Heybet Akdoğan yazdı: “Bir Garip Orhan Veli”

BİYOGRAFİ

Heybet Akdoğan yazdı: “Bir Garip Orhan Veli”
201 views

Şiirlerini yazarken bir şairin gözünden değil, bir anlatıcının gözünden kaleme aldı. En güzel şiirleri, poetikasına aykırı bulduğu şiirlerdi. Şiirlerini dışa dönük bakış açısıyla yazdı. Sıradan halk tabakasından kendisini hiç ayırmayan ve şiirlerini bu üslûpla ele alan şair, öykücü ve çevirmendi.

Günlük yaşamı hiçbir zaman edebiyatçı kimliğiyle çatışmadı. Halk gibi yaşadı, halkın günlüklerini eserlerine aktardı. Şiirlerinde bir öykücü olduğu için hikâyelerden izler bulunduğuna şahit oluruz. Cumhuriyet devri Türk şiirinde, değişimin devrim olarak nitelendirildiği bir dönemin şairi ve şiir aşamasında Garip Akımı’nın kurucu isimlerinden birisiydi Orhan Veli Kanık. Şairliğinin ilk dönemlerinde hece ölçüsüyle yazan, kafiye ve redife önem veren şiirler ortaya koydu. Ancak edebi dünyasında Garip akımını ilke edindikten sonra şiirde biçim, kafiye ve uyak gibi unsurları tasfiye ederek, şiirde anlamı önceleyen şiir görüşünü benimsedi. Orhan Veli şiirde benimsediği bu anlayışıyla birçok şair ve şiir eleştirmenleri tarafından beğenilmese de, Orhan Veli’nin şiirde anlamı önceleyen şiir anlayışını önemsemesi, şiiri halkın anlamasını istemesinden kaynaklanmaktaydı. Özellikle Osmanlı’nın son dönem şairleri tarafından kabul görmeyen Orhan Veli, “saray edebiyatı” olarak hakimiyetini koruyan şiir akımına ve “şairaneliğe” karşıydı. Şiiri her seviyeden insanın anlamasını istiyordu.

Şair ve öykücü olan Kanık, eserlerinde sıradan insanlarını yoksulluğunu ve sınıfsal eşitsizliği konu edindi. Sınıfsal olguları ciddiye alan cumhuriyet dönemi edebiyatçımız, insanların hayata olan bakış açılarını, sahip oldukları metalar ve üretim biçimleriyle değerlendiriyordu. Özneden topluma yönelen Orhan Veli’nin bu bakış açısından dolayı, eserleri toplumsal nitelikler taşımaktadır. Benim en çok sevdiğim “Galata Köprüsü ve Sucunun Türküsü” adlı eserleri; özneden topluma yönelen edebiyatçımızın, toplumsal nitelikleri yoğun işlediği yapıtlarından sadece iki örnektir. Edebiyatçımız şiir ve öykülerinde imgesiz bir dil kullanmaya özen gösterdi. Bununla birlikte toplumsal sorunlara mizahi bir dille yaklaştı.

Orhan Veli Kanık eserlerinde sade bir dil kullansa da, hikâyelerinde derin anlamlara sahip olan anlatım tekniği; sınıfsal problemleri ve mevcut düzeni hedef almaktadır. Şiir ve öykülerinde İstanbul sokaklarını, meyhanelerini, lokantalarını ve boğazını mekân olarak işleyen Orhan Veli, ele aldığı mekânlarda; kendi biyografisini de okuyucuya aktarmakradır. Gerçekçiliği, toplumcu bir perspektifle değerlendiren ve sanat eserlerinin toplumdan izler taşıması gerektiğini savunan Orhan Veli, bu bakımdan divan şiirine karşıt bir tutum almıştır. Dolayısıyla şairimiz bir sanatçının gerçekliği, kendi algılama süzgecinden yalnızca toplumcu gerçekçilik bilinciyle yansıtması gerektiğini dile getirmiştir. Orhan Veli Kanık, sanatın ve sanatçının güzelliği değil, gerçekçiliği görmesini ve temsil etmesi gerektiğini benimsemiştir. Orhan Veli ve Garip akımının diğer temsilcileri, gerçekliği içinde yaşanılan hayat ile özdeşleştirmişlerdir. Bu nedenle Garipçiler için gerçeklik, insanı kapsayan sosyal olgudur. Buna bir bakımdan sanatın nesnel gerçekliğe karşı sorumluluğu da diyebiliriz. Garipçiler içinde bilhassa Kanık’a göre insanın gerçekliği, toplumsal gerçekçilik sorgulanarak sanata mal olmalıdır.

