Fatih Oto yazdı: “Dijital Tezgâh”

Düzgün bey gelen yazla birlikte evin bazı yenileme işlerini gündemine aldı. Mutfak evyesinin bulunduğu orta boy tezgâh uzun zamandır bazı sorunları üzerinde taşıyarak kullanışsız bir hale gelmişti. Onu mutlaka halletmesi..

Fatih Oto yazdı: “Dijital Tezgâh”
362 views

Düzgün bey gelen yazla birlikte evin bazı yenileme işlerini gündemine aldı. Mutfak evyesinin bulunduğu orta boy tezgâh uzun zamandır bazı sorunları üzerinde taşıyarak kullanışsız bir hale gelmişti. Onu mutlaka halletmesi gerektiğini düşünüyordu. Yürüyüşe çıktığı yolun üzerinde bulunan mutfak işleri yapan bir dükkâna girip konuştu.

Gözüne orada bulunan mermerit kurna ve tezgâh ilişmişti. Esnaf ona tezgâhın fotoğrafını çekip getirmesini söyledi. Eve döndüğünde fotoğraf makinesiyle bir-iki fotoğraf çekti ama oraya uğradığında ya ilgili yoktu ya kapalıydı. Bir gün oradan geçerken başka bir ustayla karşılaştı. O sır verir gibi bir şey anlattı. Atölyeler tek kalıp mermerit üzerinde çalıştıklarından değişik ölçüye uygun mermerit kalıbı ellerinde bulunmuyormuş, bu yüzden her işe girmek istemiyorlarmış. Sonra o da fotoğrafı bir görmek istediğini söyledi. Mermeritle ilgili böyle bir durum olduğunu duyunca şaşırdı, çünkü oradaki ilgili istenen ebat yapılabileceğini söylemişti. “Acaba granitle yapmak daha mı iyi?” diye düşündü. Granit her boya göre kesilip yapılan bir malzemeydi.

Aradan birkaç hafta geçivermişti bile. Daha fazla zaman kaybetmeden şu işi yapacak birini bulmalıyım, diye düşündü. Bir cadde üzerinde mutfak işleri yapan bir yer vardı, oraya uğradı. Dükkânı öylesine bekleyen kadın onun telefonunu aldı, ustanın gelip göreceğini söyledi. Sonunda gelip görecek birini bulduk, diye sevindi. Akşam ustayı beklerken ondan telefon geldi ve uygun bulursa işlerin yoğunluğundan ötürü yarın akşam geç vakit gelebileceğini söyledi. Kabul etti. Ertesi akşam adresi telefondan vereceği için telefon gelmeyince ustanın onu ektiğini anladı. İyice canı sıkıldı. Ertesi sabah dükkâna uğrayıp ustanın gelmediğini söyledi. Dükkânı bekleyen kadın, ustanın işlerinin çok yoğun olduğunu, acelesi yoksa hafta sonu mutlaka geleceğini söyledi. Ancak o hafta sonu da ustadan bir haber çıkmadı.

Düzgün bey “Artık yeni bir tesisatçı aramalıyım,” diye düşündü. Yakın taraflardaki caddede bulunan bir dükkâna gitti. Orada yalnız çırak vardı. Çırak ona dilinin döndüğünce bilgiler verdi. Patron sabah orada olacakmış. Ertesi sabah doğruca dükkâna yollandı. Durumu anlattı. Patron ona watsap üzerinden fotoğraf atmasını istedi. Düzgün bey watsap kullanmıyordu ancak tedbirini almış fotoğraf makinesini yanında getirmişti. Çektiği fotoğrafları gösterdi. Patron onlara göz atıp iki seçenek sunarak malzemeye göre ayrı ayrı fiyat verdi. Ancak yine de ustaya göstermek için bu fotoğrafı watsaptan atmasını istedi. Cebinde watsap olmadığını söyleyince patron:

“Watsap olmadan olmaz,” diye karşılık verdi. O zaman ona ekrandaki fotodan fotoğrafını çekebileceğini söyledi.

