmiyordum. Bir hafta boyunca düşündüm. Ben babasız büyüdüm, o çocuğun da babasız büyümesini istemiyordum.
Hafta sonu Adapazarı’na gittim. Selin ev arkadaşı ile yaşıyordu. Ev arkadaşı Dilan yokmuş. Sevdiğim kadın beni neşe ile karşıladı. Bana yemek hazırlamıştı. Onunla son yemeğimi yedim. Bu konuyu açmak, ona söylemek çok zordu.
“Selin gel otur konuşalım canım.”
“Hayırdır sende bugün bir tuhaflık var?”
Dönüp Selin’e baktım, o güzel yeşil gözlerine. Saçını okşadım.
“İlk gözüm seni gördü, seni sevdim. Hayatımda her zaman yerin olacak.”
“Beni korkutma, yoksa hasta mısın canım?”
“Hasta değilim, ben sana ihanet ettim. Çalıştığım holdingde bir kız vardı. Bir gece onunla kaçamak yaptım. Sarhoştum…”
“Hayatım hata etmişsin tabii çok üzüldüm. Ama birbirimizi seviyoruz aranızda ilişki yoksa ben senden vazgeçmem ki?”
“O geceden sonra asla görüşmedik zaten o da umursamadı. Ama başka bir konu var. Bade hamile.”
Sevdiğim kadına baktım, gözleri dolmuştu. Ben de ağladım, onu hayal kırıklığına uğratmıştım.
“Umarım bir gün beni affedersin Selin. Seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim.”
“Çocuk olmasaydı her şeye rağmen evlenirdim. Ben de seni seviyorum, ne olur o çocuğu çok sev evlendiğine değsin.”
Sevdiğim kadını kırgın bir şekilde bırakıp oradan ayrıldım. Okan ile konuştum. Söylediklerime çok kızmıştı. Onun öfkesini anlıyordum. Arabama bindim, iki sevdiğim insanı geride bıraktım.
Bade ile sade bir nikâhla evlendik. Ama onu hiç sevmiyordum. Aynı evde yaşamak zordu.Ben kendimi işe verdim, arada Okan’la konuşuyordum. Üç ay sonra Okan aradı, Selin ile evleneceklerini söyledi. Çok şaşırdım.
“Ben yokken birbirinize âşık mı oldunuz?”
“Selin’i suçlama sakın ona âşık olan bendim, evleniyoruz.”
Onlara kızmaya hakkım yoktu…
Mutluluklar diledim.
…
Üç sene sonra Selin’in ağzından~
Çok hafif yağmur yağıyordu. Oğlum Efkan ile mezarlığa geldik. Okan öleli iki hafta olmuştu. Ne yazık ki bir çatışmada vurulup olay yerinde vefat etmişti. Çocukluk arkadaşım, sırdaşım, en zor günümde beni yalnız bırakmayanım vefat etmişti. Çok zordu…
Mezarlığa geldiğimde Semih’i gördüm. İkimiz de ağlayıp sarıldık.
-“Başımız sağ olsun Selin. Okan’ın vefat haberini aldım ama kızım çok hasta idi. Bu yüzden cenazeye gelemedim.”
-“Dostlar sağ olsun. Okan’ın vefat etmesi beni çok sarstı. Senin gelmene sevindim.”
Bir süre durduk. Dua okuyup oradan ayrıldık. Eve gittik, Efkan’ı Semih ile tanıştırdıktan sonra oğlum odasına gitti. Semih’e baktım. Bana ihanet etse de onu hala seviyordum.
–”Hayat çok kısa Semih.”
-“Seni çok iyi anlıyorum. Ben de üç ay önce Bade’yi kaybettim. Gerçi aramız çok bozuktu ama kızım annesiz kaldı, onun için üzüldüm.”
-“İnan çok üzüldüm Semih. Senin ve kızın için zor olmalı. Allah size sabır versin.”
-“Seni çok sevdim Selin. Yaptıklarımı asla telafi edemem ama bir arkadaş olarak her zaman yanında olacağım. Ne zaman istersen beni ara olur mu?”
-“Sağ ol Semih. Geçmiş geride kaldı.”
Semih ayaklandı, birbirimize sarıldık ve gitti. Aynı Okan gibi..
Varlığına alıştığım insanları birer birer uğurladım hayatımdan.
Sevtap Eken
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.