Orhan Veli Kanık’ın edebiyat dünyasında sanatın göreceliği üzerine düşünceleri de mevcuttur. Bu açıdan Garip şairimiz için sanatçı, sorgulayıcı olmalıdır. Edebiyat dünyamızda bu fikriyle gelenekselciliğin kalıplarını kırmak isteyen Kanık, sanatta gerçekçiliğin; yaratıcılığı köklerinden koparmamak kaydıyla gelişebileceğini ileri sürmüştür. Eserleriyle yaşayan edebiyatçımız için gerçekçiliği ifade eden kelimeler “şey”lere tekabül etmektedir. Ve bu “şey”lerin uğrayacağı anlam odağı ise, gerçekle buluşmaktadır. Şiirde Garip akımı, Orhan Veli ile birlikte öz şiir anlayışı başta olmak üzere, kendisinden önceki poetikaları, yeniden ele alıp bir dönüşüme uğraratarak parodi etmiştir. Poetik tarzındaki bu şiirler, biçimsel olarak Garip akımında vücût bulmuştur. Cumhuriyet dönemi şairleri arasında, Nazım Hikmet’ten sonra yeni bir devrim yaptığı iddia edilen Orhan Veli, birçok Cumhuriyet dönemi şairinin gözünde, şiirde yeni bir sıçrama ve yeni bir soluk olarak biliniyor. Bu görüşe katılmakla birlikte seçkin edebiyatçımızın, ‘edebiyatın sadece edebiyat yapmaktan’ ibaret olmadığını bizlere anlatan yazar olduğu üzerinde uzlaşılmış ortak yargıdır. Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatında modernist bir akımı geliştiren şairimiz, şiirleriyle edebiyat dünyamızda büyük tartışmalara yol açmıştır. Akıcı ve anlaşılır şiirleri bazı şairlerimiz tarafından alelade olarak görülse de, Orhan Veli’nin o güne dek şiirde yer almamış olan kavramları şiire alması ve alışılagelmiş kalıp ve yaklaşımları şiirde taklitçilik olarak nitelemesi, edebiyat dünyamızda henüz alışılmamış bir gelişimin dönüm noktasıydı. Kanık’ın, dönemin şairleri tarafından ilk başlarda çok eleştirilmesinin nedeni buydu. Orhan Veli, Türk edebiyatında sadece öykü ve şiirle ilgilenmemiştir. Yazarımız hayatının erken yaşlarında tiyatro eserleri yazmakla birlikte, çeşitli tiyatro oyunlarında sahne dahi almıştır.

Ölümünün yıldönümünde anımsadığımız Orhan Veli, şiiri ve öyküyü toplumsallaştıran edebiyatçılarımızdandır. Şiirde klişeleşmiş temaların dışına çıkarak, şiirlerine; sokakları, balıkçıları, hayvanları ve unutulan kent insanlarını konu edinerek, sanatıyla içselleştiren “Bir Garip Orhan Veli,” Türk edebiyatında toplum ve dil ayrılmazlığına inanarak, sanatta silinmez bir iz bıraktı. Edebiyatımızda sadece söz ve anlam sanatlarını değil, şiirin arka planınını oluşturan bilgi kuramını ve kültürel yapıyı da eleştiren Kanık ve Garip hareketi, çoğunluğu ele alarak, hayatın içinde canlı olan alt kültürü edebiyata taşıyarak, gelenekselliğin ruhundan kurtulmayı amaçladılar. Kendileri için emekçinin, halkın ve sokağın, sanatı ayakta tutabileceklerine inanan Garipçiler, sanatı ve edebiyatı sosyal maharetleri olan işlevler olarak gördüler. Garipçilerle birlikte poetik yazılarda, sanatı toplumsal bir olgu olarak değerlendiren cumhuriyetin ilk dönem şairlerinden biri olan Orhan Veli, topluma sınıfsal duyarlılıkla yaklaşıp, edebi eserlerini bu öncelikle yazmıştır. Ayrıca bir sanatçının her zaman toplumun geniş kesimlerine ulaşmasını isteyen Orhan Veli Kanık, toplumun en geniş kesimlerine erişmeyi başarmıştır. Zaten bu sebeple eserleri hâlâ ilk baskılarındaki heyecan ve ilgiyle okunmaya devam ediyor.

Halkın (anlatıcısı) edebiyatçısı ve şiir dünyamızın önemli yapı taşlarından biri olan Orhan Veli’yi saygıyla yâd ediyorum.

Heybet AKDOĞAN

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.