Patron:
“Bunu düşünmemiştim,” dedi. Düzgün “Ellerinde sanal ortam, işi yokuşa sürüp durmanın bahanesini yaratıp duruyorlar. Bankalar da böyle değil mi, bin dereden bir su getiriyorlar. Güya elektronik ortam var, en hızlı olması gerekir ama daha sarpa sarıyor, uzuyor, çözümsüz kalıyor, somut olarak da bir şey yapamıyorsun, kilitleniyor. Numara çevir, bir iki üç dörtten hangisi? Tekrar dinlemek için başa dön. İkiyi çevir oradan başka bir iki üç. İki numara mı? Çevir, şifre ister. Kuryeye edersin, takip numarasını gir der, girersin telefonu kapatır, cevap yok. Bankaya sor, sizin aranızda, der. Bulmuşlar teknolojik bir oyuncak, oturdukları yerden kitle sağım ve tüketim aracı, oyna da oyna. Bütün ipler onların elinde,” diye içinden geçirdi. Düzgün:

“Böyle de oluyormuş demek,” diye karşılık verdi, gülüştüler. Patron fotoğrafı çekip kaydetti.

“Ustayla görüştükten sonra ben sizi ararım. Onun da eve gelip görmesi lazım,” dedi. Düzgün, adresi verdi. “Baştan söylemesi gereken şeyi sonda söyledi,” diye içinden geçirdi.

Birkaç gün beklediği halde bir cevap gelmedi. “Bu iş de yattı galiba. Acaba adamlar işten başlarını mı kaldıramıyorlar, ne bu?” diye düşünmeye başladı. İnternet üzerinden ciddi bir firma aramaya koyuldu. Tanıtım sitesi olan bir firmayla görüştü. Telefondaki kişi de watsaptan fotoğraf istedi. E-posta olmuyormuş. Oysa sitede e-posta adresleri verilmişti ama demek dikkate almıyorlardı. Sonra buraya gelip görmesini söyledi. Yer de oldukça uzak bir yerdi. Daha yakın bir semtte bu işleri yapan bir atölye adresi buldu. Oraya telefon açtı, durumu anlattı. Patron kendisinin şu anda yolda olduğunu, dükkâna dönünce onu arayacağını, ayrıntılı bilgi vereceğini söyledi. Akşam oldu ama arayan eden olmadı.

Ertesi gün sabahleyin geç vakit atölyeyi bulmak üzere yaya olarak yola çıktı. Güneşli, güzel bir hava vardı. Epey uzakta bir yer olduğu için uzun bir yürüyüş olacaktı. Gideceği yeri tam olarak bilmemesi bir sorundu. Elinde semt ve sokak adı, dükkân ismi, cep numarasından başka bir şey yoktu. Adını çınar ağacından alan semte geldi. Uzun zaman oluyordu ki bu taraflara gelmemişti. Hangi yönden, ne taraftan gideceğini bilmediğinden bir esnaftan bilgi aldı. Tünel gibi bir yerden geçecek, oradan aşağıya inecekti. Arabaların da geçiş yeriydi. Kaldırımdan yürüyerek tünelden geçti ve tarif edilen camiyi buldu. Ama caminin hangi tarafından gideceğini bilmiyordu. Bir yol sağa, bir yol sola gidiyordu. Sol taraftan gitmeyi denedi. Birine sorarım, diye düşündü. Etrafta kimseler yoktu. Sonra sokakta çay ocağının önündeki bir koltukta gevşemiş, şişman bir adama sordu. “Doğru gideceksin, muhtarlığın orada, ben eskiden orada oturmuştum, biliyorum,” dedi.

Güven verici bu sözlerden sonra o uzun caddeye saptı. Yürüdü de yürüdü, yol bir türlü bitmek bilmiyordu. Karşısına yol tamiratı yapan canavar kepçeler çıktı. Kenardan, onlara yem olmadan geçmeye çalışarak kendini düzgün yola atabildi. Epeyce gittikten sonra Hükümet konağı gibi bir yer gördü. Geldik galiba, diye düşündü ama oralarda böyle bir atölye görünmüyordu. Cadde daha çok tekstil atölyelerinin yoğun olarak bulunduğu bir yerdi. Kapı önünde oturan bir esnafa sordu. Telefon açıp dükkânın yerini öğrendiler. Esnaf oraya nasıl gideceğini tarif etti. Meğerse sağdaki yola sapması gerekiyormuş. Aynı yolu yeni baştan yürüyüp sağ taraftan giden yola geldi, oradan doğruca aşağı doğru inip adı geçen sokağı buldu. Caddenin karşı tarafından aşağı inen sokağa girdi, sağa sola bakınırken üzerinde levhası olmayan mermer atölyesini gördü.

Yüksek yapılı, iki katlı bir yerdi. Alt kat mermer atölyesi, üst kat büro ve küçük granit örneklerinin sergilendiği boş bir alandı. Patron üst kat merdiveninde onu karşıladı. Düzgün o kadar yoldan sonra burayı bulduğuna seviniyordu. Hemen yukarı çıkıp konuştular. Patron genç bir adamdı. Ona dün akşam telefon edeceğini ama numarasını bulamadığını söyledi. Akıllı telefonunu karıştırınca telefon numarası orada göründü. Gözünden kaçmış. Düzgün bunun üzerinde durmadı. Konuyla ilgili bilgiler almak istedi. Şansına granit bir tabaka varmış. Kesim atölyesinin olduğu bahçeye indiler, onu gösterdi. Fena görünmüyor, ölçüler de denk geliyordu. Yalnız kurna işi nasıl olacak orası muğlaktı. Kendi tezgâhının kurna açıklığı, konacak evyeye uygun gelecek miydi, yoksa bir takım kırıp dökme işleri ortaya çıkacak mıydı? Eve döndüğünde kurna boşluğunun ölçülerini alıp onu bilgilendireceğini söyledi. Sonra usta gelecek kesin ölçüleri alıp işe koyulacaktı. Evyedeki sorun dışında fiyat konusunda da anlaşmış gibiydiler.

Mutfak kısmında çay demleniyordu. O kadar yolu gelmiş olmanın susuzluğuyla bir bardak çayın iyi gideceğini aklından geçirmişti. Patron da zaten çay ikramında bulundu. Konuşma sohbet havasına girdi. Granitlerin hepsi yurt dışından geliyormuş. Kimisi Hindistan’dan, kimisi Avrupa’dan… Kalite kalite fark ediyormuş. Kimi suyu daha çok emiyor, kaliteli olanlar daha az emiyor, leke bırakmıyormuş falan. Örneklerde görüldüğü üzere görünümleri, doku ve renkleri de fark ediyordu. Şansına bulunan tabaka en uygunuymuş. O ağır granit taşlar hakkında bilmediği birçok şeyi bu arada öğrenmiş oldu. Patron ona en son yapılmış bir tezgâhı gösterdi. Kenar ve evye ölçüsü alındıktan sonra kesilmiş hazırlanmış bir tezgâh montaja gitmeyi bekliyor. Evye alttan yapıştırma olacakmış. Üstten de konacak şekilde hazırlanabilirmiş. Ama o zaman kenar çıkıntısı suların gitmesine engel olmaz mı? Bu ağır şeyleri monte ettikten sonra bir sorun çıkarsa düzeltmek de mümkün değil.

Şans eseri bir otobüs bulup uzun, dolambaçlı bir dönüş yolculuğundan sonra eve ulaştığında hemen ölçü almak için mutfağa girdi. Araba tamircileri gibi kurnanın altına uzanması gerekiyordu. Yere küçük bir halı atıp kurnanın altına girdi. Elindeki metreyle kenar boşluklarını ölçtü. Ne var ki betonun kırılması gerektiği ortaya çıktı. Oysa mevcut evyenin ölçüleri büyüklük bakımından yeterliydi. Kafasını toparlayıp sakince düşünmesi gereğini hissetti. Girişilen bir işten sonra geri adım atmak zordu. Daha önce bazı işlerini yapan, sanatkârlık ruhunu kaybetmemiş usta aklına geldi. Tamirat, bakım yenileme işleri yapıyordu. Dükkânı da yakındaydı. Ertesi gün akşamüzeri onu çağırdı. O geldi, baktı. Ne yapılması gerektiği hususunda hemen anlaştılar. Sabahleyin yardımcısıyla gelerek bir saat içinde seramik karo döşeyerek bütün işi halletti. Öğleden sonra da derzler tamamlandı ve ortaya gayet estetik, kullanışlı bir tezgâh çıktı.

İş hallolduktan sonra bir telefon geldi. Düzgün önceki tesisatçıların numaralarını silmişti. Meğer watsaptan fotoğraf isteyen o patron arıyordu. Ustanın parmağı kesilmiş, gelememiş, diye bir takım mazeretler sıralayıp özür diliyordu. Düzgün “Hallettim, gerek kalmadı,” diye karşılık verdi. “Madem gelemeyecek zamanında haber versene,” diye içinden söylendi. Böyle bir cevap beklemediği anlaşılan patron hafif bir sesle “Sağlık olsun,” dedi. Düzgün de “Sağlık olsun,” diye yanıtladı. “Sizi cepçiler, watsapçılar, tezgâhçılar yapacağınız iş buraya kadar,” diye içinden söylendi.

Fatih Oto

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız…

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.